HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, aynı zamanda partinin sözcüsüydü. Hemen her kesimle sıcak ilişkisi olan bir milletvekili... Tutuklanmadan birkaç gün önce Bilgen’le sohbet etmiştik. Halkoylamasında “evet” çıkması için AKP’nin Güneydoğu’da nasıl bir propaganda yürütmeye başladığını anlatmış, HDP’nin dindar kesimine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Halife olacağı”nın söylendiğini de kaydetmişti.
Genel başkanların, milletvekillerinin, parti yöneticilerinin tutuklanmasıyla HDP’nin güçlü, etkili muhalefet yapması engellendi. HDP, kendi kulvarında referandumda “hayır” oyu kullanılması için çaba gösteriyor. Ancak tutuklu milletvekillerinin durumu da yerel politikacılar tarafından halka “hayır” çıkması durumunda onların cezaevinden çıkamayacakları anlatılıyor.

ONLAR TERÖRİST, DİĞERLERİ?

HDP’nin halkoylamasında CHP’yle en küçük bir işbirliği de yok. Yani HDP, PKK, FETÖ “hayır” diyor diye, tek adam, partili cumhurbaşkanı, onun her türlü denetimin dışında olmasına karşı olanlar “hayır” demeyecek mi? Bu şekilde oy kullanacakları “terörist” ilan etmek yakışmıyor. Dahası, geçmişte yapılan bazı seçimlerde, önceki referandumda, sözü edilen kuruluşların, AKP’nin paralelinde oy kullandıklarını da hatırlatalım.
Bir zamanlar “AKP ile aynı menzile yürüyen” ve o zaman bunların tehlikeli olduğuna ilişkin uyarıları hep “yok” sayanlar, şimdi farklı yapılarla bu kez aynı yolculuğu sürdürmek istiyor. Bazı tarikatlar, cemaatler şu an “evet” kampanyasının içinde... Bunlar “evet” diyor diye, “evet” diyecek insanları o yapılarla birlikte göstermek de kimsenin haddine değil... O nedenle “hayır” diyenleri terör örgütleriyle anmak da yakışmayan, toplumda destek bulmayan, hatta tepki toplayan bir durumdur. Siyasetçiler, insanları vereceği oya göre bölmemeli, ötekileştirmemeli, toplumda kamplaşmaya yol açmamalı.
Bazı kamu görevlileri, birilerine yaranmak adına içindeki kinleri de kusmayı ihmal etmiyor. Bakıyorsunuz valisi, milli eğitim müdürü, şube müdürü Atatürk’e yapılmadık hakaret bırakmıyor. Bakmayın siz onlara, bir hükümet değişikliğinde ilk saf değiştiren, yön değiştiren de yine onlar olacaktır.

SANDIĞA GİTMEMEZLİK YAPMAYIN

Bazen cümlenin önünü, arkasını keserseniz farklı anlamlar çıkar. Sosyal medyada tarafımdan “Nasıl olsa hile yapılacak ‘hayır’ çıksa bile bunlar ‘evet’e dönüştürülecek. O yüzden sandığa gitmeye gerek yok” dediğim belirtiliyor. İşte o cümlenin arkasında “diye düşünmeyin, sandığa mutlaka gidin” diyorum. Çünkü, sandığa gitmemek “evet” oyu vermeye eşdeğerdir.
Oyunuz “evet” de, “hayır” da olsa mutlaka sandığa gidilmeli, tercihinizi yansıtmalısınız. “Hayır” kampanyasını yürütenlere ağır bedeller ödetildiğini, baskı altında tutulduklarını görüyoruz. Yayın organları neredeyse “tek sesli” oldu. İşte birtakım hesapları bozmak sandığa gitmekle, tercihinizi yansıtmakla olur.
Eğer seçim günü partiler sandığa sahip çıkar, oy kullanılması sırasında sorumluluklarını yerine getirir, sandık başından ayrılmaz, sandık tutanaklarını zamanında partisine gönderirse, o saatten sonra hile yapılmasını beklemeyin. Yüksek Seçim Kurulu’na gönderilen tutanağın örneği CHP’de de olacak. Tutanakta sayılar değiştirilmişse bunlar hemen görülebilecek, itirazlar da yapılabilecek.
Partilerin, gönüllülerin sandığa sahip çıkması durumunda sonucu değiştirmenin mümkün olmayacağı da bilinmeli...

Bozdağ’ın haberi olması gereken bir konu var


Ardahan Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında, özel bir dershanede öğretmenlik yapan Özlem Meci, “FETÖ’ye üye olmak, darbe girişiminde bulunmak” suçlamasıyla 3 Kasım’da tutuklandı. İzmir-Aliağa Kadın Kapalı Cezaevi B-9 koğuşuna gönderildi. Tutuklandığında 6 aylık hamileydi.
Özlem Meci, 15 Şubat 2017 tarihinde Aliağa Devlet Hastanesi’nde bebeğini dünyaya getirdi. Doğum sonrası hastanede bebeğin enfeksiyon kaptığı anlaşıldı. Bebek, İzmir-Menemen’de bulunan hastaneye sevk edildi. Solunum problemi yaşayan, anne sütüne ihtiyacı olan bebeğe, anne cezaevinde olduğu için süt verilemiyor.
Cezaevi ile hastane arası 50 kilometre... Anne cezaevinde, yavrusu hastanede... Bebek anne sütü bekliyor ama bu tüm başvurulara rağmen mümkün olmuyor. Acaba sütüne ihtiyaç duyulduğu şu dönemde anne hastaneye götürülemez mi?
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın bu konuya ilgisiz kalmayacağını biliyorum. Mevzuata göre belki de çözülecek bir sorun, içinde bulunulan dönemde “başıma bir şey gelir” yaklaşımı nedeniyle süte ihtiyacı olan bebek hastanede tutuluyor, anne ise cezaevinde... En azından Adalet Bakanı Bozdağ’ın, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’ın bu durumdan haberlerinin olmasını istedim.