İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın istifa ettiği günden bu yana Melih Gökçek’in de gideceği konuşuluyor. Şu anda “istifa havasından” çıktığı izlenimi veren Gökçek’in, pazartesi günü Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin yeni çalışma döneminin başlaması nedeniyle ya da cuma günü gerçekleştirilecek AKP İl Başkanları toplantısında veda konuşması yapması da sürpriz sayılmaz.
AKP’de seçim hazırlıkları yapılırken, 228 belediyeye sahip CHP cephesinde de hareketlilik var. Her başkan için ayrı ayrı dosyalar tutuldu, her üç ayda mali tablolar, seçim vaatlerinden yapılanlar, yapılmayanlar gözden geçiriliyor, vatandaş memnuniyeti ölçülüyor, önceki seçimlerdeki seçmen tercihlerinin analizleri yapılıyor, yeni yol haritası için 20 başlıkta kitapçıklar hazırlanıyor.

FETÖ BAĞLANTISI, YOLSUZLUK

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir yandan bazı başkanları istifa ettirirken bir yandan da Belediyeler Yasası’nda değişiklik çalışması yaptırıyor. “Daha iyi hizmet”ten çok seçimin nasıl kazanılacağı öne çıkıyor. CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, başkanların istifasını ve istifaya zorlanmasını şöyle yorumluyor:
“Erdoğan, milli iradenin üzerine kendi iradesini koyuyor. Belediye başkanlarını istifaya zorlayacak hukuki bir durum varsa hukuki süreç başlatsın. FETÖ’yle, yolsuzluklarla ilgili durumları varsa yargıya intikal ettirsin. ‘Metal yorgunluğu’ sözcükleri çıkış yolu olarak gösterilip, diğer konular göz ardı ediliyor.”

“BÜTÜNŞEHİR” VE BELEDİYE ŞUBESİ

Seçim hazırlıklarının bir parçası da Belediye Kanunu’nda değişiklik yapılması... Bunun için 300-400-500 bin nüfus kriterlerine göre ilçeleri “bütün ilçe” yapma çalışması var. Hazırlık dosyası Erdoğan’a gitti. Ancak bundan vazgeçildi, 81 ilin tamamının “bütünşehir” yapılması da seçenekler arasına girdi. Bu hazırlığın altında ne yattığını, CHP’li Seyit Torun’dan dinliyoruz: “Milletvekili genel seçiminde olduğu gibi, kırsal kesimden de büyükşehire oy kullanılıyor, yetkilendirme, büyükşehire geçiyor. Bütün il sınırı büyükşehir hizmet alanı haline geliyor. AKP’nin yapmak istediği daha iyi hizmet gitmesi, vatandaşın hızlı hizmet alması değil ‘seçimi nasıl alırım’ hesabıdır. Kırsal kesimdeki vatandaşlarımızın tercihini kentlerin içine koyup seçim kazanmak istiyorlar. Bugün büyükşehirlerin içinde bulunduğu durum belli. Aynı elbise bütün illere giydirilmek isteniyor. Kocaeli de, Ordu da büyükşehir ama altyapısı, geliri aynı değil. Önce yasayı değiştirsinler, bu yasayla ilgili dört yıldır yaşanan ciddi olumsuzluklar var. Bunların giderilmesinin üzerinde durmadıkları gibi daha karmaşık hale getirmek istiyorlar.” Mehmet Özhaseki, yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısıyken, CHP yöneticileriyle görüşüyordu. Bakan olunca bu görüşmeleri sonlandırdığı gibi belediyeleri ilgilendiren çalışmalardan en küçük bilgi bile vermiyor, bürokratlarını da bilgi vermemeleri için uyarıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmayla ilgili CHP’li Seyit Torun, duyumunu aktarıyor:
“Geçmişte ‘anakent’ belediyelerinin ‘belediye şubesi’ vardı. Şimdi AKP’nin gündeminde ilçe belediyelerini şube yapmak niyeti var. Böylece bütün yetkiyi tek elde toplayıp, karar alma sürecini hızlandırmak istiyorlarmış. Bu konuda bize bilgi vermiyorlar.”

GÜVENİYORSA, VURUŞARAK GİTMELİ

CHP’liler de Melih Gökçek’in durumunu merak ediyor. Partisinde bile artık “istenmeyen adam” haline gelen Gökçek’in istifa ettirilmesi çabalarına, hiç sevmemelerine karşın CHP’liler karşı çıkıyor. Bunu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun şöyle açıklıyor: “Gökçek şöyledir, böyledir, sevilir, sevilmez ama seçilmiş birinin istifaya zorlanmasını doğru bulmuyoruz. Başkanın istifaya zorlanması demokrasi, milli irade adına utanç verici bir durum. Cumhurbaşkanı ‘partinin onuru, kişinin onurundan daha önemlidir’ diyor. Peki milletin onuru ne olacak? O tercihi yaparken gösterilen irade ne olacak? Gökçek’in varsa suçu onu yargıya teslim etmeniz gerekir. Gökçek de çıkıp ‘sağlık nedenleriyle istifa ediyorum’ derse, bu da halka, milli iradeye saygısızlık. Tek adamın isteğiyle bunların yerine getirildiğini herkes biliyor.” Gökçek’in ağzı iyi laf yapar. Haksız durumdayken bile kendini haklı çıkartabilir. Eğer kendine güveniyor, açığı olmadığına inanıyorsa baskılara karşı direnir, baskıcılarla vuruşur. Yakışanı budur. Ama Gökçek’te bunu yapacak cesaret var mı? Ya da bunca konuşulanlardan sonra Gökçek istifa etmiyorsa bu durumun da sorgulanmaya ihtiyacı vardır.