Sevgili meslektaşım, kardeşim Emin Çölaşan, gazetecilikteki 40’ıncı yılı nedeniyle yazdığı yazıyı şu cümlelerle bitirmişti:
“Benim açımdan çok önemli olan bu 40’ıncı yıldönümünü sizlerle kısaca paylaştığım için beni lütfen kınamayın, bağışlayın, hoşgörün...
Çünkü bu işin 45’inci yılı falan olmayacak.
Ne bileyim, belki 41’inci yılı bile olmaz!”
Üzerinde düşünülmesi gereken üzücü satırlardı bunlar...
Birçok dostum “Emin Bey ne demek istedi? Bu bir veda yazısı mıdır?” diye sordu.
Ben onlara şöyle cevap verdim:
“Bugünkü Türkiye’de yarın ne olacağımızı kim biliyor?
Öyle bir dönem yaşıyoruz ki ‘At izi, it izine karışmış’ durumda.
Bunu ben söylemiyorum. Devletin en tepesindeki kişi söylüyor. Ona inanmayıp, kime inanacağız?
Böyle bir ülkede bir yıl, üç yıl, beş yıl sonrasının garantisi var mı? Sevgili Emin Çölaşan sanıyorum bunu anlatmak istemiştir! Benim bildiğim Çölaşan yazılarına aynen devam edecektir.”
HHH
Çölaşan’ın 40’ıncı meslek yıldönümü nedeniyle Nil Soysal’ın SÖZCÜ’de yayınlanan söyleşisi güzeldi. O röportajdan kısa bir bölümünü aktarmak istiyorum.
Nil Soysal soruyor:
“Türkiye’nin 40 yılına baktığınızda hiç bu kadar zor bir süreç hatırlıyor musunuz?”
Emin Çölaşan şöyle cevap veriyor:
“Geçmişte çok yanlışlar yaşadık ama bu kadar zor ve çirkin bir sürece hiç tanık olmadık.
İnsanlar mutsuz, umutsuz, gergin, kamplara bölünmüş ve karşı tarafı âdeta düşman gibi görüyor.
Biz gazeteciler bile bölündük, eski dostluklarımız çöpe atıldı. 2017, dilerim yanılırım ama herkes için çok kötü bir yıl olacak.
Bir iktidar düşünün ki bu ülkenin iki kurucusunu, Atatürk ve İnönü’yü düşman olarak görmekte, bütün gıdasını haksızlık ve hukuksuzluktan, gerilim yaratmaktan ve din sömürüsünden almaktadır.
Hukuk bitmiş, yargı iktidarın emrine sokulmuş, adalet yok edilmiş, böyle bir iktidardan ne bekleyeceğiz biz?
Şu ortamda yandaşlar hariç, gerçek gazeteciler için özgürlük söz konusu olabilir mi?”

Devlet malı deniz!


Bir süredir “Ulusal Varlık Fonu” konuşuluyor.
Türkiye’nin tüm değerli varlıkları bu fonun içine aktarıldı. Fon, özel şirket statüsünde olduğu için Sayıştay ve Meclis denetiminin dışında kaldı... Şimdi Türkiye’nin varlıklarını diledikleri gibi yiyebilecekler!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke “Bu varlık fonu değil, borçlanma fonu” diyor ve ekliyor:
“Yiye yiye, sata sata beş kuruş bırakmayıp, en sonunda evi ipotek ettirip, hanımın bileziklerini bozduranın başına ne gelirse bugün Türkiye’nin altın bileziklerini bozduranlar Türkiye’nin başına aynı derdi açıyor. Bu fon, tamamen keyfi yönetilecek. Başında da Saray’ın danışmanı var! Amacın ne olduğu belli! Türkiye ekonomisini maalesef felâkete sürüklüyorlar!”

O hâkimler nerede?


Kocaeli’nin eski bir Büyükşehir Belediye Başkanı vardı... Adı Sefa Sirmen.
Kocaeli’yi ve onun merkezi İzmit’i iyi bilen dostlardan onun hakkında güzel şeyler duymuştum. Yaptığı işlerden sitayişle söz ediyorlardı. Fakat...
Günün birinde Sefa Sirmen hakkında İzmit Gaz Şebekesi’nin yapımı sırasında “görevini kötüye kullandığı” iddiasıyla dava açıldı, yargılandı ve 6 yıl 3 ay hapse mahkûm edildi.
Sefa Sirmen kısa bir süre önce cezaevinden tahliye oldu, mensubu olduğu CHP merkezine giderek partililerle kucaklaştı, binanın önünde toplanan İzmit halkı, Sefa Sirmen için tezahürat yaparak sevgi gösterisinde bulundu.
Sefa Sirmen artık özgür... Fakat işin en tuhaf yanı nedir biliyor musunuz sevgili okurlar?
Sirmen’e 6 yıl 3 ay ceza veren hâkim ve savcılar bugün nerede dersiniz?
Hepsi de FETÖ terör örgütüne üye olmak suçundan şimdi cezaevindeler!

TEBESSÜM

“Hayır”lı hayat!


Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, bir fıkra anlatma ustası... Dağarcığında çok sayıda Bektaşi fıkrası var. İşte bunlardan biri...
Bektaşi, hem halkın, hem de kendisinin çektiği sıkıntılardan bıkmış usanmış, sonunda ellerini yukarı doğru açarak:
“Ey Yüce Yaradan... Ey kurban olduğum Tanrım” demiş, “Herkese bir yazı yazdın, kaderini belirledin... Ha bu bizim kaderimizi nasıl bir kalemle yazdın ki, çekmediğimiz çile, başımıza gelmedik dert kalmadı... Hiç olmazsa şu kalemini bir değiştir de bundan sonraki hayatımız HAYIR’lı olsun!”

GÜNÜN SÖZÜ

Toplumda böcek olmayı
kabul edenler, ezildiği
zaman ağlamamalıdır!

13rahmibey30cm