Geçen hafta siyasetçilerimizin ağzına yuva yapan, ama hepimizin zaman zaman (yani her gün bir şekilde) başvurduğumuz ‘yalan’ hakkında yazmıştım. Bu hafta da kaldığım yerden devam ediyorum.
Yalan aslında kaçabileceğimiz bir olgu değil. İnsanların genlerinde bulunan bir savunma mekanizması.
Mutlaka hepimiz bir şekilde başvuruyoruz bu istenmeyen davranışa… Yine de kimse kendisine yalan söylenmesinden hoşlanmıyor.

* * *

5

Bilim insanları da aynen bizim gibi bu konuya biraz kafa yormuşlar ve yalan söyleyen insanların gözlerini, hareketlerini ve tavırlarını incelemişler.
Biliyorum heyecanlandınız, ancak sonuçlar ‘iki kere iki dört eder’ gibi değişmez doğrulardan oluşmuyor. ‘‘İşte formülü, hadi yalancıyı yakalayalım!’’ diyemezsiniz.
İlk önce karşınızdaki insanın yalan söyleyip söylemediğini anlamak için onu az çok tanımanız gerekiyor. Hatta ne kadar çok tanırsanız o kadar iyi olur, böylece normal davranışlarıyla, normal olmayanları karşılaştırabilirsiniz.
Kişinin kendine özgü davranışlarının dışındaki her hareket saklanan bir şeye, dolayısıyla da yalana işaretmiş.
Mesela bir kimse normal hayatında gözlerini çok kırpıştırıyorsa, hiç kırpmadan durmak için çabalaması ters giden bir şeyleri gösteriyor.
Halk arasında ‘bir kişi gözlerini senden kaçırıyorsa yalan söylüyordur’ şeklinde genel bir kanı vardır.
Doğru olabilir, ancak bu o kadar yaygın bir kanaat ki, yalan söyleyen kişi bunu bildiği için özellikle gözlerinizin içine bakıyor da olabilir.
Ancak, insan bedeni yine de başka ipuçları verebilir.

* * *

Her insan bir şekilde yalan söylemek zorunda kalabilir. Toplum yalanı kötü bir davranış olarak kabul eder. Bu nedenle insanların bilinçaltı, yalanın yanlış olduğunu anlatmaya gayret edermiş.
Yalan söyleyen kişi farkında olmadan eliyle ağzını, boğazını, ya da burun bölgesini kapatmaya çalışırmış.
Bu istem dışı hareketlerin anlamı şudur:
Ağız yalan söylese de beden ona “dur, yapma” diyor!
Diğer bir işaret de, kişinin konuşurken başını, ya da vücudunu başka bir yöne döndürmesi.
Eski Türk filmlerini hatırladım birden. Oyuncular yalan söylerken hep karşılarında duran kişiye arkalarını dönerek konuşurlardı. Haklılarmış meğer.
Cevap vermeden önce boğaz temizleme, su isteme veya herhangi vakit kazandıracak bir davranışta bulunmak da yalanın gelmek üzere olduğunu gösteren işaretlerdenmiş.

* * *

Sağ elini kullananlar; geçmişi düşünürken sol tarafa, gelecekle ilgili plan kurarken sağ tarafa bakıyorlarmış. Eğer daha önceden plan yapıp hazırlanmamışsa, karşınızdakinin gözleri sağ tarafa kayıyorsa o an söyleyeceği yalan hakkında plan yapıyor olabilir.
Solaklar için de tam tersi geçerli tabii.
İnsanların yalan söylerken yaptıkları diğer bir davranış da, konu hakkında lüzumsuz birçok detay vermekmiş. Amaç, yalanı detaylar arasına gizlemek. İşte bu, sanırım en çok karşılaştığımız durumdur.

* * *

Bilim insanları yalan söyleyeni tespit edebilmek için yalan makinaları icat ettiler ama elimizde bir makine ile dolaşamayacağımıza göre, “Ne yapabiliriz?” diyorsanız onun için de bir yöntem var;
Karşınızdaki kişiye olayı tersten anlattırın.
İnsanlar bir olayı gerçekten yaşamamışlarsa, uyduruyorlarsa, tersten anlatamıyorlarmış.
Tabii karşınızdakine “Hadi bunu bir de tersten anlat” demek biraz tuhaf olur ama onun da yöntemini siz bulacaksınız artık.
Bunlar eşinizin, dostunuzun size söylediği yalanları anlamak için…
Asıl büyük yalanlara kanmamak içinse, “Eğitim şart!”