Avrupa Birliği, ikiyüzlü politika izliyor.
Bunların fıtratında kaypaklık, ikiyüzlülük var. İnanılmaz ve güvenilmezler!
Bunlar tamam... Fakat bizim yaptıklarımız da doğru mu?
“Ey Almanya... Ey Hollanda!” diye çıkarılan kavga, Avrupa’daki gurbetçilerimizi çok zor durumda bıraktı. Bu gerçeği de görelim!
Siyasi yanlışlıkların bedelini yabancı diyarlardaki işçilerimiz ödeyebilir. Yazık değil mi onlara?
Almanya’nın çifte vatandaşlığı kaldırmaya hazırlandığı şeklinde haberler geliyor.
Gurbetçi okurlarımdan sürekli mesajlar alıyorum:
“Çifte vatandaşlık hakkımız tehlikeye girdi. ‘Ya Alman vatandaşısın ya da Türk vatandaşı... Birini seç! diye şart ileri sürebilirler. Ne yapacağız o zaman? Çok zor duruma düşeriz. Emin olun, kara kara düşünüyoruz!” diyorlar.
Haklılar... Türk vatandaşlığını seçerlerse, o zaman “Pılınızı pırtınızı toplayıp, memleketinize gidin” diyecekler.
Gurbetçileri böyle bir durumla karşı karşıya bırakmak hiç iyi olmadı. Bizim siyasiler yaptıkları feci hatayı anlarlar mı acaba? Yoksa, havayı yumuşatacakları yerde, yine “Ey Almanya... Ey Hollanda!” diye posta koymaya devam edeler mi?

*  *  *

Almanya’da, Başbakan Merkel dahil, hemen hemen bütün siyasetçiler, Türkiye’ye ve Türklere kızgın... Fakat... Sağduyulu Almanlar da var. Bunlardan biri Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Christian Wulf... Ortalığı yumuşatmaya çalışarak “Almanya’da yaşayan 4 milyon Türk olmasa, biz bu kadar başarılı olamazdık.” diyor.
Sözün özü bu... Şimdi, işçilerimizin başarısını acayip sertlik politikaları ile heba etmeyelim!

Yargıya hazırlanan tuzak!


Şile’nin CHP’li eski Belediye Başkanı Şecaettin Güney’in eşi Avukat Gülseren Güney telefonla aradı. Ailece tanışırız.
Selam sabahtan sonra eşi Şecaattin Bey’in nasıl olduğunu sordum.
“O ve arkadaşları gece gündüz demeden delicesine çalışıyor. ‘Memleketimizin kader referandumu bu... Oturmak zamanı değil.’ diyor ve sokak sokak, kapı kapı, köy köy dolaşıyor, vatandaşlara neden ‘Hayır’ demeleri gerektiğini anlatıyor” dedi.
Gülseren Hanım, ülkemiz adına çok dertliydi...
“Ben de imkânlarım nispetinde aynı şeyi yapıyorum. Türkiye tamamen hukuktan uzaklaşıp, keyfi bir yöne doğru kaydırılmak isteniyor!” dedi ve ekledi:
“18 maddelik anayasa değişikliği içinde öyle bir madde var ki, o madde yargıyı tamamen yönetime bağlıyor. ‘Yargı bağımsızdır’ hükmüne ‘Tarafsızdır’ sözünü eklediler. İlk anda masum gibi görünen bu ifade son derece sakıncalı. Yargı tarafsız değildir ve Türk Milleti’nin, vatanın, cumhuriyetin tarafındadır. Kararlarını da ‘Türk Milleti adına’ verir. Milletin tarafındadır. ‘Tarafsız’ ifadesi konulduğu zaman tamamen ‘yürütmenin yanında’ yer alacak. O zaman yargının bağımsız hareket etme imkânı da elinden alınmış olacak. Bir hukukçu olarak uyarıyorum: Türk Milleti’ni, sonu belirsiz bir tehlikeye sürüklüyorlar.”

TEBESSÜM

İddiacı Mahmut!


Bir banka şubesine yeni atanan müdür hesapları incelerken:
“İddiacı Mahmut Bey geldi efendim” demişler ve:
“Bankamızda yüklü bir hesabı var. Fakat çok iddiacı biridir. Sakın onunla bahse girmeyin” diye uyarmışlar.
Müdür, İddiacı Mahmut Bey’i odasında kabul ederken:
“Namınızı duydum” demiş.
İddiacı Mahmut:
“Şimdi boş verin siz bahsi müdür bey... Doğru doktora gidin. Yemin ederim ki, bir ay içinde, kıçınızda kocaman bir çıban çıkacak” demiş.
Müdür gülerek “Siz falcı mısınız?” diye alay edince iş kızışmış, sonunda 1000 lirasına bahse tutuşmuşlar. İddiacı Mahmut bir ay sonra bankaya geldiğinde müdür sevinçle:
“Hah, hah, ha! Çıban filan çıkmadı. Bahsi kaybettin!” diyerek parasını istemiş.
İddiacı Mahmut “Görmem lâzım” demiş ve soyunan müdürün poposunu görünce cebinden 1000 lirayı çıkarıp “Siz kazandınız” diyerek parayı vermiş.
Mahmut az sonra dışarı çıkınca, odayı gözetleyen arkadaşlarına dönerek:
“Sökülün lan 5000 lirayı” demiş “İşte müdür beyin kıçını gördüm! İddiayı kaybettiniz!”
Kıssadan hisse... Bizde “EVET oyları referandumda yüzde 60, yüzde 70 çıkacak” diye bahse giren işadamları var ya...
Bunlar da iddialarını kaybedecekler ama iktidardan yüz mislini kazanacaklar!

GÜNÜN SÖZÜ

Unutmayın! Sandığa
gitmemek, “Evet” oyu
vermekle eşdeğerlidir!
11rahmibey30cm