Anayasamızda “Yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı; hakimlerin görevlerinde bağımsız olacakları, hiçbir organ, makam, merci, kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere, hakimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı; yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu” belirtilir.
Anayasa’dan kaynaklanan konumlarını, güçlerini dikkate alan Fethullahçıların, yargı mensuplarına yönelik yapılanmasına özel bir önem, öncelik verdiği, Fethullah Gülen’in yıllar önce ele geçirilen ses kayıtlarında da yer alıyordu. Ancak günümüzde “Fethullahçıları temizliyoruz” adı altında, bu yapılarla belki de hiç ilgisi olmayan ancak daha önce verdiği kararlar nedeniyle hedef seçilmiş yargı mensupları da gönderildi. İşte, olan bunlara oluyor.

VERDİKLERİ KARARA GÖRE...

Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala, görevden aldığı emniyet mensuplarının mahkeme kararıyla göreve dönmeleri üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) yazı gönderdi. Hangi mahkemenin, hangi hakimlerin kaç iade kararı verdiğini de sıralayıp aleyhlerine karar veren yargı mensuplarının görevden alınmalarını istemişti.
Bugün de benzer durumlar yaşanıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, tüm illerden Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) suçlamaları nedeniyle cezaevine konulanlardan kaçının serbest bırakıldığını, kararda imzası bulunan hakimin sicili ve diğer bazı bilgiler Organize Şube tarafından derleniyor. Düşünün, polis adliyeye gidip yargı mensuplarından bu tür bilgiler istiyor. Peki ne olacak bunlar? O hakimlerin açığa alınması ya da meslekten ihraç edilmesi için mi kullanılacak? Görünüş öyle. Ankara Adliyesi’nde görevli yargı mensubu böyle bir araştırmanın yapılıyor olmasının bile yargıya baskı olduğunu belirtiyor.
Bazıları verdikleri kararın üzerinden birkaç gün geçmeden açığa alınıyor. Evet, “açığa alınma” meslekten ihraç değil ama verdiği karar nedeniyle eğer hakim açığa alınıyorsa elindeki delillere ve vicdanına göre nasıl karar verecek. “Vicdanla cüzdan arasına sıkışma” değil ama bu kez “vicdanla meslekten çıkarılma” arasına sıkıştırılmış gözüküyor.

4 YARGI MENSUBUNDAN 1’İ GİTTİ

15 Temmuz darbe girişiminden sonra yasadışı örgütlerle bağlantılı olduğu gerekçesiyle 4 bin 197 yargı mensubu meslekten çıkarıldı. “Yargı yolu kapalı” olduğu için haksız yere atıldığını öne sürenlerin de başvuracağı bir makam yok. Oluşturulacağı belirtilen itiraz komisyonu da kurulmadı. Tutuklu hakim ve savcılar hâlâ yargı önüne çıkarılmadı. Bekle babam bekle...
Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen’in yaptığı araştırmaya göre toplam 15 bin 899 hakim ve savcının dörtte biri ihraç edildi. Bunların büyük bir bölümü de tutuklandı. İhraç edilen kamu personeli içinde yargı mensuplarının oranı yüzde 26 ile ilk sırada yer alıyor. Hakim, savcı açığı kapatılırken bağımsız ve tarafsız yargının sağlam temeller üzerine oturtulması gerekiyor. Yargıçlık mesleğinde; ehliyet, liyakat nitelikleri, kıdem (belli süre çalışmış olmak/deneyim sahibi olmak) unsuru özel önem taşıyor.

STAJ BİLE YAPMADAN BAŞLATILIYOR

15 Temmuz öncesi alınan ve iki yıl sürecek stajlarını tamamlaması gereken 3 bin 933 kişi, süresi dolmadan göreve başlatıldı. Geçen yılın sonunda 3 bin 800 hakim ve savcı daha alındı. Onlar da bırakın zorunlu staj süresini hemen göreve başlatıldı. Haziran ayında 2 bin 700 hakim ve savcı daha alınacak. Hakimlik yazılı sınavında 70 ve üstünde puan alma zorunluluğunu bile kaldırdılar. Bu durumun olumsuzluklarını Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen şöyle anlatıyor:
“Yapılacak toplu alımlar; meslek mensupları arasında olması gereken kıdem farkını ortadan kaldıracak. Bu da personelin staj döneminde iyi yetişmesine engel olacak. Kıdemlilerin deneyimlerinden yararlanma olanakları azalacak, aynı kıdemde olan personelin il/ilçe seçim kurulu başkanlıkları, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı, Cumhuriyet Başsavcılığı, büyükşehirlere atanmalarında da güçlüklerle karşılaşılacak. Bu durum çalışma barışını da olumsuz yönde etkileyecek.”
Toplu alımların, personel istihdam politikasına da aykırılık oluşturduğunu dikkate alan yok. Ayrıca toplu sınavlarının doğal sonucu olarak yakın gelecekte yeni personel alımı olmayacağı için beş on yıllık bir süreçte, hukuk fakültelerinin yeni mezunları da hakim/savcı adayı olamayacak, hatta sınava girme olanağı bile bulamayacak.