Atalay Akçalı, Türkiye’de televizyon yayınlarının gelişip bugünkü duruma gelmesini sağlayan kişilerden biridir.
Uzun yıllar İstanbul’da TRT-2’nin müdürlüğünü yaptıktan sonra emekli oldu. Bugün 77 yaşında olan Akçalı:
“On yıl önce bir karar aldım. Artık sıfır stresle yaşayacağım. Kredi kartı, bankalarda açılmış bazı ufak hesaplar, üye olduğum yerler, hepsini iptal ettim. Babadan kalan yerleri devrettim. Sosyal hayatımı yavaşlattım. Sadece birikimlerimi kitap haline getirmeye zaman ayırdım. Bu uğraş bana yetiyor, artıyor bile. Yaz aylarında üç-dört ay Bodrum Gümüşlük’te bulunuyorum. Böyle daha mutluyum” diyerek tamamen köşesine çekildi.
Yazdığı onuncu kitabına “ON ve SON” adını veren Akçalı:
“Bu kitap ile yazdığım kitap sayısı on oldu. Yani bu onuncu ve de sonuncu kitabım. Bundan sonra artık kitap da yazmayacağım” diyor.
Ben Akçalı’nın kitabını okudum. TRT’ye ait güzel anılardan ve ilginç yaşam öykülerinden oluşuyor. İçinde güzel hikâyeler var ama bu kitabı piyasada bulamazsınız. Çünkü kitabın ikinci sayfasında koyu harflerle “PARAYLA SATILMAZ” diye yazılmış.
Anlaşılan Atalay Akçalı kitabını sadece dostlarına ve tanıdığı kişilere bizzat veriyor. Kitapta (atakatan@yahoo.com) diye bir e-mail adresi var. Akçalı’nın bu adrese başvuranlara da kitabını yollaması mümkündür diye düşünüyorum. Elinde kalmamışsa belki yeni bir baskı yaptırır.

*  *  *

TRT’nin en uzun süre görev yapan müdürlerinden olan Atalay Akçalı “ON ve SON” kitabında TRT ile ilgili olarak şöyle diyor:
“Galiba fazla müdür unvanlı kadro kurmuşuz ki, bir türlü sonuçlanmayan toplantılarda şu fıkra üretilmişti:
“Bir gün Ankara Hayvanat Bahçesi’nden bir aslan kaçmış...
İki hafta sonra yakalamışlar.
Bu kadar süre nerede gizlendiğini ve nasıl karnını doyurduğunu sormuşlar.
“Nerede olacak?” demiş aslan “TRT’de gizlendim, her gün bir tane müdür yiyerek de karnımı doyurdum.”
“Peki, nasıl yakalandın?” diye sormuşlar.
Aslan:
“Bir halt ettim” demiş “Yanlışlıkla çaycıyı yiyince durumu fark ettiler, sonra da yakalandım!”

Tebrikler! Kovuldunuz!


Salı akşamı ilginç bir şova gittim.
Ben aslında geceleri pek dışarı çıkmam. Fakat, Türk Kalp Vakfı’nın eski başkanı Semiramis Sekban Hanım’dan bir davetiye aldım. Ayrıca telefon ederek:
“Salı gecesi oğlum Kaan Sekban’ın bir gösterisi var, sizi eşinizle birlikte mutlaka bekliyorum” dedi.
Yıllardır tanıdığım, çalışmalarını takdir ettiğim Semiramis Hanım’ın davetini elbette geri çeviremezdim. İyi ki de öyle yapmışım...
Bankacı olarak bildiğim oğlu Kaan Sekban, çalıştığı bankadan istifa etmiş, çok sevdiği bir iş olan şovmenliğe başlamış. Eşim Emel’le gittiğim Maslak’taki Uniq Hall Gösteri Merkezi’nde harika bir stand-up izledim. Televizyon programlarının ünlü yıldızı Müge Anlı da salondaydı. Baktım, o da, Kaan’ın babası Kurtuluş Sekban da kahkahalarla gülüyorlar.
Kaan Sekban bu konuda doğuştan bir yetenek... Cem Yılmaz gibi izleyicileri gülmekten kırıp geçiriyor.
1000 kişilik salon tamamen doluydu. Gençler onu iyi tanıyor. Kaan Sekban, kendisiyle, bankacılarla, çevresindeki insanlarla, herkesle zarif bir şekilde dalgasını geçiyor.
Kaan Sekban mizahi bir kitap yazmış. Adı “Tebrikler! Kovuldunuz!”
Kitabında, on yıl çalıştığı bankadan nasıl ayrıldığını anlatıyor.
Salondaki gençlerin birçoğunun elinde onun kitabı vardı.
İki saatlik gösteri bittikten sonra çıkarken bir de baktım ki, dışarıda yüz metreye yakın bir kuyruk var. Gençler ellerindeki kitabı Kaan Sekban’a imzalatmak için sıra bekliyor. Kitabına gösterilen ilgi nedeniyle Kaan’ı kıskandım doğrusu...

Tebessüm

Kim iyi çamur atar?


Çamur basan büyük tarlayı, küreği kapıp beş saatte temizleyen adama çiftlik sahibi yeni bir iş vermiş:
“Şurada beş çuval patates var. Bunları beş saatte soyacaksın.”
Adam yine işe koyulmuş. Ne var ki, beş saatte beş çuval şöyle dursun, bir çuval patates bile soyamayınca çiftlik sahibi şaşırmış:
“Yahu sen dün beş saatte elli dönümlük koca tarladaki çamurları attın. Patatesleri niye soyamadın?”
Adam boynunu bükerek açıklamış:
“Efendim, bendeniz bir zamanlar politikacılık yapmıştım. Onun için çamur atmasını iyi bilirim ama valla patates soymakla hiç ilgim olmadı!”

GÜNÜN SÖZÜ

Bir cisim ne kadar çok
yükselirse o kadar hızlı
düşer! Siyasiler de öyle!

555