MHP’den ihraç edilen Meral Akşener’in yıldızı parlıyor.
Bu hanımefendi, önümüzdeki yıllarda Türk siyasetinin en önemli simalarından biri olacak.
Falcılık yapmıyorum. Olaylara bakıp bu değerlendirmeyi yapıyorum.
“Meyveli ağaç taşlanır” denir ya... Meral Akşener’in durumu da öyle...
Korkuyorlar!
Kimler korkuyor?
En başta iktidarın sadık yardımcısı Devlet Bahçeli korkuyor! Çünkü Meral Hanım onu siyaset sahnesinden silecek!
Başka kim korkuyor?
İktidar partisi AKP korkuyor! Çünkü Meral Hanım, AKP’nin oylarını tırpanlayacak!
Ee, bu korkuların sonunda iki taraf da Meral Akşener’e şiddetle, amansızca saldırıyor.
Akılları sıra onu korkutup yıldıracaklar!
Fakat, saldırdıkça onu büyütüyorlar!

*  *  *

Mesela AKP’li Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın saldırısına bakalım...
Adamın sözleri çirkin, belden aşağı, ayıp! Fakat o bunu kendisine yakıştırıyor, ısrarla savunarak özür dilemeye bile yanaşmıyor!
Meclis Başkanı bir konuşma sırasında Meral Akşener’den bahsederken bilinçli ve kasıtlı olarak “Meral Kılıçdaroğlu” demişti. Fırtına koparan bu söz oldu!
Ne demek istemişti?
Kılıçdaroğlu ile bir ilişkisi mi var Meral Hanım’ın? Ne seviyesiz bir lâftır bu!
İsmail Kahraman “Bu bir teşbih” diye kendisini savundu.
Teşbih, edebiyatta anlatımı güçlendirmek için iki varlık arasında kullanılan benzetme sanatıdır.
Meclis Başkanı’nın yaptığı teşbih uygunsuz ve çirkin oldu!
Bu olayda, haysiyet sahibi, aklı başında herkes Meral Akşener’in yanında yer aldı, İsmail Kahraman’ı ayıpladı.

“YAZIK O ÖMRE,  YAZIK!”


Olayı protesto etmek için yollanan çok sayıda mesajdan, eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun gönderdiği mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum. Diyor ki:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman!
Siz nasıl bir insansınız?
Bir kadına nasıl böyle terbiye ve ahlâk dışı sözler söyleyebiliyorsunuz?
Birisi sizin eşinize başkasının soyadı ile hitap etse, masum bir teşbih deyip kabullenecek misiniz?
Yazık o ömre, yazık!”

Geciken adalet!


Hain darbe girişiminin birinci yıldönümünde durum şu:
300 bin civarında insan memuriyetten çıkartıldı, görevinden atıldı veya açığa alındı.
Rakam çok büyük. Bunların hepsi gerçekten suçlu mu? Hayır!
Nitekim 34 bin 320 kişi görevine iade edildi.
İtirazlar çığ gibi.
Hükümet, bu itirazları tetkik edip haksızlığa uğramış kişileri tespit etsin diye bir komisyon kurdu. 7 kişiden oluşan bu komisyon, toplamı 296 bin olan itiraz dosyalarını inceleyecek ve adalet dağıtacak! Nasıl olacak bu?
Hani ünlü bir lâf vardır: “Ölme eşeğim ölme! Bahar gelecek, otlar bitecek, sen de onları yiyip doyacaksın! N’olur ölme, dayan!” denir.
Bu “İtiraz Komisyonu”nun işi de buna benzeyecek!
7 kişiden oluşan bir tek komisyonun 296 bin dosyaya bakması kaç yıl sürer, bunu hesap eden var mı? Belki 10, belki 20 yıl! Ömür biter, dosyalar bitmez!
Sonunda mağdurların hakları iade edilse bile, geciken adalet, adalet midir?
Hükümetin buna bir çare bulması şart. Bu sistemle birçok mağdur haklarına ancak mezarda kavuşur!

TEBESSÜM

Her şeyi bilen çocuk!


İki yaramaz oğlan, “Bütün büyüklerin hayatlarında sakladığı büyük bir sır vardır” diye karar vermiş. Bunlardan bir tanesi bu varsayımı denemeye kalkmış:
“Anne, ben her şeyi biliyorum!”
Annesi telaşlanarak:
“Tamam, anladım! Al şu 50 lirayı, babana hiçbir şey söyleme!” demiş.
Yaramaz ufaklık akşam eve dönen babasını çevirmiş:
“Baba, ben her şeyi biliyorum!”
Baba da telaşlanarak:
“Sus, tamam... Al şu 100 lirayı, annene bir şey söyleme” demiş.
Yaramaz oğlan zevkten dört köşe ve bütün büyükleri etkileyen bir sistemi keşfetmenin keyfi içinde...
Ertesi sabah kapı çalınmış, postacı gelmiş. Oğlan açmış kapıyı ve:
“Postacı amca, ben artık her şeyi biliyorum” demiş. Bunun üzerine postacı iki dizinin üzerine çöküp, kollarını iki yana açmış, gözlerinden yaşlar süzülerek konuşmuş:
“Madem öyle, gel bakalım baban sana bir sarılsın!”

GÜNÜN SÖZÜ

Okuma alışkanlığı
olmayan toplumların
ömrü lâklâkla geçer!

11rahmibey30cm