“İstanbul giderek betonlaşıyor” diyeceğim ama keşke sadece İstanbul olsa!
Bütün vatanın en güzel ve cennet yerleri, kıyıları, meraları, ormanları imara açılıp betonlaşıyor!
Betonlaşma derken, yine bir nizam, plan içerisinde estetik bir şeyler olsa bari. O da yok…
Ne doğa, ne insan, ne sanat, ne tarih… Hiçbir şey tanımıyorlar!
Para nereden ve nasıl akıyor, bir tek ona bakıyorlar! Diğer unsurların hiçbir önemi yok!
Canım İstanbulum bütün eziyetlere direnmeye çalışıyor ama nereye kadar?
O eski tarihi, güzel görüntüsü, “Boğaz görsün de daha çok para etsin” diye dikilen çirkin, uzun binalarla solmaya başladı bile.
Boğaz’da devamlı, yürüyüş yolu yapmak, kaldırımı genişletmek adına denizi doldurup duruyorlar.
Aslında ellerinden gelse bütün Boğaz’ı betonla kaplayacaklar.
Geçenlerde İstiklal Caddesi’ne gittim ve öyle üzüldüm ki! Nerede o eski cıvıl cıvıl hali?
Bomboş. Birçok dükkan kapanmış. Her yer kazılıyor!

2

* * *

Hele Anadolu Yakası tam bir şantiye olmuş!
Kentsel dönüşüm adı altında canım bölgeyi mahvetmişler. Bence bunun asıl adı ‘Kentsel Çirkinleşme Projesi’ olmalı.
Eskiden Anadolu Yakası’ndaki evleri çok beğenirdim.
Temiz, yeşil, düzgün ve paralel sokakları, alçak binalarıyla bana Avrupa Yakası’ndan çok daha Avrupai gelirdi.
Şimdi ise o sokaklar inşaat kamyonları ve vinçlerle dolu. Alçak binaların kentsel dönüşüm adı altında yıkılarak daha yüksek binalara dönüştürüldüğü, toz bulutu içerisinde, gürültüden insanların evlerinde oturamadığı bir yer haline geldi.
Bu binalar yıkılmak üzere miydi de kentsel dönüşüm başlatıldı?
Peki neden daha yüksek binalara izin veriliyor?!
Neden bir birlik, düzen yok ve her bina ayrı telden çalıyor! Bu mu şehir planlamacılığı?!
Yine geliyoruz o dört harfli sihirli kelimeye!
Para! Para! Para!
Peki ne zaman doyacaksınız!!!


Uzatacak zeytin dalımız kalmayacak!


Bu neyin intikamıdır?
Anadolu insanı deseniz, toprakla yoğrulmuştur. Ege insanı, denize aşıktır. Karadeniz insanı doğayla yaşamaya alışıktır.
Peki bu betonlaşma aşkı nereden geliyor?
Doğa katlediliyor, yeşil alanlar çoğalacağına var olanlar bulunup yok ediliyor.
“Köprü ve yol yapacağız” diye katlettikleri ağaç ve ormanların zaten haddi hesabı yok! Şimdi de gözlerini zeytinliklerimize diktiler!

1

* * *

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptığı yeni düzenlemeyle 25 dönümden (25.000 metrekare) küçük zeytinlikler ‘sıradan arazi’ kabul edilecek... Diğer bir deyişle imara açılacak!
Kıyı, mera ve zeytinlikleri uydurma istisna hükümlerle, bir de kamu yararı adı altında talan ediyorlar! Yani sözde bizim adımıza ve bizim yararımıza (!) karar veriyorlar!
Buraların imara açılması ülke varlıklarımızın talan edilmesi demek!
Sanki yeterince orman katledilmedi, ağaç kesilmedi! Şimdi de zeytinliklerimiz yok olacak!
Olan yine bize olacak!
Onlar bindikleri dalı kesiyorlar ama hep beraber düşeceğiz!
Altın yumurtlayan tavuğu kesiyorlar ama hep beraber aç kalacağız!
Düzeltilmesi çok zor büyük tahribatlara izin veriyorlar! İleride hep beraber dizimizi döveceğiz!
Şunu unutmayalım, eğer aynı gemideysek, aynı kaderi paylaşmaya mahkumuz. Bizim olanı biz korumazsak bizi kim koruyacak?!
Ne olur kıymayalım bu cennet vatana!