Birisi çok ünlü, yaklaşık 20 yıldır “28 Şubat”tan söz edilir. Buna da darbe derler ama bu darbede öldürülen, zindanlara atılan yok. 15 Temmuz 2016 ise darbe girişiminin yaşandığı tarihtir. 249 vatandaşımız hayatını kaybettikten sonra yılların FETÖ’cüleri makas değiştirdi. Kimisi durumunu gizlemek, kimileri de nihayet gerçeği görünce kendilerine yeni bir yön çizmeye başladı. Her ikisi de geçmişte yaptıklarını unutup önlerine gelene “FETÖ’cü” demeye başladı.
28 Şubat 1997 döneminde Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan İsmail Hakkı Karadayı, İkinci Başkan Çevik Bir’in de aralarında bulunduğu 102’si asker, dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz de 28 Şubat Davası’nın tek sivil sanığı...
28 Şubat davasının 88. duruşmasının Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ettiği saatlerde, Sincan Cezaevi yerleşkesinde yaptırılan duruşma salonunda da 221 sanıklı “15 Temmuz Darbe Girişimi” davasının ikinci celsesi gerçekleştiriliyordu. 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili dava belki kısa sürede sonuçlanır ama 28 Şubat davası bitecek gibi gözükmüyor.

HAKİMLER DEĞİŞİYOR... Biraz geriye gidelim: 103 şüpheli hakkında 12 Nisan 2012’de 28 Şubat soruşturması başlatıldı. Bu kapsamda tutuklananlar oldu. 2 Eylül 2013 tarihinde davanın ilk duruşması yapıldı. Mahkeme Başkanlığı’nı Tayyar Köksal yürütüyordu. Sanıklara, hukukun gerektiği gibi davrandığı için Tayyar Köksal’ı eleştiren şikayetçiler de çıkıyordu. Köksal, tam 65 celse duruşmalara başkanlık etti. Tanık olarak dinlenmek istenenlerden birisi dönemin Başkanı Tansu Çiller’di. O gelse, davada önemli bir yol alınacaktı.
Tayyar Köksal’ın görev yeri değişti. Yerine 66. celseden itibaren Fevzi Şıngar atandı. Fevzi Bey’in yönetiminden de sanıklar memnundu. O da, ifadesi alınmak üzere dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in duruşmaya katılması için karar aldı. Fevzi Şıngar’ın başkanlığı 86. celseye kadar devam etti. O da, Tansu Çiller’in mahkemeye gelmesi için çaba gösterdi ama yine sonuç alınamadı.
87. celsede mahkeme başkanı yine değişti. Bu kez Mustafa Yiğitsoy mahkeme başkanlığına atanmıştı. Duruşmada, Tansu Çiller’in tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Dün, 28 Şubat Davası’nın 88’inci, Mahkeme Başkanı Mustafa Yiğitsoy’un da bu davada ikinci duruşmasıydı. Duruşmada cumhuriyet savcısı da değişmiş, 88. duruşmada iddia makamında Mehmet Hanefi Yıldırım yer almıştı. Sanıklar, Tansu Çiller’in yine gelmeyeceğini tahmin ediyorlardı. Onlar yanılmadı. Tam 7 kez mazeret dilekçesi gönderen Çiller’in bu dilekçelerine güven kalmadığı için hakim “zorla getirilmesine” karar verdi.

BU DAVA BİTER Mİ?

Hadi bakalım, gelin de bu davayı bitirin. Dönemin başbakanı mahkemeye gelip iki satır ifade vermediği için dava uzuyor. Belli çevreler zaten bu davanın bitmesini istemiyor. Eğer beraatla sonuçlanırsa, 28 Şubat iddiaları da tamamen çökmüş olacak. O yüzden uzadıkça uzamasını istiyorlar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki kızı da, 28 Şubat döneminde mağdur olduklarını öne sürüp şikayetçi olunca sanıklar arasında davanın yakın bir dönemde bitirilemeyeceği görüşü de arttı.
Şikayetçiler de her celsede davanın bitmesinden çok uzamasını sağlayacak taleplerde bulunuyor. O yüzden “15 Temmuz Darbe Girişimi”yle ilgili dava biter de, 28 Şubat Davası yine bitmez. Hani sıkça kullanılan “geciken adalet adalet değildir” sözü bir kez daha mı gerçekleşecek? Bekleyelim, görelim...

‘İftiranın yakışanından korusun’


TBMM eski Başkanı, duayen siyasetçi Hüsamettin Cindoruk, eski bakan Ufuk Söylemez’le birlikte geldiğinde, Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin ve yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Yassıada davasıyla ilgili anılar dinledik. 158 gazetecinin tutuklu olduğunu hatırlatınca, ülkemizde “tutuklamanın kolay, tahliyenin ise zor olduğu” günler yaşandığını belirtiyor. Demokrasinin bugünkü durumunu da “eğreti” olarak nitelendiriyor.
Demokrasi eğretiyse, gerçek demokrasinin gelmesi için her kesim çaba göstermeli... Arkadaşlarımızın gözaltına alınmasından sonra bizi hiç yalnız bırakmayanlar arasında birileri vardı ki onların yeri ve izi daha farklıydı. Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Akbaba, “FETO’nun hasretinden yanıp tutuşanlar dururken, onlarla el ele, kol kola birlikte yürüyenlerin sorgusu bile yapılmazken, gazetemiz SÖZCÜ’ye yapılanlar zulümdür” diyordu. O yaşlı gözlerinden bir damla da bizim için düşüyordu.
CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in iftiralarla ilgili “Allah iftiranın yakışanından korusun” dediğini hatırlattı. Ardından da “Bu iftiralar SÖZCÜ’ye yakışmıyor, yapışmıyor” diye ekledi. Şuna yürekten inanın gerçek gazetecilikten başka hiçbir amacımız yok...