Kendi kendime konuşuyorum!


konu1

Rahmetli anneannem film seyrederken hep konuşurdu. Başroldeki oyuncuya katilin kim olduğunu söyler; “Pislik! O yaptı!” diye bağırırdı. Çok gülerdim. Yaşım ilerledikçe ona benzemeye başladım. Artık ben de trafikte, gazete okurken, sosyal medyaya bakarken kendi kendime konuşuyorum. Kadıncağız haklıymış...

İnsan öyle şişiyor ki, karşısındaki duysun duymasın bir şeyler söylemek istiyor. Gerçek bir terapi. Mesela bu hafta; ‘İlk müftü nikahı kıyıldı’ müjdeli haberini okuduğumda “Umarım başınız göğe ermiştir” dedim. Sonra müftü beyin “En az beş çocuk yapın” tavsiyesini okuyunca “Bunlar fotosentezle yaşamıyor! Sen mi bakacaksın?” dedim.

Bir ailenin iç işlerine karışmak bu kadar olur yani! Esas evlenen beyefendiye, “Karınıza sakın el kaldırmayın” tavsiyesinde bulunsaydı da bir işe yarasaydı!

Bazı gazetecilerin yazdıkları bilim kurgu makalelerini okuyunca “Yuh artık! Gerçekten bunlara inanıyor olamazsınız!” dedim ve hepsine bıyık, vampir dişleri çizdim. Bence yazdıkları köşelere bu fotoğraflar daha çok yakıştı.

Diğerlerini burada yazamayacağım, onlar bana kalsın.

Bu adamları durdurmalı!


konu2

Bu çıldıran adamları nasıl durduracağız?

Daha bu hafta bir adam 3 ve 5 yaşlarındaki iki kızını öldürüp intihar etti. Bir diğeri mahalleli rahatsız oluyor diye 12 yaşındaki oğlunu iple boğarak öldürdü. Geçen hafta başka bir cani yaratık 9 yaşındaki oğlunu bıçaklayarak öldürdü. Ülke karılarını dövüp, işkence yapan; boşanmak isteyince de öldüren adamlarla dolu zaten. Her gün onlarca kadın yok yere katlediliyor. Şimdi bir de çoluk çocuğa sardılar. Hem de öldürdükleri kendi öz evlatları.

* * *

Bu adamlar öyle sefil haldeler ki, kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Artık kendi hayatlarının bile değeri kalmamış. Mümkün olan en kötü şeyi yaparak hayattan ve etraflarından intikam alıyorlar. Kendi ailesine, öz evladına bunları yapabilen yaratıklardan topluma ne hayır gelir.

Büyük tehlike! Ve bunlardan sandığımızdan daha çok var. Her gün sokaklarda serbestçe dolaşıyorlar. İşsizlikten, parasızlıktan, cahillikten hayata dair, yaşama dair hiç bir ümidi ve isteği kalmamış bir güruh gittikçe kalabalıklaşıyor.

Bunların ne vicdanları var, ne Allah korkuları, ne ahiret…

Yaşananlar eğitimsizliğin ve parasızlığın sonuçları… Gittikçe fakirleşen ülkemizde maalesef daha çok şeyler göreceğiz.

Bir bilenin sözüne kulak verin!


Haftaya cuma ‘24 Kasım Öğretmenler Günü’…

Şimdiden bütün emekçi öğretmenlerimize saygı ve sevgiyle hem teşekkür ediyor hem de bu özel günlerini kutluyorum.

Maalesef öğretmenlerimiz hak ettikleri düzeyde yaşayamıyorlar. Bazı kendini bilmezler de “Daha ne istiyorlar. Az çalışıp asgari ücretin üzerinde maaş alıyorlar” diye sitem ediyorlar. Öğretmenlerin önemini ve değerini kavrayamamışlar! Onlar geleceğimizi inşa ediyorlar!

İşte, işlerini iyi yapamadıklarında maalesef sizin gibi sonuçlar çıkıyor ortaya! Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PISA) yaptığı sıralamaya göre Türkiye eğitimde 72 ülke arasında 50’nci. PISA Direktörü Andreas Schleicher’e başarılı eğitimin anahtarı sorulduğunda ‘‘Eğitimin genel başarısı asla öğretmenlerin başarısından fazla olamaz. Yani öğretmenler ne kadar iyiyse, sistem de o kadar iyi olur. Önemli olan en yetenekli kişileri öğretmen olmaya çekmek.’’ demiş. Adam daha ne desin.

Bu şartlar ve öğretmen maaşlarıyla işte sonuç ortada!