Haksızlık zulümdür. Zulüm karanlıktır. Karanlık ancak adaletle aydınlanır.
Meral Akşener haksızlığa uğrayıp MHP’den atıldı. MHP’li muhalifler kongre yaptılar, mahkeme iptal etti.
MHP Genel Merkezi, kendilerine karşı çıkan herkesi bir bir partiden ihraç etti.
Haksızlığa ve zulme uğrayanlar ne yapsın?
Meral Akşener’in önderliğinde yeni bir parti kurmaya karar verdiler.
MHP Genel Başkan adaylığında iddialı olan Prof. Ümit Özdağ, bu iddiasını bir yana bıraktı ve:
“Ülkemiz uçurumun kıyısındayken benlik davası yapmak kabul edilemez. Bütün Türk milliyetçileri ve milli güçler birlikte sevgili ülkemizi uçurumdan kurtarmak için büyük bir atılımı gerçekleştirmek zorundayız. Bu çetin bir yol olacak ama başaracağız. Allah yardımcımız olsun.” diyerek Meral Akşener’in yanında yer aldı.
Yeni parti, kendi kendini bitiren yorgun Devlet Bahçeli’ye ve metal yorgunu AKP’ye karşı kuruluyor ve “Merkez Demokrat Parti” adı üzerinde çalışmalar yapılıyor.

*  *  *

Türkiye’nin devasa sorunları var. Birçok seçmen (özellikle kadınlar) Meral Akşener’in siyasi çıkışını ilgiyle bekliyor.
Yeni parti toplumda yeni bir heyecan yaratıp Türkiye’nin meselelerini nasıl çözeceğini, hazırlayacağı projeleri vatandaşa inandırıcı bir şekilde anlatmalı, güvenini kazanmalı.
Gösterilen tepkiler ve besleme basında başlatılan karalama kampanyası, iktidarın Meral Akşener’in yükselişinden endişe duymaya başladığını gösteriyor.
Anlaşılan Akşener ve arkadaşları siyasette bütün dengeleri altüst edecek nitelikte görülüyor. Herhalde korkunun kaynağı bu!

*  *  *

Şeref ve haysiyet cellatları Meral Akşener’e de saldırıyor, iftiralar gırla gidiyor.
Ahlâksızlar, uydurdukları senaryolarla Akşener’in önünü kesme çabaları içindeler.
Akılları sıra kafaları bulandırıp, yeni parti (Merkez Demokrat Parti)
bünyesinde görev alacakları sindirerek, Akşener’i yalnız bırakacaklar!
Fakat bu defa çetin cevize toslayacaklar sanıyorum.
Meral Akşener ve arkadaşlarının “İt ürür, kervan yürür” diyerek onlara aldırmadan yollarına devam edeceklerini düşünüyorum.

Kanada’dan bir mektup


Kanada’da yaşayan kadim okurlarımdan Tarık Karslı’dan gelen bir elektronik mektubu yorumsuz olarak sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Rahmi Bey... ‘Yabancılar kaçıyor’ başlıklı yazınızla ilgili olarak...
Oturduğumuz 214 daireli apartmanın bahçesinde dün geleneksel bir ‘Mangal partisi’ vardı. Herkes kendi içeceğini getirmişti, mangalda mısır patlatıldı.
Bizim katta oturan bir tanıdık (kendisi birkaç yıl önce Türkiye’ye de gitmişti) bize ‘Yakında seyahatiniz var mı?’ diye sordu. Biz de ‘Türkiye’ye gideceğiz’ deyince ‘Siz çok cesursunuz’ dedi. Ben de ‘Türkiye’de, özellikle Antalya’da hiçbir sorun yok’ dedim. Fakat yabancılar son yıllardaki olaylar ve bizim siyasilerin Batı’ya karşı olan sözleri ve gazetelerde de binlerce kişinin tutuklanıp hapse atıldıklarını okudukları için Türkiye’nin güvenli bir yer olmadığını düşünüyorlar!
Aynı toplantıda bir aile, çocuklarıyla beraber Portekiz seyahatinden dönmüştü. ‘Portekiz’de otellerde ve plajlarda yer bulmak çok zor’ dediler.
İşte, Türkiye’nin turist müşterileri buralara gidiyor artık... İspanya, Yunanistan, İtalya da aynı durumda, hep dolu... Ve biz millete 10 günlük izin çıkartarak sözüm ona Türkiye’deki turizmcilerimizi memnun edeceğiz. Murat Muratoğlu’nun yazdığı gibi “Para bir cepten bir cebe... Maksat dostlar alışverişte görsünler!”

TEBESSÜM

Yaşlı boğanın kaderi!


Bir çiftliğin güçlü boğası, yaşlanıp emekliye ayrılmış. Çiftliğin sahibi iyi yürekli bir adam olduğu için onun huzur içinde yaşamasına izin vermiş.
Çiftliğe alınan genç boğa, güzel inekleri görünce deliler gibi bir o ineğe, bir bu ineğe saldırırken gök gürültüsü gibi böğürüyormuş!
Emekli yaşlı boğa da garip bir şekilde genç boğayı taklit edip, bir o yana, bir bu yana koşarak böğürmeye başlamış. Onu gören çiftlikteki hayvanlar sormuşlar:
“Yahu, sana ne oldu? Sen emekli bir boğasın. Neden böyle böğürüp duruyorsun?”
Yaşlı boğa dert yanmış:
“Bu genç boğa çok azgın. Beni de inek zannetmesin diye böyle yapıyorum!”

GÜNÜN SÖZÜ

En önemli şey güvendir.
Güvenini kaybedersen
geriye bir şey kalmaz!

11tokmak30cm