Zarrab davasının “Kirli sermayenin siyaset ve ekonomiye bulaşması sonucu oluştuğunu” belirten Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan “Türkiye’ye karşı topyekûn bir savaş açıldığını, Türkiye’nin altyapı eksikliği bulunduğunu, organize olamadığımızı, bu konudaki devlet arşivinin, siyasetin kirliliğini ortaya çıkartmamak için gizli tutulduğunu” söylüyor.
Türkiye, içte ve dışta tüm kötülükleri yok edebilecek güçte fakat kurumsal altyapı zafiyeti ve organize olamamak gibi bir eksikliğimiz var!
* * *
Başbakan Binali Yıldırım önceki gün “PKK artık belini doğrultamaz” diyerek şunları açıkladı:
* 4 binin üzerinde teröristi etkisiz hale getirdik.
* Ülkemize girmeye çalışan 50 binin üzerinde yabancı savaşçıyı geri gönderdik.
* PKK terör örgütünün bir daha belini doğrultmasına imkân yoktur. Yurt içindeki faaliyetlerinin sonlandırılmasına çok az bir şey kalmıştır.”
Bunlar moral verici güzel haberler. Fakat İçişleri eski Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan farklı düşünüyor.
* * *
“Türkiye’nin teröristle mücadele ettiğini, ancak terörle mücadele etmediğini” söyleyen Tantan şöyle diyor:
“Terörün finansmanına el konulmuyor. Bizim paramızla bizi vuruyorlar. Türkiye terörle mücadele etse kimseyi kımıldatmaz. Bu mücadele de sadece Türkiye içinde değil, yurt dışında olmalı. FETÖ için de, PKK ve diğer örgütler için de bu geçerli.
İktidar, teröristle mücadeleyi askere havale etti ve yapması gerekenleri yapmadı.
Terörle mücadele ediliyormuş gibi yapılıp, iktidarda kalınmak isteniyor!
Terörü hukuk zemininde, mali ve ekonomik zeminde bitirmek istiyorsanız yöntem belli. Teferruatla uğraşarak milleti meşgul ediyorlar!”
Türkiye’ye sıkılan kurşun!
Ankaralı okurum Av. Baykal Doğan, Amerika’daki Reza Zarrab davasını bir hukukçu olarak şöyle yorumluyor:
“Türk hükümetinin Amerika veya başka bir devletin çıkarlarına aykırı davranması Türk hukuk sistemine göre suç değildir. Tam tersine kendi ülkesi yerine başka bir ülkenin menfaatine çalışmak vatana ihanettir.
ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni, Türkiye’nin menfaatini savundu diye yargılamaya kalkması, Türkiye’nin egemenlik haklarına açıkça ve alçakça bir saldırıdır.
Türk yasalarına göre Türkiye’de işlenen suçlarda, Türk mahkemeleri kesin yetkilidir. Türk makamlarının bu yetkiyi kullanmaması veya kullanamıyor olması başka bir devlete bu yetkiyi kullanmak hakkını vermez.
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türk milletinin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tam bağımsız ve egemen bir devlettir.
ABD makamlarının Türkiye’nin egemenlik haklarını ve uluslararası hukukun ilkelerini hiçe sayarak, her ne gerekçe ile olursa olsun yaptığı yargılama, bir yargılama olmayıp tiyatrodur ve itibar edilmesi halinde ülkemizin bağımsızlık ve egemenliğine sıkılmış kahpe bir kurşundur!”
TEBESSÜM
Ayağı takılıp düşenler!
Rifat Serdaroğlu’ndan bir fıkra:
Sicilya’nın küçük bir kasabasında, bazı kadınlar kocalarını aldatırlarmış! Katolik Hristiyan olan bu kadınlar her sefer kasabanın yaşlı papazına gider “günah çıkartırlarmış!”
Bu durum süreklilik kazanınca, papaz kadınlara şunları söylemiş;
“Bakın sizlerin yaptığınızdan ben çok utanıyorum. Bundan böyle bana ‘kocamı aldattım’ diye günah çıkarmaya gelmeyin, ayağım takıldı düştüm deyin ben anlarım!”
Olay yıllarca böyle sürüp gitmiş. Bir gün yaşlı papaz ölmüş. Yerine genç bir papaz görevlendirmişler.
Günler geçtikçe genç papazın şaşkınlığı artmaya başlamış! Günah çıkartmaya gelen kadınların çoğu “Ayağım takıldı düştüm, edep yerim göründü papaz efendi! Günah çıkartır mısın, diyormuş!”
Canı sıkılan papaz soluğu kasabanın belediye başkanının yanında almış;
“Efendim, lütfen yolları tamir ettirin, düşen düşene” demiş. Konuyu bilen belediye başkanı gülümsemiş;
“Boş ver papaz efendi, bizim yollarımız gayet iyidir!”
Papaz büyük bir saflıkla söylenmiş, “Ama efendim, en çok sizin hanımınız düşüyor!”
GÜNÜN SÖZÜ
Güzel bir fikir, iyi bir düşünce bir ateşten daha çok uzakları ısıtabilir!
