Doktorlar, Baykal’ın konuşmaya başladığını ve sabahları gazete okuduğunu açıkladılar.
Deniz Baykal, Türk siyasetinin en deneyimli lideridir ve bilge bir kişidir.
Siyaset, ne de olsa ruhunda, kanında, damarlarında var...
Hasta yatağında bile ülkede gelişen olayları, iç ve dış siyaseti takip edip değerlendirmeye çalışıyor.
Bunun için gazete haberlerinden yararlanıyor.
Peki, Deniz Baykal hangi gazeteyi okuyor?
Sevgili okurlar, hastane personelinden gelen haberlere göre Baykal’ın sabahları okumak istediği gazete SÖZCÜ.
Yakınları, SÖZCÜ okumanın Deniz Baykal’ı rahatlattığını, kafasındaki bir çok sorunun cevabını SÖZCÜ’de bulduğunu söylüyor.
Deniz Baykal’a bir kez daha “Geçmiş olsun” diyor, tamamen iyileşeceği günleri bekliyoruz. Ülkede onun gibi siyasiler az yetişiyor.
Adı “Rıza” olan üzülüyor!
Amerikan makamlarının Reza Zarrab’ı zorlayarak itirafçı olmayı kabul ettirdiği anlaşılıyor.
Zarrab davasının 12 kişilik jürisinin seçimi gizlilik içinde tamamlandı. Her gün için 40 dolar ücret alacak olan jüri üyelerinin “Suçlu” ya da “Suçsuz” diye vereceği karara göre davada yargılananların cezaları belli olacak.
Son gelen haberler Reza Zarrab’ın adının “Sanık” listesinden çıkarıldığını gösteriyor. Zarrab itirafçı olduysa mahkemede müthiş ifşaatta bulunacak ve açıklamaları ortalığı karıştıracak demektir.
Reza Zarrab’ın ifadelerinin Türkiye’yi büyük ölçüde etkileyeceği düşünülüyor.
Bu arada okurlarımdan bana, Türkiye’de adı “Rıza” olan vatandaşların rencide oldukları şeklinde mesajlar geliyor. Bunlardan birini, Muzaffer Özener’in mesajını okuyalım:
“Birçok gazete Zarrab’ın adını ‘Rıza Sarraf’ diye yazıyor. Halbuki, kaçakçılıkla suçlanan bu adamın orijinal adı “Reza Zarrab’tır. ‘Rıza’ diye yazılınca emin olun Türkiye’deki bütün ‘Rıza’lar üzülüyor, inciniyor. Benim rahmetli babamın adı da ‘Rıza’ idi. Ben de rencide oluyorum. Lütfen uluslararası kaçakçının adı doğru yazılsın.”
Reklamlık “Taciz modası”
Son zamanlarda bir “Taciz modası” çıktı.
Özellikle ünlü biri hakkında “10 yıl evvel beni taciz etmişti”, “Küçükken filanın tacizine uğradım” ya da “Falan kişiden hamile kaldım” şeklindeki iddialara sık sık rastlıyoruz.
Yalnız Amerika’da, İngiltere’de filan değil, Türkiye’de de durum böyle...
Bu tür iddiaların olmadığı gün yok gibi...
Tecavüz, taciz gibi olaylar elbette ki iğrenç davranışlardır ama bunu söylemek için uzun yıllar ne diye beklerler?
Bir kadın “Bu adam beni taciz etti” dedi mi yandınız! Başınız dertten derde girer, ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir!
Nedendir bunlar? Bütün mesele reklam!
“Reklamın kötüsü olmaz” derler ya... İddiaların birçoğu “Reklam olsun” diye ortaya atılıyor!
Gerçek tacizciler cezalarını çeksinler ama ya iftiraya uğrayanlar? Onlar ne yapsın?
TEBESSÜM
Eğitim mi, karakter mi?
Padişah, baş vezire sormuş:
“Eğitim mi önemli, karakter mi?”
Vezir hemen cevap vermiş:
“Karakter önemlidir sultanım”
Padişah, memleketin her yanına tellallar göndermiş:
“Duyduk duymadık demeyin... En iyi hayvan eğiticisine 100 altın ödül verilecek.”
Bir eğitici huzura çıkmış. Padişah sormuş:
“Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretirsin?”
“Altı ayda öğretirim padişahım”
Altı ay dolmuş. Eğitici huzura alınmış. Padişah sormuş:
“Öğrettin mi?”
“Öğrettim padişahım”
Saray erkânı toplanmış. Hünerli kedi elinde tepsiyle servis yapmaya başlamış. Tam baş vezirin önüne geldiği zaman padişah sormuş:
“Ey vezir! Söyle bakalım, eğitim mi önemlidir, karakter mi?”
Vezir, padişahın sorusuna cevap vermeden önce, kaftanının altında hazır tuttuğu bir fareyi yere bırakmış.
Kedi, fareyi görünce tepsiyi attığı gibi farenin peşinden koşmaya başlamış. Altı aylık eğitim de boşa gitmiş.
Vezir, padişahın sorusuna cevap vermiş:
“Karakter önemlidir padişahım. Önünde bir fare gördüğünde her şeyi unutan bu kedi gibi, eline bir fırsat geçtiğinde çıkarının peşinde koşan, vatanını bile satan eğitimli fakat karakteri bozuk insanlardan da Rabbim ülkemizi korusun!”
GÜNÜN SÖZÜ
İyilik yapabileceği halde yapmayan bir insan suç işlemiş olur!
