Siyaset denilince her türlü çamur akla gelir!
Bir çeşit bataklıktır siyaset...
Rıfat Serdaroğlu, bu bataklıkta temiz kalan isimlerden biridir.
1993 yılında Çiller Hükümeti’nde Sağlık Bakanı olarak görev yapan Serdaroğlu şimdi çeşitli yayın organlarında, görüşlerini anlatan makaleler yazıyor.
Onun yazılarından birini bana da göndermişler. Diyor ki:

*  *  *

“Demokratik ülkelerde kimse Cumhurbaşkanının, Başbakanın dünürünün, eniştesinin, kayınçosunun, damadının kim olduğunu bilmez. Bilmek için de zahmete girmez! Fakat...
Libya’daki herkes Kaddafi’nin dünürünü, kayınçosunu, eniştesini, damadını bilirdi ve onlardan Allah’tan korkar gibi korkardı!
Irak’ta Saddam’ın tüm akrabaları da bilinirdi.
Suriye’de Esad’ın tüm akrabaları bilinir.
Demokrasinin olmadığı böyle ülkelerde, bu akrabalar, sanki millet onları seçmiş gibi, b.klarında boncuk varmış gibi ülke yönetiminde görev alırlar.
Daha doğrusu diktatör denilen zübükler, popolarından korktukları için, kendilerini korumak amacıyla akrabalarını Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanı, Ordu Komutanı gibi görevlere getirirler.
Haa, bu yöntem onları korumaya yeter mi?
Diktatörlerden hiçbiri yataklarında ölmedikleri için, bu ilkel yönetimin fayda etmediği de görülmüştür...”

*  *  *

Rıfat Serdaroğlu’nun bu saptamaları, tarihin gösterdiği gerçeklerdir.
Akıllı ve uygar bir ulus, demokrasiden, hukuktan şaşmaz, özgürlüklerden ödün vermez.
Bölgemizin hali malûm. Biz asla kabile devleti ve Ortadoğu kafasına itibar etmemeli, çağdaşlıktan kopmamalıyız.
Günümüzde insanlar, rahatları bozulmasın diye hangi doğrudan vaz geçiyorlarsa, o fiyata satılıyorlar demektir!

80’lik delikanlı


NUTUK çok önemli bir kitap... Atatürk’ün büyük eseri...
Ülke ve ulus olarak hangi tehlikeleri atlatmışız, hangi korkunç günlerden geçip Cumhuriyet’i kurmuşuz?
NUTUK, Türk ulusunun kurtuluşunu anlatan bir destandır. Her Türk’ün okuması gerekir.
Ben Milli Eğitim Bakanı olsam, okullarda ders kitabı diye okutur, Cumhuriyet’imizin kuruluşunu çocuklarımızın en iyi şekilde öğrenmesini sağlardım. Fakat günümüzde öyle Milli Eğitim Bakanı nerede? O ve onun gibiler Atatürk ve İnönü’yü ders kitaplarından çıkartmaya çalışıyorlar!
Yazıldığı tarih itibarıyla içinde çok sayıda eski sözcükler olduğu için NUTUK’un bugünkü genç kuşak tarafından kolayca okunup anlaşılması biraz zordur.
Yayıncı ve gazeteci Yalçın Toker’in titiz bir çalışmayla, artık kullanılmayan eski kelimeleri günümüzün Türkçe’sine uyarlayarak NUTUK’u yeniden bastığını daha önce yazmıştım. (TOKER Yayınları 0 535 319 93 49 – kitap@dr.com.tr)

*  *  *

Birkaç gün önce Yalçın Toker’in 80’inci yaş gününü kutladık. Zarif eşi Serpil Toker doğum günü pastasını bizzat kendi eliyle yapmıştı.
Onlara “Nutuk’un satışı nasıl gidiyor?” diye sordum. Şöyle dediler:
“Çok büyük bir ilgi var. Gelen siparişlerden anladığımız kadarıyla İzmir ve Ege Bölgesi, Marmara ve Trakya, İstanbul’un önemli bir kısmı, Karadeniz ve İç Anadolu’nun bir kısmı tam anlamıyla Atatürkçü... Fakat Doğu ve Güneydoğu’da ilgi maalesef az.”
Demek ki iktidarın 15 yıldır sürdürdüğü Atatürk karşıtlığı, özellikle İç Anadolu’nun bir kısmını ve Güneydoğu ile Doğu Anadolu’yu çok etkilemiş!
Yalçın Toker 80’inci, yaşında bile Türklüğe ve Türk kültürüne hizmete, aynı şevkle, aynı aşkla devam ediyor. Nice yıllara sevgili Yalçın Toker.

TEBESSÜM

Rakı şişesi ve Bektaşi!


Eski dönem... Padişahın fermanı var: Alkollü içki yasak!
Zaptiyeler Bektaşi’nin birini bir şişe rakı ile yakalamış...
“Yandın! Şimdi canına okuduk senin! Yürü mahkemeye!”
Bektaşi:
“İyi de” demiş “ Rakı şişesi sımsıkı kapalı yahu... Bu da benim rakıyı içmediğimi gösteriyor. Padişahın yasak fermanı rakı ve şarap içenler için, şişe taşıyanlar için değil!”
Zaptiyeler alaylı alaylı gülmüş:
“Taşımak da suçtur salak! İstediğin zaman açıp içersin!”
Bektaşi’nin tepesi atmış:
“Ula ne biçim adamlarsınız siz? Ben yanımda zina aleti de taşıyorum. Zina mı yapmış oluyorum yani?”

GÜNÜN SÖZÜ

Akan su gibi zaman da geri
gelmez, hep gölgede kalan
siyasilerin gölgesi olmaz!

11rahmibey30cm