9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in çok sevdiği ve yurt dışı seyahatlerine beraberinde götürdüğü muhterem bir “Albay” vardı. Şimdi emekli oldu. Adı; Tahsin Ataizi.
Sevgili okurlar, yurtsever bir emekli subay olan Tahsin Albay’dan aldığım bir mektubu (özetleyerek) sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle diyor:

*  *  *

“Sayın Rahmi Turan...
Müsaadelerinizle TOKMAK köşesinde her gün o güzel tokmağınızla bizleri uyandırmak istiyorsunuz. Anlayana o dokunuşlar bir sazdır! Bazılarına ise davul-zurna bile azdır!
Haksızlık ve adaletsizliklere karşı sessiz kalınmasına tepki gösteriyorum.
Bazı yayın organlarında “Koyun gibi, kuzu gibi bir toplum olduk” sözleri beni derin derin düşündürüyor.
Koyunlar, kuzular bile aç, susuz, yemsiz kaldıklarında “mee” diye meler. Koyun da olsalar haksız davranışlar karşısında bir ses, bir tepki verirler... Bu nedenle “Koyun gibiyiz” diye koyunlara hakaret etmesinler!

*  *  *

■ Tutuklanan fakat aylar geçtiği halde daha iddianameleri bile hazırlanmayan yazarların-çizerlerin içeride tutulduğu...
■ Yolsuzlukla suçlananların serbest bırakıldığı...
■ Lozan’ın inkâr edildiği...
■ Atatürk Orman Çiftliği’ni (yani tarihimizi) Amerika’ya satanlardan hesap sorulmadığı...
■ Okullarımızda andımızın okunmadığı...
■ Atatürk’ümüzün adının, hiçbir yeni tesise (baraj, havaalanı, köprü, stat, hastane, vs...) verilmediği...
■ GATA Hastanesi’ne “Abdülhamit” adının verildiği... (Genelkurmay herhalde izinde idi bu isim verilirken)
■ Ege denizi’ndeki 18 Türk adası ile bir kayalığın Yunanistan’a kaptırıldığı...
■ Yunan askerlerinin Türk adalarında “Sirtaki” oynayarak şov yaptığı şu dönemde...
■ Sessiz kalışlara, koyun gibi, kuzu gibi benzetme yapmam, yapamam... Kuzuların masumiyeti yanlış anlaşılır sonra...

*  *  *

Ey komutanlarım, ey yetkililer lütfen bir ses çıkarın, toplumu aydınlatın, yüreğimizi ferahlatın, su serpin!
Dürüst kalemlere, özgürlüğü savunan gazetecilere, dik durup kalemlerini satmayan yazarlara selam olsun!
Sayıları azalsa da kalan özgür basına helâl olsun!”

Toprağın köleleri!


Dünyada tarım ürünleri kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik. Bununla gurur duyuyorduk.
İnanılır gibi değil ama yanlış tarım politikaları ülkemizi mahvetti!
Bugün o güçlü Türkiye gitti ve şimdi 164 ülkeden tarım ürünü satın alan dışa bağımlı bir Türkiye geldi!
Bu bir çöküş tablosudur ve çöküşün yaratıcısı da 15 yıldır iktidarda olan AKP’nin tarım politikalarıdır!

*  *  *

AKP iktidarı döneminde çiftçi tohumdan ilaca, gübreden teknolojiye kadar dışa bağımlı hale getirildi, çoğu zaman ürettiği malın maliyetini karşılayacak bedelden mahrum kaldı.
Ülkemizin verimli arazileri yabancı kişilerin ve yabancı şirketlerin eline geçti, toprağın efendisi olan köylü “toprağın kölesi” haline geldi.
Plansız, programsız tarım politikaları ülkemizde hayvancılığı da öldürdü ve Türkiye kurbanlık hayvan ithal eder hale geldi.

*  *  *

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, AKP’nin yanlış tarım politikaları nedeniyle köylünün artık tarlalarını ekemez hale geldiğini belirterek “İktidar her seçim öncesinde çiftçilere bol bol vaatlerde bulunuyor ama seçimden sonra hepsini unutuyor. Türkiye’de tarlalar bomboş dururken bunlar gidip Sudan’da çiftlik kuruyorlar” diyor.
Bugün ülkemizde tarım hayatı tükeniş içinde...
Üretici böyle kaderine terk edilirse, günün birinde tamamen yabancıların esiri haline geliriz!

Tebessüm

Temel’in cebindeki nedir?


Temel, İstanbul’da lüks bir bara girer, tezgâhta sıralanan yüksek iskemlelerden birine oturur ve barmene:
“Yedi bardağa duble viski koy!” der.
Barmen, Temel’in dediğini yapar ve hayretle onu izlemeye koyulur.
Temel önüne konulan viskileri hızla içmeye başlar. Bütün viskiler bittikten sonra, barmen merak edip sorar:
“Yaa arkadaş, neden 7 duble viskiyi bu kadar çabuk içtin?”
Kafayı bulan Temel cevap verir:
“Bende ne olduğunu bir bilsen, sen de öyle yapardın!”
“Neymiş sende olan?”
“Cebimde sadece bir liram var!”

GÜNÜN SÖZÜ

Pek az insan, başkalarının
yaşadığı tecrübelerden
faydalanacak kadar akıllıdır.
11rahmibey30cm