Türkiye’den yabancı ülkelere devam eden beyin göçünün hızlandığını yazmıştım.
Ülkenin gidişatından umudunu kesenler, doğdukları topraklardan, doyacakları topraklara göç ediyorlar!
Göçe hazırlanan ailelerden biri de Kalkanoğlu ailesi...
Dosyalarımın arasında Elektrik Mühendisi Semih Kalkanoğlu’nun kısa bir süre önce bana yazmış olduğu bir mektubu buldum.
Bugünlerde göçten sık sık bahsedildiği için Semih Bey’in mektubunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle yazıyor:

* * *

“Bu ülke artık bizim yaşayabileceğimiz bir ortama sahip olmadığından, önce eşimi gönderdim. Almanya’ya gitti, güzel bir işe yerleşti. 5 yabancı dil biliyor. Rusya’nın en prestijli ve en eski okulu olan 1755 kuruluşlu Moskova Devlet Üniversitesi ekonomi mezunu.
Bu yıl bitmeden ben de gideceğim.
Almanya’dan Kanada’ya geçmeyi düşünüyoruz.
Ömrümüzün kalan çeyreğini orada yaşamak istiyoruz.
Ben Ekim 2012’den beri işsizim.
Bence inşaat sektörü bitti. Sadece AKP’ye dayanan TOKİ inşaatları var.
Kavga etmediğimiz ülke kalmadığı için dış ülkelerde inşaat sektörü tamamen kapandı.
İktidar ne yapacağını, ülkeyi nasıl yöneteceğini bilmiyor.
TÜİK’in istatistikleri yalan ve yanlışlar üzerine kurulu. Çalışabilir nüfusta (18-55 yaş arası) işsizlik oranı yüzde 40’tır.
Son bir yılda 238 bin işyeri kapandı, yaşam Almanya’dan daha pahalı hale geldi. Üretici perişan, tüketici perişan!
Bu ülke artık geri dönemez.” (semihkalkanoglu@gmail.com)
Semih Kalkanoğlu böyle diyor ve “Biz gidiyoruz, kalanların Allah yardımcısı olsun.” diyor. Ne dersiniz? Haksız mı?

“Ülkede kalıp, mücadeleye devam etmek gerekiyor”

Sevgili okurlar... Yukarıda Elektrik Mühendisi Semih Kalkanoğlu’nun mektubunu (özetle) yayınladım. Semih Bey samimidir, açık sözlü ve düzgün bir insandır.
İyi eğitimine ve geçerli mesleğine rağmen bir insan 2012 yılından beri, beş yıldır işsizse ne yapsın?
Bu durumda hayatına yabancı ülkelerde devam etmek istemesini anlayışla karşılamak gerekiyor.
Tüm güçlüklere rağmen ülkede kalıp mücadeleye devam etmek yanlısı olanlar da var tabii ki...
CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın İzmir Gözlem Gazetesi’nde yayınlanan bir demeci bunu yansıtıyor. Şöyle diyor:
“Hukukun üstünlüğü ve demokrasinin yok olması nedeniyle insanlar Türkiye’de artık güvenli bir gelecek göremiyorlar. Türkiye’den yabancı ülkelere göçün temel sebebi budur.
Fakat ben bunu yanlış buluyorum.
Türkiye, 2019’da yapılacak seçimlerde, çıkmış olduğu raya tekrar girecektir. Ülkesini sevenler gitmemeli, Türkiye’de kalıp mücadeleye devam etmelidir.”

Huzur ve barış ülkesi Türkiye’ye ne oldu?

Her geçen gün biraz daha dibe vuruyoruz. 2017 Küresel Barış Endeksi’nde durumumuz hiç de iç açıcı değil!
Dünyada bu endekse giren 163 ülke var.
“Yurtta barış, dünyada barış” diyen Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin, barış ve huzurun ölçü alındığı endekste iyi bir sırada olması gerekir, değil mi? Fakat neredeee?
Türkiye, 163 ülke arasında, huzur ve barış açısından 146’ncı sırada yer aldı!
Yani barıştan uzak, en huzursuz ülkeler arasındayız! Yazık oluyor bizlere!
Bahreyn, Kuveyt, Ürdün, Ermenistan, Gürcistan, İran gibi ülkeler bile Türkiye’den çok daha iyi sıralarda...
Bir zamanların huzur ve barış ülkesi olan Türkiye, neden bu hale geldi?
“Yurtta barış, dünyada barış” ilkemize ne oldu?
Neden herkesle kavgalıyız?
Ulus olarak bu duruma alışmış gibiyiz. Yaşanan olaylara sessiz kalıyoruz.
Tepkisiz halkımız acı çekmeyi mi seviyor?
Dünyada 146’ncıyız. Ya Avrupa’da?
Türkiye huzur ve barış açısından 36 Avrupa ülkesi arasında en sonuncu!
İşte hal-i pür melalimiz, yani acınacak halimiz!

Tebessüm

“Havlayan köpek!”


Temel, arkadaşı Dursun’un yayladaki evine misafir gider... Bahçe kapısını açarken, hırlayıp havlayan dev gibi iri köpeği görünce şöyle bir duraksar....Pencereden bakan Dursun seslenir:
“Ula korkma öyle!.. Bilmez misin, bir atasözü vardır hani, ‘Havlayan köpek ısırmaz’ derler....”
Temel yine huzursuzdur... Korka korka sorar:
“Yavu tamam, anladım da... Ya bu köpek o atasözünü bilmiyorsa?”

GÜNÜN SÖZÜ

Dün ile bugünü kavga ettiren devlet adamları yarını inşa ettiremezler!

11rahmibey30cm