Bahar geldi ya, baharla birlikte aksırıklar tıksırıklar da başladı.
İşin tuhafı, artık herkes öksürürken, hapşırırken ağzını kapatmaz olmuş. Mesela metroya yürürken bir bakıyorum adam ağzını açmış, dilini de çıkarmış, karşısındakine baka baka öksürüyor. Ağzını kapatması gereken o olmasına rağmen, bir baktım ki mikrop kapmayayım diye ben ağzımı burnumu kapatmaya çalışıyorum.
Kimsenin artık mendil taşımadığı ise zaten aşikar.
İnsanlar burnu akıca ‘fırk fırk’ içine çekiyor. Eliyle burnunu silenler bile var. Ağzı açık öksürenler, sonrasında çok doğal bir şeymiş gibi yerlere tükürenler.
İnsan tükürüğünde yaklaşık 600 çeşit mikrop bulunduğunu biliyor muydunuz? Birçok hastalık, tükürük ve solunum yoluyla bulaşıyor. Görüntü olarak da iğrenç ve mide bulandırıcı tabii.

6

* * *

Mendil taşımak, öksürürken, hapşırırken ağzı kapatmak çok zor bir şey olmasa gerek! Sağlık açısından bunun çok önemli olduğunu bir kavrayabilsek…
Arabayla giderken dikkat edin; pahalı arabaların içindekiler bile camı açıp sokağa tükürüveriyorlar.
Hani bazen şöyle bir ters ters bakayım diyorum; belki yaptığı pisliğin, saygısızlığın farkına varır da utanır diye.
Yo, ne utanması!
Zaten biz milletçe unutmuşuz utanmayı! Hem de her konuda. Bu durum artık bizim kültürümüzde olmayan bir kavram. Bırakın utanmayı adam boş boş bakmaya başlıyor. Yaptığı terbiyesizliğin farkında bile olmuyor çoğu zaman.
Hayır bir laf söylesem, uyarsam diye içimden geçiriyorum ama ya ‘‘Sana ne ulan!’’ diye kavga çıkarırlar, ya da ‘‘Kadın kesin beni beğendi, asılıyor!’’ diye yılışmaya kalkar. Bir de ben suçlu olurum sonunda diye şöyle bir bakıp geçmek zorunda kalıyorum.

* * *

Eskiden bayramlarda elini öptüğümüz büyükler hediye olarak mendil verirlerdi. Ne büyük nimetmiş o mendil!
Her hafta başı okula gittiğimizde ilk ders öğretmenler tırnak ve mendil kontrolü yaparlardı. Mendili olmayan ceza alırdı.
İlkokulda ‘Hayat Bilgisi’ dersinde ağzını kapamadan hapşırmanın, öksürmenin hatta esnemenin ayıp olduğunu öğrenmiştik.
Hani artık kamu spotlarıyla insanlarımızı eğitmeye çalışıyorlar ya, bu konuda mutlaka gerekli.
‘‘Lütfen karşımızdakinin suratına öksürmeyelim. Ağzımızı mendilimizle kapatalım. Ellerimizi sık sık yıkayalım ve hastalıklardan korunalım’’ diye kamu spotu yapılması şart.

* * *

Hele bir de arabalardan dışarı çöp atanlar yok mu; sanki dışarısı çöplük! Sigara izmariti, buruşturulmuş kağıt, çiğnenmiş sakız, plastik su şişesi, teneke kutu aklınıza daha ne geliyorsa açıp camı hop diye hepsini sokağa boşaltıveriyorlar. Arabaları temiz olsun da gerisi kimin umurunda. Zaten bu dünya bir onlar için yaratılmış, gerisi figüran!
Eve girerken ayakkabılarını çıkarırlar ama sokaklara atmadıkları çöp, yapmadıkları yok! Güya bir de buna para cezası varmış! Hiçbirinin yakalanıp ceza ödediğini gören ya da duyan var mı acaba? ‘‘Dostlar alışverişte görsün!’’ Ceza var ama denetleyen yok!

10

Yollar tuvalet değildir!


Bir de beyefendiler, yol kenarında arabayı kenara çekip tuvalet ihtiyacını gidermek de nedir! TEM’de trafikte sıkışmış olabilirsiniz ama artık yol kenarında çekinmeden, aleni bir şekilde çiş yapanları görmekten bıktık.
Lütfen yola çıkmadan önce tedbirinizi alınız! Biz kadınlar dayanabiliyorsak, sizin de başarabileceğinize eminim. Yollar tuvalet değildir!

11

Çocuklar geleceğimiz


Bütün çocukların ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ kutlu olsun.
Büyük önder Atatürk’ün size hediye ettiği bugünü doyasıya kutlayın. Geleceğimiz sizin ellerinizde. Vatanımıza ve Cumhuriyetimize sahip çıkacağınızı biliyoruz! Biz de Ata’mız gibi size güveniyoruz.