Günlerdir yazıp çiziyoruz. Karanlık, adaletsiz, hileli bir referandum sonunda Türkiye’nin rejimi değişecek! Dünyanın en geri ülkelerinde bile böyle şaibeli oylamayla hayati önemde değişiklikler yapılmamıştır.
Bu gibi gariplik nedense hep bizim ülkemizde oluyor!
Hile, haksızlık, hukuksuzluk... Özgürlükleri kısmak, insan haklarını rafa kaldırmak... İşte Avrupa, bu antidemokratik olaylar nedeniyle güzelim ülkemizi demokrasi liginde küme düşürttü.
“Demokrasisi denetime tabi” ülkeler arasına girdik. Bu nedenle bizimkiler Avrupa’ya atıp tutuyor ama gerçekte bunun hiçbir faydası yok!
Nedense kendi hatalarımızı görmemek gibi bir saplantımız var. Nedense hep biz haklıyız, sütten çıkmış ak kaşık gibiyiz, bütün demokratik dünya ülkeleri haksız!
Bu kafa ile politika yapmaya devam edersek bütün ülkelerle ilişkilerimiz daha da gerginleşip bozulacak.
Sonunda yeryüzünde yapayalnız kalacağız!

*  *  *

Şaibeli referandum için çok şeyler yazdık. Peki, hukukçular ne diyor?
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, eski Adalet bakanlarındandır ve gerçek bir hukuk adamıdır.
Hikmet Sami Bey, referandumda mühürsüz zarf ve oy pusulası gerekçesiyle seçimin iptali için yapılan başvuruların Yüksek Seçim Kurulu tarafından reddedilmesini “Tam bir kanunsuzluk” olarak yorumladı.
Prof. Hikmet Sami Türk’e göre:
“Tam kanunsuzluk, kanunun emredici hükümlerine aykırılık hâlidir. Bu durumda işlem geçersiz olur. Son günlerde tartışılan referandum, tam kanunsuzluk haline örnektir.
Kurul, daha sonra da muhalefet partilerinin yaptığı iptal başvurularını ‘Tam kanunsuzluk gerçekleşmedi’ diyerek reddetmiştir. Yüksek Seçim Kurulu, kendisini âdeta kanun koyucu yerine koyarak yasa hükümlerini aşmıştır. Yaptığı tek kelime ile “Kanunsuzluktur!”
Böyle diyor eski Adalet Bakanı...
...Ve Türkiye hukuk ülkesi olmaktan hızla uzaklaşıyor!

Bodrum... Bodrum...


Bir okurumun mektubunu yorumsuz olarak (özetle) yayınlıyorum. Diyor ki:
“Adım Pulat Tacar... 86 yaşındayım... 22 yıldır Bodrum’un Gündoğan beldesinde yaşıyorum. Yapılan yol ve alt yapı çalışmaları aylardır hayatımızı yaşanmaz hale getirdi.
Büyük kentlerden kaçıp sakin ve daha sağlıklı bir hayat için Bodrum Gündoğan’a yerleştik. Ancak, şu sıralarda yaşadığımız cinsten bir eziyeti hayatımızda görmedik. Yolları bombalanmış bir Suriye kentinde yaşar gibiyiz.
Yol sorunumuz yeni değil. 22 yıllık dönemde yollarımız en az altı kere kazıldı. Yolların üstü geçici olarak birkaç santimlik asfaltla kaplandı. Bu kaplama yağmurda derhal aşındı. Yamalandı. Yetti artık bu beceriksizlik!
Sık sık arızalar yaşanıyor. Su ve kanalizasyon boruları patlıyor. Elektrikler kesiliyor. Telefon telleri kopuyor. Onarım için yollar yeniden kazılıyor.
Alt yapı için kazı yapılabilir. Ama vatandaşın zarar görmemesi (ya da az zarar görmesi) için yapılacak iş önceden planlamadır. Bunlar plan-proje bilmiyor. İlkel yöntemler sürüyor. Beldemiz yaşanmaz hale geldi. Bu durum sağlığımıza zarar veriyor. Böyle bir viraneye turist neden gelsin? Bu eziyete neden katlansın?
Derdimizi kime anlatalım? Bu işlere Bodrum Belediyesi karışmazmış! Öyleyse ne iş yapar Bodrum Belediyesi, bilemiyorum!
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin göreviymiş bunlar! Hataları garip şekilde birbirlerinin üzerine atıyor, işin içinden sıyrılmak istiyorlar!
Bodrum’da Gündoğan beldesi üvey evlat muamelesi görüyor. Plansızlık nedeniyle iki yıldır devam eden ve çarşamba günleri Gündoğan’ı felç eden “Pazar yeri rezaleti” neyse ki düzeltildi. Halka iki yıl eziyet çektirdikten sonra semt pazarını eski yerine taşıdılar.”
Okurum daha çok şeyler yazıyor ama hepsine sayfalar yetmez. Gündoğan’da Cumhuriyet bayramlarının kutlandığı tek meydanın otopark haline getirilmesi de ayrı bir kepazelik!

TEBESSÜM

“Kurumuş musluk gibi!”


Ülkemizin içinde bulunduğu antidemokratik şartlardan endişe duyduğu için adının saklı kalmasını isteyen bir okurum, yoksul vatandaşın marşını yazarak yollamış. İlginç bir düzenleme... Toplumumuzun bugünkü halini hicvediyor. Okuyalım:
“Ben ezelden beridir,
Aç yaşadım, aç yaşarım,
Kimler bana zincir
Vuracakmış şaşarım.
Kurumuş musluk gibiyim,
Ne akar, ne taşarım.
Hangi iktidar beni,
Kurtaracakmış şaşarım!”

GÜNÜN SÖZÜ

Üç tür yalan vardır:
Ufak yalan, kahrolası
yalan ve istatistikler!
11rahmibey_aynen