Geçen haftaki yazımı hatırlarsanız okullarımızın yeni müfredatının teknolojik gelişmeler yaşayan modern dünyaya ne kadar uzak olduğundan bahsetmiştim. Bu duygumu ve hayal kırıklığımı pekiştiren bir haber okudum internette. Apple, 25 lise öğrencisini tam dört hafta bir laboratuvarında ağırlamış.
Yaz kampı olarak düşünülen etkinlikte gençler su tasarrufu yapan duş başlığı, akıllı saat ve akıllı su şişesi tasarımları üzerinde çalışmışlar. Firmanın üst düzey mühendisleri de eşlik etmiş kendilerine.
Üstelik firmanın tüm teknolojik altyapısı da seferber edilmiş ki gençler dört haftada prototipler üretmeyi başarsınlar diye. O 25 öğrencinin bu bir aylık deneyimden edindiği ufuk, vizyon ve geleceğe dair özgüveni hayal bile edemiyorum. Bu haberleri kıskanmaktan hiç ama hiç hoşlanmıyorum.
Dünyanın dijital bir kafesle sarılacağı son yirmi yıldır belliydi. Ve bu ülke sürekli sahip olduğu değerleri, rejimi, doğruları yargılayıp kavga etmeye ittirilirken teknoloji savaşının dışında bırakıldı siyasetçiler tarafından.
Şimdi ise dünyanın en büyük marka ve değerlerini yaratan insanların yeni nesillerine verdiği değer haberlerine bakıp bakıp iç çekeceğiz belli ki. N’apalım, kaderimiz böyle demek!
Kapatınca sanat eseri olan televizyon
Evinin dekorasyonuna özel özen gösteren kişiler için teknolojik cihazlarla ilişki çoklukla aşk ve nefret arası gidip gelir. Güzel müzik dinlemek isterler, sinema severler ama televizyon ve müzik cihazlarının tasarımı, renkleri özene bezene dekore ettikleri evlerine yabancıdır. Şimdilerde artık ve tabi nihayet bu tasarım kabusu aşılıyor. Mesela Samsung’un ülkemizde de satışa sunulan Frame yani çerçeve isimli televizyonu.
Sanatsal bir tasarıma sahip olan ve Türkçe’de çerçeve anlamına gelen The Frame, 55 ve 65 inç ekran ölçüleriyle sunuluyor. The Frame TV’de, ekranı yağlı boya tablolardan kişisel fotoğraf kitaplığına kadar geniş yelpazede seçkin sanat eserleri gösteren bir çerçeveye dönüştüren “Art Mode” (Sanat Modu) özelliği bulunuyor. Böylece TV, UHD kalitesinde görüntüler sunuyor ve kapatıldığında kişiye özel düzenlenebilen bir sanat eserine dönüşüyor. Özelleştirilebilir çerçeve seçenekleri sunan The Frame, ceviz, meşe ve beyazdan oluşan çerçeve rengi alternatifleriyle herhangi bir odanın ambiyansını ve dekorunu zenginleştirip değiştirebiliyor. Ayrıca, hareket sensörü insanların hareketini algılıyor. The Frame, odada kimse yokken güç tasarruf moduna geçiyor, biri odaya girdiğinde ise tekrar açılıyor. Ve fotoğrafta da gördüğünüz gibi cihaz tablo moduna geçtiğinde diğer tablolardan ayırt etmek hayli güç.
Apple Watch 4G oluyor
Apple Watch, benim gibi akıllı saate şüphe ile bakan insanlara bile kendini sevdirmeyi başarmış bir ürün. Ancak birçok insan için saatin verimli özelliklerini çalıştırabilmek için iPhone’a bağlı olması sıkıntıymış (Benim için hiç olmadı) ve Apple bu nedenle gelecek nesil akıllı saatlerine 4G seçeneği koymaya karar vermiş.
Bloomberg’in haberine göre, bu gelişme en çok saatlerin modemini karşılayacak olan Intel’i sevindirmiş. Açıkçası bu seçenek ABD gibi ülkeler için güzel ve insanı akıllı telefon olmaksızın sokağa çıkaracak bir gelişme olabilir ama bizdeki GSM vergileri ve yüksek data ücretleri ne yazık ki yıllık ciddi bir masrafa denk geliyor. Ve açıkçası kendi adıma günlük kullanımımda zaman zaman pil sorunu dışında Apple Watch’ın iPhone’a bağlılığı ile ilgili sıkıntı yaşamadım. Ama yine de böyle bir seçeneğin olması akıllı telefon taşımak istemeyenlere cazip gelecektir diye düşünüyorum.
