Tabii ki biz değiliz...
Biz; yani Cumhuriyete inanan, Atatürkçü, parlamenter sistemden yana, endişeli modernler.
Beyefendi’nin ‘Saygın’ dediği Hayır’cılar, bizzat kendi seçmeni.
Yani AKP’liler arasında yüzde 10’a yaklaşan ve referandumda Hayır verecek olan seçmen.

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece Evet’e oy kazandırmak için değil, çok yakın bir tarihte erken seçimde kendi seçmeninden yine oy isteyeceği için aniden Hayır’cıların gönlünü almaya başladı.
Yoksa 14 yıldır her vesile ile aşağıladığı, hakaret ettiği ve hedef gösterdiği kesimlerle bir barış yapmak ihtiyacından değil.

* * *

Gelen son anket sonuçları bıçak sırtı da olsa ‘Hayır’ın önde gittiğini gösteriyor.
Bu durumda sandıktan tüm siyasi partiler açısından bir “yenilenme hareketi” çıkacak.
MHP ve CHP kaçınılmaz olarak bir Genel Başkanlık yarışı yaşayacak.
AKP ise, içindeki FETÖ’cü milletvekillerinden kurtulmanın acil bir yolunu arayacak.
Görünen o ki erken seçim kapıda.

* * *

AKP bu erken seçime Binali Yıldırım’la mı gider, yoksa damat formülü hızla hayata mı geçer, bekleyip göreceğiz.
Her senaryoda Erdoğan, referandumda ‘kendisine değil ama Anayasa değişikliğine’ Hayır demiş olan seçmeninden de bir kez daha oy isteyecek.
“Vatan haini, terörist, darbeci, hatta çukurdan da beter” dediği Hayırcı AKP’lilerin bunca hakaretten sonra eli ampule gider mi, bilmiyorum...

Kılıçdaroğlu “Evet” çadırında...


Hale bakın, neleri haber yapıyoruz !
Tüm ülkeyi temsil görevi olan Cumhurbaşkanı Hayır çadırına gidince olay oluyor.
Ana muhalefet lideri “Evet” çadırına gitti diye manşet atılıyor.
Bu iki fotoğrafı beraber analiz edelim :
Cumhurbaşkanı Hayır çadırına gidip oradaki seçmene “ayar verdi, hesap sordu, lideriniz yalancı” dedi.
Ama Kılıçdaroğlu Evet çadırına gittiğinde sakin ve makul bir üslupla konuştu, hep gülümsedi, açıklıkla her soruya yanıt verdi.
Doğrusu “Evet”çi seçmen de kendisine “vatan haini” değil, siyasetçi muamelesi yaptı.
Sadece bu iki fotoğraf bile Türkiye’de mahalleler arasındaki perdelerin aralandığını göstermiyor mu ?
Ve sadece bu iki fotoğraftan bile Türkiye’yi sürekli geren, birbirine düşman eden anlayışın kimin tarafından üretildiğini açıkça ortaya koymuyor mu ?

Hayırcılar “Hayır” çıkacağına neden inanmıyor ?



Bizim mahallede bir karamsarlık, bir boşvermişlik...
Kahroluyorum insanlarla konuştukça.
Bütün anketler Hayır’ın önde olduğunu gösterirken bile, derin bir umutsuzluk havası....
Anlıyorum, yıllardır sürekli aynı duvara çarpmaktan, her işe hile hurda karışmasından, yapılmış bir seçimin bile sayılmamasından dolayı hepimiz yorgun ve bitik haldeyiz.
Ama bu sefer farklı. Gerçekten çok farklı.
Özellikle de  Hayır verecek seçmenin buna inanması ve herkesin mutlaka ama mutlaka sandığa gitmesi çok önemli.
Çevremizdeki herkese bunu anlatmamız hepimizin vatandaşlık görevi.

Canım Kızım;


“Yeni bir düşünceyle genişlemiş olan bir zihin, asla geriye gitmez....” Einstein