“Ergenekon”, “Balyoz” gibi ülkeyi sarsan davalarda “gizli tanıklar”, “itirafçılar” vardı. Ne yazık ki bunların söyledikleri, diğer belge, bilgi, tanık ifadeleriyle desteklenmeden önemseniyor, dava sonucu insanlar ağır cezalara çarptırılıyordu. Bugün de yine “gizli tanık”, “itirafçılar” çıktı.
Halen AKP Ankara Milletvekili olan daha önce TBMM Başkanlığı, Adalet Bakanlığı görevlerinde de bulunan Cemil Çiçek’le geçen ay sohbet ederken, söz dönüp dolaşıp FETÖ’ye gelmişti. Çiçek’ten o gün şunları dinledim:

“HATASINI GÖRMEYEN, HATASINI DÜZELTEMEZ”

“Güzel bir söz var: Hatasını görmeyen, hatasını düzeltemez. Fetullahçıların bana yaptıkları hata olarak görülmedi. O yüzden yapmak istediğimiz yasal değişiklikler konusunda tam anlamıyla yalnız kaldım. Beni, kamuoyunun gözünden düşürmek için ‘derin devletin adamı’ diye suçladılar. Bunlardan çekinmedim ama yalnız kalınca sineye çektim.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) eski Başkanvekili Ahmet Hamsici itirafçı olduktan sonra verdiği ifadede, benim aleyhimde yapılan kulisleri anlatıyor. Onların lehine çıkarılmak istenen kanunları engelleyeceğim için hedefleri olduğumu belirtiyor. Kendilerinin lehine, uygun kanunlar çıkarılmasını istiyorlardı. Bunu engellediğim için aleyhimde kulis yaptılar.

HAKKIMDA YAPILAN DEĞERLENDİRME

Türk Ceza Kanunu değişikliği sırasında kanunsuz eğitim merkezleri için cezalar getiriyorduk. Yani, onların ‘ışık evi’ dediği yerlerle ilgili cezalar öngörmüştük. Bunları engellemek için ellerinden gelen gayreti gösterdiler. Adalet Bakanı olduğum için hedefe de hep beni getirip koydular. Adalet Komisyonu Başkanlığı’nı da Köksal Toptan yürütüyordu. O da yaşadığımız sıkıntıların tanığıdır. Baskılara rağmen cezalar getirdik. Ancak daha sonra bunlar ya kaldırıldı ya da etkisiz hale getirildi. Böylece o maddelerin bir yaptırım gücü de kalmadı.
Isparta’da açılan FETÖ davasının ek klasörlerinde benimle ilgili el yazısıyla yazılmış bir değerlendirme notu yer aldığını arkadaşlar bana bildirdi. TBMM Başkanı seçilmemden sonra Fetullah Gülen’le yapılan bir görüşmenin sonucunda hazırlanan raporda benimle ilgili değerlendirme yapılıyor, ‘Cemil Çiçek’in TBMM Başkanı olması rahatsız etti. Canı sıkıldı. Çiçek derin devletin adamı olduğu için bazı kanunların çıkmasında zorluk çıkarabilir. Bizim için problemli biridir’ deniliyor.”
Fetullah Gülen Terör Örgütü’nün (FETÖ) içinde 2013 yılına kadar “cemaat imamı” olarak görev aldığını öne süren H.S. itirafçı olmuş. İfadesinde “Gülen; Samanyolu Koleji’nin 5. katında devlet erkanı, asker, polis, yargı ve MİT’te görevli cemaat mensuplarıyla görüşüyordu. Gülen’in bire bir görüştüğü bakanlar Cemil Çiçek, Refaiddin Şahin, Abdülkadir Aksu idi.”

İTİRAFÇILARIN SÖZLERİNE DİKKAT

Cemaatin hedefi olan Cemil Çiçek’in, Gülen’le böyle bir görüşmesi oldu mu? Olmadıysa “İtirafçı” H.S.’nin bu açıklamaları niye? Çiçek şunları söyledi:
“Görevde bulunduğum dönemde bunlara karşı olan tavrım da bellidir. Bunu bilmeyen de yok. İsteklerine karşı çıktığım için bana ‘derin devletin adamı’ yaftasını yapıştıranlar da bunlardır. Şimdi birtakım soruşturmalarda, iddianame eklerinde de çok açık ortaya çıkıyor.
İtirafçılığından dolayı hukuki avantaj elde edebilmek için bu kişilerin, bilinenin dışında bir şey söylemeleri gerekiyor. Bunun için de gerçekle uyuşmayan bilgileri de söylüyorlar. Fetullah Gülen 1999 yılında yurtdışına gitti. Ben, 1991-1995 arası milletvekili değilim. Sadece 3,5 aylık bir bakanlık dönemim var. O yüzden, itirafçının söyledikleri gerçeklere uymuyor. Eski örgüt imamı, o titrinden istifade ederek mevki makam sahiplerinin isimlerini ortaya atarak bundan avantaj elde etmek istiyor. Etkin pişmanlık hükmünden yararlanmak, himaye görebilmek için yeni bir şey söylemesi gerekiyor. O da, benimle ilgili de bu yalanı söylemiş.”
Geçmişteki birçok davada yalan-dolanla, iftiralarla insanları yakan gizli tanıklar, itirafçılar her dönemde var. Ama bunların her dediği asla doğru kabul edilmemeli. Gülen, 1999 yılında yurtdışına kaçtı. İtirafçılar 20-25 yıl önceki görüşmelerden çok “yakın tarihi” anlatsalar daha faydalı olacak...