Peki, önceki dönemlerde ülke yönetiminde olan, şu anda Meclis’teki hiçbir partiye mensup olmayan önemli siyasiler ne diyor sonuçlara?
1993 yılında Tansu Çiller Hükümeti’nde Sağlık Bakanı olarak görev yapan Rifat Serdaroğlu’ndan bir mektup aldım. Onun görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Özetle şöyle diyor:
* * *
“Türk Siyasi Tarihi böylesine rezil bir propaganda dönemi görmedi!
Devleti yöneten siyasetçiler, bürokratlar anayasayı-yasaları-ahlak kurallarını-görgü kurallarını-adalet duygularını görmezden gelerek Türk demokrasinin alnına “Kara Leke” sürdüler!
Her türlü devlet olanakları, tehdit-şantaj pervasızca kullanıldı.
Devleti yönetenler, vali-kaymakam-emniyet-daire müdürleri insanları “Evet” oyu vermeleri için işleri ekmek paraları ve özgürlükleri ile tehdit ettiler.
Tüm bu rezillikler dahi Türk Milleti’nin kararlılığı önünde dağıldı gitti, evet çıkarmaya yetmedi!
Türk Milleti’nin iradesine en son ve büyük darbeyi ismi “Yandaş Seçim Kurulu” olarak değişen Yüksek Seçim Kurulu, 298 sayılı yasayı “Yok” sayarak vurdu, seçime hile karıştırdı! YSK hem çok ağır bir suç işledi, hem de Türk Milleti’nin iradesini saptırdı!
* * *
Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan haklı itirazlar da bir sonuç vermeyecektir.
Çünkü 16 Nisan’dan itibaren Türkiye’de Anayasal Hukuk Devleti bizzat devlet organları tarafından katledilmiştir.
- Türkiye, tüm hür ve gelişmiş dünyanın dışladığı antidemokratik ve şaibeli kişilerin yönetiminde, bölgede yalnız kalacaktır.
- Bu da fakirlik, ezilmişlik demektir.
- TÜSİAD-TOBB gibi iş dünyasının ödlek temsilcilerinin sonu aynen FETÖ’cü işadamları gibi olacaktır. Onurlarına, vatan sevgisine ve hukuk devletine sahip çıkamadıkları için, bundan böyle mallarına bile sahip çıkamayacaklardır.
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yerine, Federe İslam Devleti konulmasının kapısı ardına kadar açılmıştır!
* * *
Biz ne yapacağız?
Karanlık odaklarla mücadeleye devam edeceğiz!
İster dışarıda ister içeride! Bizim için fark etmez!
Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır! Ne mutlu Türk’üm diyene ve Ne mutlu Tek Adamlığa karşı çıkanlara.” (rifatserdaroğlu@gmail.com)
HAYIR oyları gasp edildi!
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan “Hayır oyları gasp edildi” diyor.
Eski bir emniyet müdürü ve İçişleri Bakanı olan Tantan gasp suçunu iyi bilir. Bu bakımdan o “Gasp” diyorsa, yaşanan olay gerçekten gasptır.
Gasp, bir mala zorla el koymak, güç kullanarak zarar vermek demektir.
Açıklanan referandum sonuçlarının gerçeği yansıtmadığını belirten Tantan’a göre:
“Yüksek Seçim Kurulu, hem kendi yasasını, hem de Anayasa’yı ihlal etmiştir.
YSK’yı bu şekilde karar vermeye mecbur kılan tutsaklık nedir?
Açık ve net bir şekilde görülmüştür ki, Türkiye’de, Türkiye’nin bölünmesini istemeyen, demokrasi ve hukuk zemininde ülkenin ilerlemesini sağlamak isteyen halkın bir araya geldiği ve yüzde 57’ye varan bir “HAYIR” oyunun bizzat Yüksek Seçim Kurulu eliyle gasp edildiği ortaya çıkmıştır.
Çok acı bir gerçektir bu!
Halkın referandum sürecinde, bu iktidarın kirliliğine ve kimliksizliğine ‘Dur’ demesinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından gasp edilmesi kabul edilemez.
Referandum sonuçları aslında ‘HAYIR’ yüzde 53-57 önde, ‘EVET’ oyları düşüktür. Ancak Yüksek Seçim Kurulu’nun da katkılarıyla zoraki bir ‘EVET’ oluşturulmuştur. Bunun hesabı verilmelidir!”
TEBESSÜM
Temel’in yazı-tura oyunu!
Temel, arkadaşı Dursun’a:
“Gel seninle yazı-tura oynayalım” der.
Dursun “Oynayalım da, nasıl oynanacak bu oyun?” diye sorunca Temel anlatır:
“Madeni bir liralığı havaya atacağız. Kural şöyle: Yazı gelirse sen kaybedeceksin. Tura gelirse ben kazanacağım!”
Türkiye’nin pazar günkü referandumu da, Temel’in yazı-tura oyununa benzedi. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı’nın “Mühürsüz oyları geçerli saydık” şeklindeki yasaya aykırı açıklamasıyla, paranın hangi tarafı gelirse gelsin, AKP kazanmış oldu!
Ülkemizdeki seçim güvenliği, hak ve hukuk öyle bir şey işte! Böyle bir Yüksek Seçim Kurulu oldukça, AKP asla kaybetmez!
GÜNÜN SÖZÜ
Kurnaz siyasilerin
akıl dışı yalanlarına
ancak aptallar inanır!
