Fethullah Gülen’in de, diğerlerinin de bu süre içinde Türkiye’ye dönmeyecekleri kesin...
Bunların iadesi için, başta Amerika olmak üzere, bulundukları tüm devletlere resmi müracaatlar yapıldı ama henüz hiçbirinden ses çıkmadı!
Yabancı devletler “Biz hukuk ülkesiyiz. Bu konuda kararı siyasi makamlar değil, bağımsız mahkemeler verecek.” diyor.
Durum bu safhadayken, ülkeyi parçalamak isteyen hain örgütün liderlerini vatandaşlıktan çıkartmak niye? O zaman Türkiye’nin, suçluları geri alabilme imkânı neredeyse sıfıra iner!
Başka bir ifadeyle onları vatandaşlıktan çıkartmak, ceza değil, Türkiye’ye iadelerini engelleyecek mükâfattır... Böylece paçayı kurtarmış olurlar!
* * *
Bugün birinci sayfadaki TOKMAK-1 sütunumda, CHP’nin Trabzon’lu hukukçu milletvekili Haluk Pekşen’in “15 Temmuz darbe girişiminin üstünü örtmek istiyorlar.” şeklindeki görüşünü naklettim. Hukuk ve mantık açısından haklı görünüyor.
Sanıklar Türk vatandaşlığından çıkartılırlarsa “Vatansız” olacaklar. Yabancı devletler, kendi vatandaşlarımız için bile güçlük çıkartırlarken, vatansız olan sanıkları bize teslim ederler mi? Bu çok zor!
MHP Genel Başkan adaylarından Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ da, yurt dışındaki FETÖ’cüleri vatandaşlıktan çıkartma kararını “Yanlış bir adım” olarak görüyor ve şöyle diyor:
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu kişilerle ve örgütlerle mücadele sürdürülmeli.
Türkiye henüz, başka bir darbe girişimi tehdidini aşmış değildir! Bunun en önemli nedeni de FETÖ ile yapılan mücadelenin doğru, sistemli, stratejik içeriği olan bir mücadele olarak yürütülmemesidir.
FETÖ, düşünüldüğünden daha güçlüdür! Çok somut bir tespit ile konuyu bitireyim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden kendi arzularıyla ayrılanların hiçbirisinin FETÖ’cü olduğunu düşünmüyorum. FETÖ’cü olduğu bilinenler, hangi göreve atanırlarsa atansınlar, istifa etmeden inatla orduda kalmaya devam ediyorlar. Bu da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içindeki FETÖ örgütlenmesinin ne kadar ısrarcı ve ciddi olduğunun en açık kanıtlarından biridir.”
Hırsızlık parası ile HAC
Tanrım! Aklımıza mukayyet ol!
Ülke olarak dert denizinde yüzerken, hâlâ nelerle uğraşıyoruz?
“Hırsızlık parası ile hac yapılırmış!”
Din ulemamız öyle buyuruyor!
Allah aşkına söyleyin! Bu sözlerde hak, hukuk, akıl, fikir, vicdan var mı?
Din, ahlâklı olmayı gerektirir.
Bu ulemanın anladığı “Dinî ahlâk” bu mudur? Hırsızlık parasıyla hacca gitmek midir ahlak?
Hırsızlık nedir?
Başkasının malını, gizlice almak, aşırmak, çalmaktır.
Neresinden bakarsan bak ahlâk dışıdır ve her dinde, her ülkede, her şart altında suçtur!
Başkasının alın teri ile belki de binbir emekle kazandığı bir malı veya parayı çalan hırsız aynı zamanda emek soyguncusudur ve onda vicdan yoktur!
Hırsızlık, kul hakkı yemektir ve İslâm’da kul hakkı yemek de büyük suçtur.
Çal ve hacca git, o hac kabul olsun, sen de böylece sevap işle! Olacak şey mi bu?
Hacda “Şeytan taşlamak” da var... Ee, o şeytan hırsızın içinde yahu... Hangi şeytanı taşlayacak? Kendisini taşlasa daha iyi eder!
Kimse kusuruma bakmasın, ben Diyanet’in bu sözlerini anlamadım, aklım da, vicdanım da kabul etmedi!
TEBESSÜM
Terbiyesiz Bakan’a protesto!
Yunanistan’ın kafadan kontak Savunma Bakanı Kammenos, Atatürk’ü ve Türk milletini “Karadeniz bölgesinde Pontus Rum soykırımı” yapmakla suçlamıştı. Biz de demiştik ki:
“Türkiye’yi yönetenler nerede? Bu ağır hakaretler karşısında bizim siyasiler neden sus-pus? Yunanistan’ın nesinden korkuyorlar?”
Oh, nihayet bir cevap geldi. AKP iktidarı değil ama Dışişleri Bakanlığı bir cevap vermek lüzumunu hissetti. Dışişleri’nden arayan bir yetkili şu bilgileri verdi:
“Biz, bu tür ciddiyetsiz Bakanların kışkırtıcı sözlerine uzun süreden beri cevap vermiyoruz. Adam yerine koyup yanıtlamak ‘Onlara prim vermek’ olur. İstedikleri de budur.
Biz, bu son olayda Ankara’da büyükelçi olmadığı için Yunan Maslahatgüzarı’nı Dışişleri’ne çağırdık, Kammenos’un sözlerini en ağır şekilde protesto edip ‘Bu tür davranışlar dostane ilişkileri bozar” diye uyardık. Bunu bilmenizi istiyoruz.”
GÜNÜN SÖZÜ
Susmayın! İnsanlar
sustuklarından da
sorumludurlar!
