Kemal Baytaş 30 yıllık dostumdur. Devlette müsteşarlık ve bakanlık gibi en üst düzey görevler yapan Türk Tanıtım Vakfı Başkanı Kemal Baytaş bu arada çok sayıda kitaba da imza atmıştır.
Önceki gün ondan bir mektup aldım.
“Sevgili Rahmi Turan” diyor ve ekliyor:
“Kitaplarımı karıştırırken senin hakkında yazdığım sayfaları bir kez daha okudum ve günümüzle karşılaştırdım.
Bana çok çarpıcı geldi. O bölümü yolluyorum. Okuyunca, eski günlerdeki siyaset adamlarının, şimdikilerden çok daha hoşgörülü devlet adamları olduğunu hatırlayacaksın.”
Sevgili okurlar... Kemal Baytaş’ın kitabından o satırları beraber okuyalım:

*  *  *

Yıl 1991 idi... Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya Köşkü’nde resepsiyon veriyordu.
Çok sayıda seçkin davetli vardı.
Turgut Özal ve eşi Semra Hanım, salonun girişinde birer birer konukların ellerini sıkıyor “Hoş geldiniz” diyorlardı. Kuyruğa girmiştik.
Davetliler arasında olan Rahmi Turan ve eşi Emel Turan hemen önümdeydi.
O an, Rahmi Turan’ın çok sert muhalefet yaptığını düşündüm ve ürperdim. Ya Cumhurbaşkanı Özal, Rahmi Turan’ın elini sıkmazsa, ya soğuk davranıp ters bir şey söylerse diye endişeye kapıldım.
Rahmi Turan, çok sayıda yüksek tirajlı gazete çıkaran, Günaydın, Hürriyet, Sabah, Tan gibi o zamanlar tirajları milyonu aşan gazetelerin Genel Yayın Yönetmenliği’ni yapan bir gazetecidir ve iktidarlara muhalif tavrıyla tanınır. O tarihte de Turgut Özal’ı kıyasıya eleştiriyordu.
El sıkma kuyruğunda ilerledik. Emel Hanım önce Turgut Özal ile, sonra eşi Semra Özal ile tokalaştı. Semra Hanım samimi ve sıcak bir şekilde Emel Hanım’a sarılıp öptü.
Ardından Turgut Özal iki eliyle Rahmi Turan’ın ellerine sarıldı “Ooo, Rahmi Beyciğim, çoktandır görüşemiyorduk. Nasılsınız, iyi misiniz? Çocuklar nasıl?” diye çok samimi ve dostça halini hatırını sordu.
Özal, devlet adamı kimliği ve soylu davranışıyla hepimizin takdirini topladı. Demirel ve Ecevit de öyleydi. Gerçek devlet adamlarıydılar.”

*  *  *

Kemal Baytaş, kitabında yazdığı bu olayı hatırlattıktan sonra şimdi soruyor:
“Bir de bugüne bakın, öyle mi? Günümüzün kudretlilerini eleştirenler terörist diye yaftalanarak hapse atılıyor! Hoşgörü yok!
Türkiye cezaevlerinde 150’den fazla gazeteci yatıyor. Bu bir dünya rekorudur. Buna rağmen ‘Bizdeki demokrasi ve basın özgürlüğü Amerika ve Avrupa’dan ileri’ diyerek aklımızla alay ediyorlar!
Ben ülkesini seven bir kişi olarak, geldiğimiz sevgisiz, hoşgörüsüz, öfkeli ve gergin günleri gördükçe üzülüyor, “Nasıl bu hale geldik?” diye kahroluyorum!
16 Nisan referandumu güzel Türkiye’mizin yeniden doğuşu olabilir. Tabii sandıktan
HAYIR çıkarsa.”

Durum, vahimden de vahim!


Ankaralı avukat arkadaşım Baykal Doğan’dan bir mektup aldım. Diyor ki:
“Referanduma sunulan Anayasa değişikliğinin her maddesi sakıncalı ama en önemli ve en riskli maddesi yargı ile ilgili olanıdır.
Yeni düzenlemede kurul artık 13 üyeden oluşacaktır ve adı da ‘Hakimler ve Savcılar Kurulu’dur. Adalet Bakanı ve onun emrindeki müsteşar kurulun tabii üyesidir. Geriye kalan 11 üyeden 4’ünü Cumhurbaşkanı, 7’sini ise Meclis seçecektir. Yargı organlarının kurula üye seçme hakkı ellerinden alınmıştır.
Bu durumda 13 üyeli kurulun 6’sı doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı’nın seçtiği Adalet Bakanı ve müsteşar ile 4 üyeden oluşuyor. Kalan 7 üye de partili Cumhurbaşkanı’nın milletvekili yaptığı üyelerden oluşan Meclis tarafından seçilecek. Bu durumda Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 13 üyesi de Cumhurbaşkanı tarafından seçilir hale geliyor ve yargı bağımsızlığı ciddi anlamda yok oluyor!
Adaleti bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde var olması beklenemez. Durum maalesef çok vahimdir!”

TEBESSÜM

İçeri tıkılanlar!


Türkiye’de yazarlar arasında dayanışma için kurulan “Yazarlar Birliği”nin Başkanı mahkemeye başvurarak:
“Sayın yargıç... Ülkemizdeki bütün yazarların isimlerinin Richard Orson Kipling veya Walter Rafael Chomsky olarak değiştirilmesini istiyoruz.” demiş.
Hâkim şaşkın bir şekilde:
“Anlamadım” demiş “Neden bunu istiyorsunuz?”
Yazarlar Birliği Başkanı:
“Çünkü” demiş “Hapishanelerde 150’den fazlaTürk yazar ve gazeteci var. Oysa, isim Kipling, Rafael veya Chomsky filan olunca kolay kolay içeri tıkamıyorsunuz!”

GÜNÜN SÖZÜ

Ey siyasiler! “Yaparız,
ederiz” diye sallamayın,
yapın!.. Söylemek ile
yapmak iki ayrı şeydir!

11rahmibey_aynen