CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, AKP’li üç bakanın Reza Zarrab’la ilişkisini MİT’in bildiğini, bu konuda haklarında işlem yapılmadığını Twitter’da açıkladığı üç sayfalık belgeyle ortaya koymuştu. “Sahte”, “montaj-dublaj” denilmesi alışkanlık haline getirildiği için Özkan, “Bu da mı sahte?” diye sormuştu.

8 Aralık 2017 tarihinde gazi T.Y. Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) aracılığıyla MİT’e, Milletvekili Tuncay Özkan’ın, MİT’e ait olduğunu söylediği gizli belgenin doğru olup olmadığını sordu. 12 Aralık 2017 tarihli cevapta, “Başvurunuz, Bilgi Edinme Kanunu kapsamı dışındadır” denildi yani açıklama yapılmadı.

NELER YAPILMAZDI Kİ...

Neyse ki, gazinin merak ettiği konuda Başbakan Binali Yıldırım, “MİT, sadece bilgi notu vermiş. Herkese bilgi notu verilir. Asıl olan rapordur. Bilgi notuna göre işlem yapılır mı?” dedi. MİT’in gönderdiği “Bilgi notu” olsa bile ilgili makamın yapacağı bir şey olmaz mı? Bunu halen görevde bulunan üst düzey bir yetkiliye sordum, “Tabii yapılır” dedi ve konuyu şöyle açtı:

İstihbarat birimlerinden intikal eden kağıdın sol üst kenarında “Bilgi Notu” yazar. O notun içeriğinde, istihbarat biriminin elemanı tarafından veya ‘özel yöntemlerle’ derlenen kapsamlı bilgiler yer alır. İlgili makama takdim edildikten sonra bu bilginin ulaştığı makam sahibi, içeriği hangi birimi ilgilendiriyorsa o birime notu havale etmek suretiyle gereğinin yapılmasını isteyebilir. Ya da gelen bilgi notuna itibar etmez, bunu yırtıp çöpe de atabilir.

Zaten bu tip istihbarat notlarının yazıldığı kağıdın alt kısmında ‘Bu bilgiler, istihbari nitelikte olup, adli mercilerde delil olarak kullanılmaz. Okunduktan sonra da imhası takdirlerinize maruzdur’ ibaresiyle ilgili makama gönderilirler. Bilgi notu, ilgili makam isterse raporlaştırılır, isterse ilgili birimine gönderip gereğinin yapılmasını da isteyebilir. Bu durumda, bilgi notunu göndermekle MİT görevini yerine getirmiş demektir.”

HAYIRSEVERLİĞİNİ ANLATIYOR

Dönemin bakan ve bürokratlarıyla Zarrab’ın parasal ilişkileriyle ilgili MİT’in gönderdiği öne sürülen rapor ya da bilgi notu hakkında hükümet gereğini yapabilirdi. Şimdi “Şu görüştekiler yazmış” yerine yazının içeriğinin doğru olup olmadığı araştırılmalıydı. ABD’de konuşana kadar kimse ona toz kondurmamış. Reza da, belgede hayırseverliğini şöyle anlatıyor:

“Bakana, yapılmakta olan bir okul için elden 2 milyon lira gönderdim. 2 milyon liralık da ramazan paketleri gönderdim. Yapımı süren bir camiye verilmek üzere bakana 1 milyon lira gönderdim. Ben sadece yardımı yaparım, geri kalan ayrıntılarıyla çok fazla uğraşmam. Yaptığım yardımın yerine ulaşıp ulaşmadığını çok denetlemem. Bu husus, yardımı yapacak olanın hamiyetine kalmış bir husustur.”

Reza Zarrab, hayali ihracat yaptığını söylüyor. Bu durumda gümrük kayıtlarının da incelenmesi gerektiğini belirtmiştim. Ancak yetkililer altın dışında ülkemizden mal ihracatı yaptığına ilişkin kayıt olmadığını söylüyor. Gana’dan yurda sokulmak istenen kaçak altın da dürüst bir kamu görevlisinin tüm teklifleri reddetmesiyle engellenmişti.

ATİLLA İÇİN HER ŞEY YAPILMALI

Reza Zarrab, mahkemede o dönem banka genel müdürlüğü yapan Süleyman Arslan’a rüşvet verdiğini açıkladı. Başka bir bürokratın adı hiç geçmedi. Geçen pazar günü bu köşede yayımlanan yazımda, “Zarrab’ın rüşvet verdiğini söylediği bürokratın halen kamuda görevli” olduğunu, ardından da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Cenap Aşçı’nın Halk Bankası’nın yönetiminde bulunduğunu belirtmiştim. Bir yanlış anlaşılmaya yol açmaması için Müsteşar Cenap Aşçı’nın Zarrab’la ilgisinin olmadığını hatırlatma gereği duydum.

1989 yılında Gümrük Teftiş Kurulu’nda göreve başlayan, müsteşar yardımcılığı dışında bürokraside bütün makamlar, hatta bakanlık görevi de yapan Cenap Aşçı’nın, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı olarak Halk Bankası’nın Esnaf ve Kefalet Kooperatifleri aracılığıyla kredi veren bir banka olması nedeniyle yönetimde görev aldığı söylendi.

Zarrab kendisini kurtarmak için başkalarını yakabilir. Şu anda ABD’de tutuklu olarak yargılanan ve adeta rehine gibi tutulan Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla için yüce devletimiz elinden geleni gecikmeden yerine getirmeli. Rüşvet almadığı Zarrab tarafından da belirtilen Atilla’ya ve ailesine yazık değil mi?