Bölücü terör örgütü PKK, ülkemizde “riski az eylem” yapıyor. Küçük gruplar halinde dolaşıyor. Güvenlik güçleriyle çatışmaya girmekten kaçınıyor. Tüm bunlara rağmen sadece geçen hafta 61 terörist öldürüldü. İşte terör örgütüne darbe indirildikçe, bu örgüte dış destekler de artıyor.
Örgütün Suriye uzantısı olan YPG’ye, ABD tarafından inanılmaz ölçüde silah, mühimmat, araç-gereç desteği veriliyor. İstihbarat birimleri, bugüne kadar 1.250 TIR dolusu malzemenin Suriye’ye gönderildiğini, bunların kullanımıyla ilgili olarak teröristlere eğitim desteğinde de bulunulduğunu belirtti. Her ne kadar ABD makamları “Biz bunları geri alacağız” dese de, bunun inandırıcı olmayacağını güvenlik birimlerinin yetkilileri de çok iyi biliyor.

ÇÜNKÜ YAKALANIYOR

ABD’nin verdiği mühimmatın bir kısmı, Türkiye topraklarına çoktan sokuldu bile... Güvenlik güçlerinin aramalarında ya da öldürülen teröristlerin yanında ele geçirilen silah ve mühimmatın bir kısmının, Suriye’de YPG’ye verilenler olduğu anlaşıldı. Bunların, örgütün stokladıkları ya da ülkeye sokmak için fırsat kolladıkları malzemeler olduğuna kesin gözüyle bakılıyor. PKK’nın, YPG’nin içinde bulunduğu “Özgür Suriye Ordusu” her fırsatta Türkiye’yi tehdit ediyor.
Irak’ın kuzeyinde Barzani’nin devlet kurmak için referanduma yönelmesi, Rakka’nın dinci terör örgütü IŞİD’den temizlenmesinden sonra bugün Suriye topraklarında bulunan bölücü örgüt PKK’nın militanlarının bir kısmının da Türkiye’ye kaydırılması bekleniyor. Her fırsatta bazı siyasiler “Kandil’e girilsin, teröristlerin inleri dağıtılsın” deseler de, bugün bir değil onlarca Kandil olduğunu hatırlatalım. Kandil’de bulunan terörist sayısının da 1.200 civanında olduğunu, bunlar da sıkça yer değiştirdiği bilgilerini alıyoruz.

KARARLI OLUNURSA

Demokratik Suriye Ordusu içinde savaşan PKK’lıların sayısının da 6 bin civarında olduğu değerlendiriliyor. YPG’nin, PKK’nın içinde bulunduğu o yapının bugün silahlı gücü de 60 bin civarında olduğu kaydediliyor. Bunların, ileride boş durmayacağı, Türkiye’de karışıklık çıkarmak için hainliklerini sürdüreceği gerçeği unutulmamalı ve bu örgüte karşı mücadelede, geçmişte yaşandığı gibi boşluklar bırakılmamalı, halkın devletine olan güveninin kaybedilmemesine özen gösterilmeli...
Şu anda mücadeledeki kararlılık, sosyal, ekonomik, kültürel olarak da desteklenirse devletimiz büyük bir belayı azaltmış olur.

“Fırat Kalkanı” şehitleri de unutulmasın ama...


Türk Silahlı Kuvvetleri, hükümetin kararı doğrultusunda Suriye topraklarına girdi. Kahramanca mücadele verdi. IŞİD terör örgütünü tüm tuzaklara rağmen darmadağın etti. O mücadele sırasında 72 askerimiz de Suriye topraklarında şehit düştü.
15 Temmuz şehitleri unutulmadı ama Güneydoğu şehitlerimiz, Suriye’de, Irak’taki şehitlerimiz de unutulmasın. Şehitler arasında bir ayrım da yapılmasın. 15 Temmuz şehitleri için anıtlar yapılırken, devlet yapmasa bile yurttaşın Suriye şehitlerimiz için anıt yaptırmasına izin verilsin. İsminin açıklanmasını istemeyen, bir yurttaşımızın gönderdiği mektubu okudum, kendisiyle telefonda konuştum. Anıt için yola çıkmanın zorluklarını dinliyorum:
“30 Mart 2017 tarihinde ilk olarak Mehmetçik Vakfı’na e-posta göndermek suretiyle Fırat Kalkanı Harekatı’nda bu vatanın savunması için yabancı topraklarda şehit olmuş kardeşlerim için bir Şehitler Anıtı yapılmasını sağlamak istediğimi belirttim. Vakıftan kendi görev tanımları nedeniyle bu yönde bir çalışma yapmalarının mümkün olmadığı ve Genelkurmay Başkanlığı veya Milli Savunma Bakanlığı ile temasa geçmemin doğru olacağını belirttikleri bir cevap aldım.

‘HER MASRAFI BENDEN’

10 Mayıs 2017’de aynı e-postayı Genelkurmay Başkanlığı’na yazdım. Yazıya bir cevap alamasam da sanıyorum ki onların yönlendirmesi ile haziran ayı başında İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nden telefonla arayan yetkiliye konuyu anlattım ve operasyonun başlangıç noktası Gaziantep-Karkamış olduğu için anıtın yapılması için doğru yerin burası olabileceğini düşündüğümü tabi ki son kararın ilgili askeri birlik veya valilikçe verileceğini, nerede isteniyorsa orada yaptıracağımı söyledim. Bana bu konuyu Gaziantep Valiliği’ne aktaracaklarını ve oranın benimle irtibata geçeceğini söyleyerek görüşmeyi sonlandırdık. Bugüne kadar, beni arayan veya konu ile ilgili gelen hiçbir yazı vs. yok.
Kimseden bu iş için para vs. istemiyorum. İlgili finansmanı ben karşılayacağım. Birkaç farklı proje çizdirip yetkililerin onay vereceği, ailelerin de şehitlerimizle gurur duyacağı bir anıtı yaptıracağım. Kimseye adımın söylenmesini de istemiyorum. Çünkü bunu sadece o şehit kardeşlerim ve canı yanan o aileler için yapıyorum. O çocuklar, kanlarıyla ödediler namus ve vazife borçlarını. Biz de onları unutmayalım. Biz unutursak kanımız kurusun.”