Çocukluğumdan beri hayvanları çok severim.
Kurbağa, kertenkele, kedi, köpek, bütün hayvanları… Hamam böceği dışında da hiçbir hayvandan iğrenmem, huylanmam. Ona bile saygım var. Sonuçta kutuplardan ekvatora her iklimde varlığını sürdürebilen, radyasyona bile dayanabilen tek canlı türü. Yine de nedense bakmaya bile dayanamıyorum.
Bazı insanları kedi sever, köpek sever diye ayırıyorlar. Ben ikisini de çok severim ama favorim köpekler.
İlk göz ağrım ‘Paşa’ idi. 14 yıl yaşadı. Öldüğünde günlerce ağladık. Şimdi hayatımızda ‘Bal’ var. Bal gibi tatlı bir şey...

*  *  *

Genelde hayvanseverler insanların hayvanlara eziyet ettiğinden, onların haklarına saygı duymadıklarından yakınırlar.
Haklılar.
Hayvanlara yapılan acımasız davranışları, eziyetleri görünce insanın kalbi acıyor. Tabii insan olan insanın!
Hayvanları bu kadar seven, hayatlarına ve haklarına saygı duyan biri olarak hayvan sahiplerinin de onlardan ürken insanlara daha saygılı olmaları gerektiğini düşünüyorum.
Mesela kocaman köpeğini serbest dolaştıran kişiler, insanların ürktüklerini görünce “Korkmayın bir şey yapmaz”’ diyorlar ya, işte bu beni çıldırtıyor.
İyi, yapmazsa yapmaz ama karşısındakini ürkütüyor işte!
Bence bu kişiler diğer insanların korkmasından zevk alıyor. Kendilerini daha güçlü ve iyi hissediyorlar herhalde.
Aslında yaptıkları düpedüz taciz!
Köpek küçük bile olsa fark etmez; korkan korkuyor kardeşim!
Hamam böceği de bana zarar veremez ama elime alamam, yaklaşamam! “Gel tut bak bir şey yapmaz”’ demenin anlamı var mı?

*  *  *

Hayvan sahiplerinin hayvanlarını toplum içerisinde serbest bir şekilde bırakmaları diğer insanlara saygı duymadıkları anlamına geliyor.
Saygısızlıksa bugün toplumumuzun yaşadığı en büyük sorunlardan biri...
Oysa hayvan sahibi olmak, çocuk sahibi olmak kadar sorumluluk gerektirir.
Yedireceksin, içireceksin, gezdireceksin... Sağlığıyla ilgileneceksin... Devamlı havlayıp etrafı rahatsız etmemesini öğreteceksin...
Pisliğini sokak ortasına yaptırıp orada bırakmayacaksın! Toplayıp çöpe atacaksın.
Madem elini taşın altına sokuyorsun, gereklerini de yapacaksın...

Pilleri sakın çöpe atmayın!


Bitmiş pilleri ne yapıyorsunuz?
Aman sakın çöpe atmayın!
“Ay bir taneden ne olacak” demeyin! “Herkes yapıyor zaten, bir tek ben mi doğayı kurtaracağım?” hiç demeyin!
Çöpe atılan bitmiş pillerin doğaya verdiği zararı biliyor musunuz?
Pillerin içerisindeki sağlığımıza zararlı ve zehirli maddeler toprakta yok olmuyorlar. Yani iş, attım gitti gibi olmuyor. Toprak zarar görüyor, kullanılamaz hale geliyor. Üzerine bu zehirli maddeler topraktan sularımıza geçerek sularımızı da zehirleyip başka bir tehlike oluşturuyor.
Sonuç?
İnsanlarda; nörolojik hastalıklar, sinir sistemi hastalıkları, kanser, böbrek, karaciğer, kansızlık, tansiyon gibi hastalıklar baş gösteriyor.
Yani önce doğayı, sonra da kendimizi yavaş yavaş zehirliyoruz.
Lütfen pil atıklarımızı çöpe ya da sokaklara atmayalım. Mutlaka bir yerde biriktirip atık pil toplama kutularına atalım.
Çocuklarımıza bizim doğanın bir parçası olduğumuzu, ona zarar verirsek aslında kendimize zarar verdiğimizi öğretmeliyiz. Yeşili sevdirmeliyiz.
Doğa bilinci ve hayvanlara sevgisi olmayan bir neslin nelere mal olabileceğini hepimiz görüyor ve yaşıyoruz.
Sonuçlarına ise maalesef çocuklarımız katlanacak…