Kılıçdaroğlu’nun iddiasını duyunca ürperdim, tüylerim diken diken oldu:
“Yaa? Vah vah! Bu hale mi geldik?” dedim.
Eğer Türkiye’de adalet gerçekten bu duruma geldiyse, ülkemizin huzura kavuşması, insanlarımızın mutlu olması kesinlikle mümkün değildir.
Adalet olmayan bir yerde, insanlar düşer her derde!
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü sırasında çok çarpıcı bir açıklama yaparak:
“Kararı iktidar veriyor, mahkeme de uyguluyor!” dedi.
İşte, dehşet verici olan sözler bunlar...
Acı acı düşünmemek mümkün değil.
Kılıçdaroğlu, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıl hapse mahkûm edilmesine tepki için başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün 12’nci gününü tamamladığında şöyle dedi:
“Düşünün, bir kişi yargılanırken, henüz daha karar verilmemiş. Ama Maltepe Cezaevi’nde 3 oda hazırlanıyor. Çünkü o kişinin mahkûm edileceği ve ne kadar ceza verileceği önceden biliniyor, ona göre yer hazırlanıyor.
Bu durum, yargı ile siyasi iktidar arasındaki bağlantıyı gösteren en somut örneklerden biri... Kararı iktidar veriyor, mahkeme sadece dillendiriyor. Bu bizi yaralıyor!”

* * *

Böyle bir durum yalnız CHP’yi değil, tüm Türkiye’yi yaralar!
Demokratik olmayan, en totaliter ülkelerde bile böyle bir olaya rastlanmaz!
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın bu iddiaya “İftira” demesi, sorunu çözmüyor.
Biliyoruz ki siyasiler “Karaya ak, aka kara” demekle ünlüdür. Hangi kişi “Yoğurdum ekşidir” der ki?
Uygulamalar esastır. Kararlar hukuki midir, âdil midir? Önemli olan budur!
Toplumdaki genel kanaat maalesef yargı adına olumsuz ve üzücüdür!

* * *

SÖZCÜ’nün iki mensubu Gökmen Ulu ve Mediha Olgun yok yere 33 gündür cezaevinde yatıyor.
Oysa hukukta “Tutuksuz yargılama” esastır.
Bir demokrasi ve hukuk ülkesi olduğu söylenen Türkiye’de ise ne yazık ki, tutuklama “Peşin ceza” olarak uygulanıyor. Sonunda sanıklar beraat etseler bile, zindanda geçirdikleri acı günler yanlarına kâr (!) kalıyor!
Hukuk bunun neresinde?

Sanatçı böyle mi olur?


Eski film artisti Hülya Koçyiğit, Amerika’da “akciğer kanseri” ameliyatı olarak yurda döndü.
“Üzücü günler geride kaldı, artık iyiyim” diyor.
Biz de kendisine “geçmiş olsun” diyoruz. Dileriz tam anlamıyla şifa bulur.
Hülya Koçyiğit’in, yurda döndükten sonra İpek Özbey’le yaptığı röportajda söylediği bazı sözler dikkatimizi çekti. İşte birkaç örnek:
“Türkiye’de insan hakları noktasında eksikliklerimiz olduğunu düşünüyor musunuz?”
- “İnsan hakları noktasında yıllarca eksikliklerimiz vardı ve ne mutlu ki AKP hükümeti bu konuda önemli adımlar attı. İfade özgürlüğü diye bir şeyle tanıştık.”
“Türkiye’de 150’nin üstünde gazeteci cezaevinde yatıyor.”
- “Hayır, ben kabul etmiyorum. Bu insanların gazetecilik yaptıkları için suçlu olduklarına inanmıyorum. Teröre hizmet eden insanlar var. Her eline kalemi alan, her gazeteye yazı yazan gazeteci değildir.”
“CHP lideri Kılıçdaroğlu ‘Adalet Yürüyüşü’ başlattı. Ne düşünüyorsunuz?”
- “Kendi canlarını yakan bir vakanın üzerine yürümeleri beni heyecanlandırmıyor.”

* * *

Hülya Hanım’ın bu tür konuşması için iki ihtimal var:
1) Ya bu ülkede değil, ayda yaşıyor...
2) Ya da iktidardan kendisi veya yakınları için önemli beklentileri var!
Yoksa, bir sanatçı böyle mi olur?
İnsan hakları konusunda eksiklerimiz varmış ama ne mutlu ki, AKP iktidarı önemli adımlar atmış, ifade özgürlüğü diye bir şeyle tanışmışız. Yaa, ne mutlu bize (!)
Bu sözlerde bir milimetre gerçek payı var mı?
Film artisti hasta olduğu için fazla bir şey yazmak istemiyorum.

Tebessüm

Dayak yemeden olmaz!


Eski bir tarihte adamın biri vergisini doğru dürüst vermezmiş. Muhtarı dinlemez, tahsildarı kovar, türlü çeşitli cambazlıklar yaparmış. Ama karakola çekilip bir güzel dövüldü mü, kuzu kuzu vergiyi ödermiş.
Bu durum her yıl tekrarlanıp dururmuş.
O yıl da karakoldan yüzü gözü şişmiş ve de vergiyi ödemiş bir halde gelen adama karısı:
“Be adam! Madem vereceksin, niye hemen vermezsin de dayak yersin?” deyince adam kızmış:
“Bak karı... Alırım şimdi seni ayağımın altına... Ulan hemen verirsek kabadayılık nerede kalır?”

GÜNÜN SÖZÜ

Adaletsizliği haklı çıkarmaya çalışmak zulmü iki kat büyütür!

1