TÜTAV (Türk Tanıtım Vakfı) Başkanı Kemal Baytaş, yaşanmış bir olayı şöyle anlattı:
Yıllar önce Adalet Partisi’nin iktidarda olduğu bir dönemde Adalet Partili bir milletvekili Diyarbakır’da bir parti mitinginde şu konuşmayı yapıyor:
“Sevgili hemşerilerim, biliyorsunuz binlerce susuz köye su, binlerce elektriksiz köye elektrik getirdik, ele midir?” diye soruyor.
“Ele midir?” o yörenin aksanında “Öyle midir, doğru mudur?” anlamına geliyor.
Halk hep bir ağızdan “eledir, eledir” diye coşku ile bağırıyor. Milletvekili devam ediyor;
“Yolu, okulu olmayan bir köy-kasaba bırakmadık ele midir?”
Halk yine “eledir” diye bağırıyor.
Vekil, konuşmasını bitirirken “Tüm bu hizmetlerden sonra bize hırsız diyorlar? Biz hırsız mıyız yani?” diye sorunca halk hep bir ağızdan bağırıyor:
“Eledir, eledir!”
Milletvekili fena halde bozuluyor, kızgın bir şekilde:
“Ne eledir be? ‘Ele değil’ diyeceksiniz!” diye söylenerek kürsüden iniyor.”
Bir o zamanki halka, bir de üç-beş torba kömüre teslim olan şimdikilere bakınız!
Söyleyecek söz bulamıyorum.

* * *

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, daha birkaç ay önce grup toplantısında “Bunlar Türklük düşmanıdır, Türk halkının kanını içmek için özel olarak yetiştirilmiştir. Bu tüm Türkiye’yi felakete götürüyorlar” diye akıl almaz suçlamalarda bulunuyor. Yandaşları “Eledir, eledir!” diye bağırarak ayakta alkışlıyor.
Geçen haftaki grup toplantısında Bahçeli bu kez iktidarı göklere çıkarıyor “Doğu Perinçek’e evet diyeceğine Erdoğan’a evet derim” diye bağırıyor. Yine aynı milletvekilleri ve aynı yandaşlar “eledir, eledir!” diye onu ayakta alkışlıyorlar.
Böyle bir (U) dönüşü hiçbir ülkede görülmemiştir!
40-45 yıl önceki Türk halkı daha bilinçli ve sağduyu sahibiymiş. O halk gitmiş, uzaydan gelen yeni bir halk Türkiye’yi işgal etmiş sanki...

Kardeşliğimizi çaldılar!


Devlet Bahçeli’nin acayip tutumuna karşı çıkan MHP’li muhalifler bu cumartesi günü 20 bin Türk milliyetçisini, Ankara Yeni Mahallede’deki Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde topluyor.
“Türk Milliyetçileri Hayır diyor” konulu toplantıda amaçlarının, iktidarın dümen suyuna kapılan MHP’yi ve Türkiye’yi uyarmak olduğunu belirten ülkücü liderler (özetle) şöyle diyor:

* * *

KORAY AYDIN: “Ülküdaşlarımızı Ankara’da bekliyorum. Ben de kardeşiniz olarak sizlerin ferasetinize sığınarak ‘Hayır’ demek için orada olacağım. Niyet Hayır, akıbet Hayır!”
ÜMİT ÖZDAĞ: “Bu referandumu asla düşmanlık için kullanmayalım. Adalet Bakanı gibi ‘Hayır’ diyenleri teröristlikle suçlamak çok ayıptır.”
SÜLEYMAN SAZAK: “Ülkücünün ülkücüye, Türk’ün Türk’e, Müslüman’ın Müslüman’a kardeşliğini çaldılar. Türkiye’nin geleceğini de çalmak istiyorlar!”
SİNAN OĞAN: “İster partili cumhurbaşkanlığı, ister ‘Türk Tipi Başkanlık’ denilsin, bu yapı MHP’nin ‘idam fermanı’ anlamına geliyor.”
MERAL AKŞENER: “Bizi korkutmak istiyorlar. Biz bu ülkeyi, ülkücü camiayı aydınlatmak amacındayız. Asla korkmayız. Vatana feda olmak için elimize kına yaktık, yola çıktık.”

Bir cinayet işledik!


Başbakan ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde onun, çevre aşığı yurtsever bir başdanışmanı vardı. Adı: Can Pulak.
Aynı zamanda gazeteci ve yazar olan Pulak’tan bir mesaj aldım. Bakınız ne diyor?
“Nedir bu doğaya düşmanlığın sebebi?
Niye korumamakta direniyoruz doğal güzelliklerimizi?
Koylarımızı neden ranta teslim ediyoruz?
Yat turizmini ve mavi yolculuğu niçin mahvediyoruz?
Bindiğimiz dalı kesiyoruz, kendi ayağımıza ateş ediyoruz.
Turizmi nasıl batırdık, nasıl bu hale düşürdük?
Turizmde dünyanın 6’ncı ülkesi iken bugün 15’inci sıraya geriledik.
Milyarlarca dolarlık turizm gelirini yok ettik! Bu bir cinayettir!
Yazık değil mi Türkiye’ye? Yazık değil mi değerlerimizi böylesine hovardaca harcamaya? (Salakça mı demek istiyor acaba?)
Ankara’ya gittim sorunlara çare aramak için... Fakat Başkent’ten elim boş, gönlüm kırık döndüm ama umudumu ve mücadele azmimi korumaya devam edeceğim.
Ne dedik, pes etmek yok!
Bakarsınız yönetimdeki vicdanlı bir vatan evladı çıkar da, bizim bu gayretlerimize destek ve yardımcı olur. Neden olmasın?”

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan balık gibidir. Balık sudan çıkınca, insan da insanlıktan çıkınca ölür!