Acı ama gerçek! Kahramanı kadar, haini de bol olan bir milletiz.
Bu sözü uzun yıllar önce, rahmetli siyaset adamı Kâmran İnan’ın ağzından duyduğum vakit yadırgamıştım. Aradan geçen zaman, onun haklı olduğunu gösterdi.
İçimizdeki ahlâksız yaratıklarla birlikte, dışarıdaki düşmanlar da Atatürk’e saldırıp duruyor.
Ne büyük bir devlet adamıymış ki, ölümünden 79 yıl sonra bile gündemden düşmedi.
Milyonlarca insan gibi, benim ona olan sevgim her geçen gün artıyor.

* * *

Yunanistan’ın, akılsız ve ahmak olduğu kadar sahtekâr da olan Savunma Bakanı Kammenos, bir açıklama yaparak “Sözde Pontus Soykırımı”nı dile getirip Atatürk’e ve Türkiye’ye kin kustu.
Yunan Savunma Bakanlığı internet sitesinde yayınlanan nefret mesajında Kammenos, Atatürk’e ve Türk milletine iftiralar attı.
Kammenos, 1914 ile 1923 yılları arasında, Karadeniz bölgesinde yaşayan Pontus Rum halkına soykırım yapıldığını ve binlerce Rum’un öldürüldüğünü iddia etti.
Sahtekâr ve yalancı Yunan Bakan, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Atatürk’ün, sözde Pontus Rum soykırımını planladığını ileri sürdü.

* * *

Yunan Savunma Bakanı, ulusumuza ve büyük Ata’mıza iftiralar yağdırırken AKP iktidarının, küstah ve alçak Kammenos’a hiçbir cevap vermeyerek sessiz ve tepkisiz kalması, daha çok üzüntü yarattı.
AKP iktidarı Yunanistan’ın her türlü rezilliğine ve adalarımızı işgaline neden göz yumuyor, sahtekâr Kammenos’un böyle hakaretler yağdırmasına neden sessiz kalıyor, üzülmemek elde değil!

Maratonun sonu!


Recep Gençer... Ülkemizin başarılı işadamlarından biri...
Onu, 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ABD gezisinde tanımıştım.
Demirel seyahatlere işadamlarını ve gazetecileri de götürür “Türkiye’nin ufkunu açmak gerekir” derdi. “Baba” lâkaplı Süleyman Bey hiç ayrım yapmadan her gazeteden temsilci davet ederdi.
İşte öyle bir gezide işadamı olarak Recep Gencer de vardı. Akıllı, ileri görüşlü, düzgün bir işadamı... BAĞFAŞ Entegre Gübre Tesisleri’nin kurucusu idi. Hayatı “İnanç, azim ve hırsın” insanı nerelere götürebileceğini gösteren örneklerle dolu.
Marmaris’in Lodos Burnu’ndaki evinin huzurlu bir köşesinde kaleme aldığı “Hayatım” adlı kitabını bana da yollamış...
Gençer, renkli anlatımında girişimcilik, üretimcilik yönünü daha çocukluk yıllarından başlayarak, çalışma hayatında da geliştirirken, Türkiye’nin kronik hastalığı bürokrasi anlayışını yer yer ince bir mizah, yer yer düşündürücü yergilerle gözler önüne seriyor.
Tuttuğunu koparan felsefesinde, kafasına koyduğu işi tamamlamadan bırakmayan Recep Gençer, kitabında 53 yıllık başarılı iş hayatı maratonunu kendi isteğiyle noktalamanın da bir erdem olduğu mesajını veriyor.

Selcan Taşçı Hamşioğlu


Dün, Yeniçağ’ın köşe yazarı Selcan Taşçı’nın sütun başlığında ilk defa “Selcan Taşçı Hamşioğlu” adını gören okurları şaşırdı. Selcan Taşçı, nasıl “Hamşioğlu” olmuştu?
Cevabı çok basit. Selcan, Ali Işıner Hamşioğlu ile evlenmişti de ondan... Yazar, okurlarına “Selcan Taşçı’ya çok alıştığınızı biliyorum ama bugünden itibaren
bir süre ‘Taşçı’yı da muhafaza ederek ama esasen ‘Selcan Hamşioğlu” olarak yazacağım” diye açıkladı. Genç çifte mutluluklar diliyorum.

Tebessüm


“İtebilir misiniz?”

Eyüp Karadayı’dan bir fıkra:
Sabaha karşı saat üçte evin kapısı aceleyle çalınmış.
Adam yatağından fırlamış, bakmış ki, kapıda bir yabancı:
“Affedersiniz ama acaba itebilir misiniz?” diyor.
“Yahu kardeşim, saat kaç biliyor musun sen?” diye sinirlenerek kovalamış adamı...
Yatağına dönmüş ve olanları karısına anlatmış. Çok üzülmüş kadın:
“Doğru yapmamışsın canım” demiş “Hatırlasana, biz yeni evliydik ve ben de hamileydim. Hani arabamız bozulmuştu da, gece yarısı bir kapıyı çalmıştık, bize yardım etmişlerdi ve o iyiliği hiç unutmamıştık değil mi? Hadi bir tanem...”
Adam mahcup bir şekilde kalkmış yatağından, üzerine bir palto alıp açmış kapıyı:
“Heyyy” demiş karanlığa doğru “Hâlâ orada mısın?”
“Evet” diye cevap gelmiş “Yan bahçenizdeyim, salıncakta oturmuş sizi bekliyorum, on dakika itseniz yeter!”

GÜNÜN SÖZÜ

Aldanmam diyen aldanır! Sen istediğin kadar aldanmam de! Bu bile kendi kendini aldatmaktır!

1