10

Meltem Cumbul çıktı, “Hayır” dedi.
Kırmadan dökmeden ama kıvırmadan, ne şiş yansın ne kebap da demeden.
Açık açık “Hayır” dedi.
Son iki gündür de başkanlık referandumuyla ilgili neden hayır oyu vereceğini tane tane, madde madde anlatıyor.
Büyük cesaret!
Herkese, “Kardeşim, Saray sizden bir video bekler” diye telefonların açıldığı, sunuculukların, rollerin, konserlerin buna gore belirlendiği bir dönemde bu çıkışı alkışlıyorum.
Kahraman olmak için değil, tüm baskılara rağmen inandığın neyse onu söylemek adına ortaya konmuş bu tavır çok onurlu bir hareket; kabul edelim…
Diyebilirsiniz ki “Evet” diyenlerin açıklaması neden bu kadar değerli değil?
Şüphesiz o da değerli ama herkesin “Evet” demek için yarıştığı, bundan nemalandığı bir ortamda “Hayır” demek…
Yaşa sen Meltem Cumbul! Sadece kendine güvenen, bağımsız bir sanatçının değil, aynı zamanda bir kadının cesaretidir bu; bunu da unutmayın.
Bakalım kaç kişi Meltem Cumbul’un açtığı yoldan gidebilecek? Göreceğiz…
Ama şundan eminim, sandıktan ne çıkarsa çıksın eninde sonunda tarih, bir ülke yıkılırken alkış tutanları değil, ayağa kalkıp “Hayır” diyenleri yazacak.

12

Fatih Portakal da ‘Hayır’ dedi!


Aslanlar gibi çıktı Ana Haber’e; “Birlikte düşünelim, ben ‘Hayır’ diyorum, nedenini de size açıkça anlatıyorum; siz de yazın” dedi.
Buna da itiraz edenler olacaktır, “Ee, nerde kaldı tarafsız habercilik?” diye.
Tarafsız habercilik diye birşey hiç olmadı ki! Sizin tarafsız dediğiniz ‘kendi fikrini saklayan’ habercilikti.
Bugünlerde hem dünyada hem Türkiye’de ‘açık habercilik’ yapılıyor.
Fatih bu ekolün en başarılı temsilcisi. Fikrini söylüyor ama meseleyi ekranda tartışmaya açıyor.
Propaganda yapmadan her haberi de bültene koyuyor. Kimseye yaranmak derdinde de değil.
Bazıları ise hâlâ ‘denge’ peşinde. Seyirci denge yapmakla haber yapmak arasındaki farkı anlamaz sanıyorlarsa çok yanılıyorlar.
Hem de nasıl yanılıyorlar!

‘Ben, Kedim, Yatağım’


Bir Sezen Aksu şarkısına ilk defa aşık olmuyorum.
Ama bu sonuncusu galiba en sarsıcısı oldu.
Bu büyücü kadının her yaşım için bir sözü müziği var…
Son albümünde ‘Ben, Kedim, Yatağım’ dağıttı beni.
‘Nerdesin, sesin nerde…
Kirpiğinden düşen hüzün hâlâ yerde…
Hepsi boş
Kazanmalar, başarmalar., dilediğim onaylanmalar….’
Dinleyin ve köpekler gibi ağlayın, içinize otursun.
İyi gelecek.

11

Türkiye’de yılda 20 bin çocuk ‘kayboluyor’muş…


Evet, doğru okudunuz.
Ben de inanamadım, hâlâ da inanmak istemiyorum ama maalesef gerçek.
Haberi t24 sitesinde çok başarılı işler yapan Hülya Karabağlı’nın yazısında gördüm.
Uluslararası Çocuk Merkezi’nin verileri uykularımı kaçırdı. Ne demek 20 bin çocuk?
Nerede bu çocuklar?
Üstelik bu rakamlara rağmen Türkiye’de bir ‘Kayıp Çocuk Yardım Hattı’ yokmuş.
Oysa benzerleri dünyada ve Avrupa ülkelerinde bulunan bu hat, hem kayıp hem de tacize uğramış ya da zorla evlendirilen çocuklar için hayati önem taşıyor…
Bu hattın açılması için internetteki change.org sitesinde bir imza kampanyası açıldı.
Lütfen bulun, imzalayın.
Unutmayın, siz sıcak yataklarınızda uyurken, 20 bin çocuk kim bilir nerede?

Bak Kızım;


‘Tiranlara başkaldırmak, Tanrı’ya itaattir.’ Franklin.