Toplumumuzda öyle “herif-i naşerifler” (şerefsiz herifler) var ki, utanıyorum!
Bizim insanlarımız bu kadar bağnaz ve ahmak olmamalı! Fakat... Eğitimsizlik bazı kişileri tüyler ürpertici bir cehalete sürüklüyor!
Malûm, geçtiğimiz günlerde Bodrum 6,6 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı... Artçı depremler önceki güne kadar devam etti...
Bu yobaz taifesinin işkembeden attığı rezilce lâflara göre, Bodrum’daki depremlere “Alkollü içki içilmesi, zina ve fuhuş” sebep olmuş, Bodrumlular bunun bedelini ödemişler!
Tam bir cehalet ve utanmazlık örneği...

*  *  *

Bodrum sevdalısı Can Pulak’dan bir mektup aldım. Bodrum depremini ve dedikoduları (özetle) şöyle anlatıyor:
“Korkunç bir geceydi. Toprak çatırdıyor, yer yarılıyordu sanki... Derinden gelen bir uğultu, bir darbe Bodrum’u silkeliyor, salladıkça salıyordu. Binalar çatırdıyor, çatılar çökecekmiş gibi korkutuyordu hepimizi...
Neyse... Ucuz atlattık o müthiş geceyi...
Bodrumlular iyi dayandı doğrusu... İftihar ettim Bodrumluyla... Gurur duydum onlarla... Soğukkanlılıkları ve dayanışma güçleri mükemmeldi.
Depremin Bodrum’u vurması, bazılarını çok memnun etti. Öyle yayınlar yapıldı, öyle haberler verildi, öyle dedikodularla çalkalandı ki ortalık, bu kadarına pes doğrusu!

*  *  *

Bodrum’a, (İngilizce yatak odası anlamına gelen) “Bedrum” diyenler mi ararsınız, güzelim kentin içki ve zinanın bedelini ödediğini söyleyen ahlâksızlara mı rastlamazsınız, hangi birini sayayım?
Utanmazlara “Dur” diyecek kimseler yok ki ortalıkta... O rezil yayınlara soruşturma açacak, milletin huzurunu kaçırmakta yarışan rezillerden hesap soracak bir savcının olmamasına da çok üzüldüğümü söylemeliyim.
Ne demek “bedrum”?
Koskoca bir kenti böylesine karalamaya kimin ne hakkı var?
Bodrumlunun sağlam aile yapısına ve ahlâklı insanlarına karşı bu saygısızlığı yapma küstahlığının bir cezası olmayacak mı?
Bodrum, Türkiye’nin gözbebeğidir ve onun kıymetini yüceltmek için ne mümkünse yaparız. İnanıyorum ki bu günleri de atlatacağız. Yeter ki, birlik ve beraberliğimizi bozmayalım.”

Meclis’te 3 dakika!


Bu iktidar “Konuşan Türkiye” değil, “Susan Türkiye” istiyor.
Vatandaş sussun, her şeye kuzuların sessizliği içinde boyun eğsin, efendiler, milletin ödediği vergileri babalarının parası gibi harcayıp, saraylar yaptırsın, özel uçaklar, zırhlı Mercedes’ler alsın, bir eli yağda, bir eli balda yaşasın...
...Ve kimse buna ses çıkarmasın!
Bu çağda böyle bir Türkiye olabilir mi? Olmaması lâzım ama onlar kendilerini memleketin efendileri olarak görüyor.

*  *  *

İktidar yalnız milleti değil, muhalefet partilerini de susturmak istiyor.
Meclis İçtüzüğü, AKP ve ona yardım eden MHP’nin oylarıyla değiştirildi.
Amaç, muhalefetin sesini kısmak!
Her milletvekili Meclis kürsüsünde ancak 3 dakika konuşacak ve bu süre içinde memleketin bütün derdini anlatacak!
Nasıl bir ülke olduk? Nasıl bir idare ile yönetilecek Türkiye?
Bu olayda Devlet Bahçeli’nin de AKP’yi hararetle desteklemesi de komedi gibi bir şey!
Yeni dönemde Bahçeli ve adamlarını AKP listesinde görürsek hiç şaşırmayalım.
Yazık ettiler koca MHP’ye...

*  *  *

Artık yasalar “Ham-hum-şaralop” taktiğiyle hiçbir ciddi tartışma yapılmadan çıkarılacak ve memleket öyle yönetilecek.
3 dakikada neyi tartışacaksınız ki?
Muhalefetin sesini kısmak, otoriter ve baskıcı her yönetimin isteğidir. Bugün Türkiye’de uygulanmaya çalışılan şey budur.
Her geçen gün, demokrasiden biraz daha uzaklaşıyoruz maalesef!

TEBESSÜM

Kayınpedere övgü (!)


Temel, karısı Fadime’nin babasını çok seviyor, her yerde “Kayınpederim bir harikadır. Evde hiçbir şeyi eksik etmez” diye onu övüyormuş.
Sonunda duygularını şairane bir şekilde dile getirmek için bir şiir yazmış ama bunu okuyan kayınpederi öyle kızmış ki, kıçına bir tekme vurup Temel’i evden atmış. Kayınpederi öfkelendiren şiir şöyleymiş:
Evimizin direği,
Elmas gibi yüreği,
Çalışır çabalar,
Bize getirir,
Aklına şaştığımın
İNEĞİ...

GÜNÜN SÖZÜ

Ülkemiz her yanımıza batan
dikenle dolu ama dikenler
arasında güller de yetişiyor!

11rahmibey30cm