Kadının biri çıktı... Osmanlı Padişahı İkinci Abdülhamid’in beşinci kuşaktan torunuymuş...
Adı Nilhan mı, nedir?
“Ben dünya genelinde yaşayan 13 Osmanlı sultanından biriyim.” diyor.
Sadece bunu dese iyi. Atalarının hürmetine ona da saygı duyarız. Fakat o, işi hemen iktidar yağcılığına ve AKP şakşakçılığına döküyor ve diyor ki:
“Parlamenter Sistem’den illallah dedim, bezdim yemin ediyorum...
Nedir bu Parlamenter Sistem’den çektiğimiz? Allah aşklına soruyorum size nedir bu Parlamenter Sistem denilen saçmalık?”
Bu sözleri ile Nilhan Osmanoğlu, referandum için “Evet” kampanyası açıyor

*  *  *

Bunu inanarak yapsa, her düşünceye olduğu gibi saygı duyarız ama... Kadının asıl amacı başka... Çok geçmeden baklayı ağzından çıkarıyor:
“Bugün Galatasaray Kulübü’nün işgal ettiği Boğaziçi’ndeki Suada (Galatasaray Adası), benim büyük, büyük, büyük dedem İkinci Abdülhamid Han’ın şahsi malıdır. Oysa bugün bizim değil.
Suada, bir topun peşinde koşan kişilerin bağlı olduğu bir kulübün malı... Haksızlık değil mi bu?
Düşünsenize neler çektiğimizi? Parlamenter Sistem’in, kuvvetler ayrılığının başımıza ne belâlar getirdiğini?”
Nilhan Sultan’a göre, Parlamenter Sistem olmasa, ülkede Başkanlık geçerli olsa, Başkan bir emir verir, Suada, Nilhan Sultan’ın olurmuş!

*  *  *

Kadının gözü Galatasaray’ın Kuruçeşme’deki minik ve sevimli adasında... Orayı ele geçirip kendisine muhteşem bir malikhane yapmak istiyor.
Oysa adanın tapusu 60 yıldır Galatasaray Kulübü’ne ait.
Nilhan Sultan şimdi tüm gücüyle “Evet”çi oldu.
“Başkanlık Sistemi” gelirse tam yetkiye sahip olacak Başkan bir emir verecek ve Boğaziçi’nin incisi Galatasaray Adası, dedesinin mirası olarak Nilhan Osmanoğlu’na kalacak!
Kadın bunu hesaplıyor ve “Evet”i destekleyerek “Hayır” oyunu savunanlara düşman gözüyle bakıyor!
“Ah bir evet çıksa” diyen Nilhan Osmanoğlu hayal peşinde... Kebapçı kedisi dükkânların önünde nasıl ciğer beklerse, o da AKP’nin kapısında Galatasaray Adası’nın kendisine verilmesini bekliyor!

İstanbul’u kim felç etti?


Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süre önce “İmar politikaları ile İstanbul’u felç ettiler” dedi.
Herkes gibi ben de şaşırıp kaldım.
İstanbul’un felç olduğu doğrudur. Bu güzelim kent her geçen gün biraz daha yaşanmaz hale geliyor. Bu doğru ama son 23 yıldır İstanbul’u kimler yönetiyor?
Hangi iktidarın eseridir bu felç olayı?
1994 yılından sonra, başta şimdiki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere hep aynı siyasi görüşteki Belediye Başkanları yönetti İstanbul’u...
* 1994-1998 yılları arasında Recep Tayyip Erdoğan,
* 1998-2004 yılları arasında Ali Müfit Gürtuna,
* 2004 yılından bu yana Kadir Topbaş.

*   *  *

Son 23 yılda İstanbul’da üç kişi Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptı.
13 yıldan beri İstanbul’u AKP’li Kadir Topbaş yönetiyor.
O Kadir Topbaş ki, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkacak her sözü yalnız emir değil, kanun kabul eder. Ona rağmen herhangi bir icraatta bulunması mümkün değildir.
O zaman elinizi vicdanınıza koyup söyleyin:
İstanbul’u felç eden kim?
Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisini hariç tutarak mı böyle konuşuyor?
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok şikâyet ettiği dev gökdelenleri, ona rağmen kim dikebilir, kim buna cesaret edebilir ki?
Erdoğan’ın, aslında bu konuda kendisini eleştirmesi gerekiyor!

TEBESSÜM

Dilin kemiği yok!


Kadim okurlarımdan olan Yüksel Yılmaz’dan bir fıkra...
Yaşlı bir adam doktora gitmiş... İktidarsızlıktan şikâyetçiymiş...
“Tutukluk yapıyor doktor, ne olur bana bir çare bul” demiş.
Doktor bir sürü ilaç vermiş ve bir ay sonra tekrar gelmesini, söylemiş.
Bir ay geçince adam yeniden doktora gitmiş. Doktor sormuş:
“Nasıl, memnun musunuz beyefendi?”
“İyi sayılır, demiş... Eskiye göre çok iyiyim. Artık tutukluk yapmıyor. Fakat aynı yaşta olduğum arkadaşlarım daha çok faaliyette bulunduklarını söylüyorlar.”
Doktor:
“Valla” demiş “Bunun hiçbir sakıncası yok. Siz daha fazlasını söyleyin!”

GÜNÜN SÖZÜ

Yalnız cesurlar affeder.
Korkakların tabiatında
‘af’ diye bir şey yoktur!

11rahmibey_aynen