Sadece dün, yani 8 Mart’ta neler yaşandı bakalım;
Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu’nun konuşma yaptığı salon basıldı, ortalık darmadağın oldu...
Bilgi Üniversitesi’nde 8 Mart standı kuran üniversite öğrencisi kızlar tekbir getirerek kampüse zorla giren bir grup tarafından bıçaklı sopalı saldırıya uğradı...
Mersin Barosu Başkanı, konuşma yapmak üzere kürsüye gelen bir kadın avukat gerçekleri anlatmaya başlayınca kadını ite kaka kürsüden attı...
İyi de nedir bu öfke ?
Salonları basıp, kadınlara bıçak çekecek kadar, herkesin gözü önünde bir avukatı tartaklayacak kadar...
Neye kızgınsınız siz bu kadar beyler ?

* * *

Ben söyleyeyim.
Yetersizliğin acıklı çaresizliğidir bu.
Dün, MHP’li iki vekili konuşturmayarak o salonu basan “ülkücüler” öfkelerinden başka hiçbir yeteneklerinin olmadığının farkındalar.
Kendilerine “Evet” diyeceksiniz talimatı veren bir Genel Başkanı’nın kararını ancak şiddet göstererek savunabiliyorlar.
Çünkü neye Evet dediklerinin farkında bile değiller...

* * *

Bilgi Üniversitesi’ndeki kız öğrencilere bıçaklarla saldıran o grup. Tamamı erkek.
Değil bir kampüste bir sohbete katılmak, bir kızın kantinde elini tutmak, tek satır bir kitabı bile okumuşlukları yoktur.
Dünyadan da, kadınlardan da hatta adam olmaktan da bihaberler...
Kendi küçük “kaave” dünyalarının dışında, camii cemaatinde duydukları 3-5 komplo teorisinin ötesinde hiçbir ufukları yok.
Bu dünyadan geçip giderken bırakacakları iz kızlara sallanmış bir bıçak darbesi kadar.

* * *

Mersin Barosu’nda Başkan olmuş ama insan olamamış arkadaş, tabii itecek o kadın avukatı.
Çünkü bir fikir tartışmasında yenilmeye mahkum.
“Söyledikleriniz yalan” dese olmaz, kürsüdeki kadın gerçekleri anlatıyor.
O Başkan’ın yalanları ancak kadınları ite kaka sürecek, yok başka yolu.

* * *

Siyaset bitti bu ülkede.
Sabahtan akşama din ile, tarihle, nutuk ata ata geldiğimiz nokta bu.
Bu “saldırgan” arkadaşlar aslında o saldırdıkları kişilere değil, kendi hallerine öfkeliler.
Kendilerinin “olmamış” hallerine...
Dünya 4. Sanayi Devrimine geçti, biz daha 8 Mart’tan 9 Mart’a geçemiyoruz sağ salim.
Neyse ki kadınlar var.
Dün İstiklal Caddesini baştan sona dolduran cesur, onurlu ve güçlü kadınlar.
Hayat kadınları hep ileriye götürdü. Şimdi kadınlar da bu ülkeyi geleceğe taşıyacak.

Yürüyün Kadınlar !


Her yıl en çok 8 Mart’ta yürümek istiyorum, en sevdiğim eylem 8 Mart Kadın Yürüyüşü.
Öyle güzeller ki kadınlar !
Hayat dolu.
Tutkuyla ve inatla yürüyorlar. Rengarenk kıyafetleri, bitmek tükenmek bilmeyen enerjileri, şarkıları ve isyanlarıyla... Nasıl güzeller anlatamam.
Bu yıl da on binlerce kadın yürüdü Türkiye’nin dört köşesinde, İstiklal Caddesi’nde, “Hayatı İstiyoruz” diye haykırdılar.
Hayatı !
Yani barışı, kardeşliği, insanlığı, kadınlığı, özgürlüğü, eşitliği, neşeyi, aşkı ve umudu...
İstiyoruz. Alacağız.
Başaracağız !

Recep İvedik mi Recep Tayyip Erdoğan mı ?


Türkiye seçimini yapmış.
Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik filmini 5 buçuk milyon kişi izledi geçen hafta.
Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatını anlatan Reis filmini ise 65 kişi. ( doğru okudunuz, altmış beş.)
Şimdi bunlardan biri iyi, biri kötü haber.
Hangisinin iyi hangisinin kötü olduğunu bulmak size kalmış !

Canım Kızım;



Gerçek kraliçeler, birbirinin tacını takarken yardım eder.