CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, uzun yürüyüşünü eğer pazar günü tamamlarsa, benzer yürüyüşler için “dünya rekoru” kırmış olacak. Kılıçdaroğlu, elinden bırakmadığı “adalet” yazılı pankartla adım adım İstanbul’a gidiyor.
“Bir gün böyle bir yürüyüşe kalkışacağım aklımın ucundan bile geçmezdi” diyor. Aslında yürüyüş yapmayı seviyordu. Or-An bölgesinde bulunan orman, yürüyüş alanıydı. Milletvekili, ardından TBMM Grup Başkanvekili seçilmesinden sonra yürüyüşü bıraktı. Hele genel başkan seçildikten sonra yürüyüşe hiç zaman ayıramadı. Buna rağmen müthiş bir kondisyona sahip...

adalet

YÜRÜYÜŞ HAZIRLIĞI

CHP Genel Başkanı, İstanbul yürüyüşünü başlatmadan önce kısa kısa yürüyüşlere de başladı. Cihangir Hoca, ona yürüyüşte izleyeceği yol ve yöntemleri, dinlenme sırasında yapacağı hareketleri anlattı. Kılıçdaroğlu uyarıları dikkate aldı. O yüzden şu ana kadar ayakları da şişmedi, tırnakları da düşmedi.
“Yorulup yorulmadığımı soruyorlar. Samimi olarak söylüyorum çok rahat yürüyorum. İnsan inandığı bir dava uğruna yürüyorsa yorgunluk da hissetmiyor. ‘Adalet’ uğruna yürünür. Ben, yürüyüşü yalnız yapacağımı açıklamıştım. Ancak ‘adalet’ diyen her kesimden yürüyüşümüze çok önemli bir destek var. Bu destek giderek artacak” diyor.
Yürüyüşe destek amacıyla yurdun her tarafından gelenler var. Sinop’tan Baki Ergül’ü, Erfelek’ten Muzaffer Şimşek’i, Merzifon’dan Alp Kargı’yı da görebilirsiniz. Milletvekilleri de yollarda. Yürüyüşün en renkli ismi Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer... 147 kilo ağırlığındaki Gürer, uzun yolun yılmayan yolcularından... 8 günde 5 kilo vermiş. İstanbul’a kadar 15 kilo verebileceğini düşünüyor. Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, yürüyüşün aksaksız yapılması, kurallara uyulması için megafonla uyarırken, espriler yapmayı da ihmal etmiyor. Yürüyüşçüler beraber ıslanıyor yağan yağmurda, beraber yakıcı sıcağın altında terlerini silerek ilerliyorlar. Onların arasında 70 yaşında olanlar da, Didim’den gelen 5. sınıf öğrencileri ikizler Sırma ve Uygar da var.

BARIŞ DA, HUZUR DA OLMAZ

Yürüyüş saati geldiğinde bir hareketlenme oluyor. Kılıçdaroğlu, “karargah” olarak kullandığı otobüsten inip, eline “Adalet” pankartını aldığında kalabalık “Adalet... Adalet” diye bağırıyor. Düşüyorlar genel başkanın peşine... Kılıçdaroğlu’yla yürüyüşe başlamadan önce konuştum. “Her kesimin adalet talebi var. Adalet olmayan yerde barış da, huzur da olmaz” dedi ve SÖZCÜ’nün sorularını şöyle cevaplandırdı:
“Gördüğünüz gibi yürüdüğümüz yerler olağanüstü doğal güzelliklere sahip. Bu cennet gibi ülkeyi, niçin cehenneme çeviriyorsunuz. Yargı süreci ‘siyasetin sopası’ olarak kullanılıyor. Bu yürüyüş sonrası adalete güven ne kadar artar bilemiyorum. Ama bundan sonraki her yanlış karar onlara adalet yürüyüşünü hatırlatacaktır. Toplumun beklentisi tarafsız ve bağımsız yargı sistemidir. Bunun mutlaka sağlanması gerekiyor. Hukukun üstünlüğüyle ilgili karar verilmesi gerekirken, hukukun dışına çıkılıyor.”

SARAYDA SÖZ VERİLMİŞTİ

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda bütün siyasi partilerin anlaşması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Aslında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda siyasi partilerin genel başkanlarıyla yapılan toplantıda yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda gerekli düzenlemelerin yapılacağı söylenmiş, bu konuda ortak çalışma yapılması sözü bile verilmişti. Ancak saray sözünde durmadı. Yeni adıyla Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) söylemek istediklerim var: Gazeteci Murat Aksoy, sanatçı Atilla Taş hakkında mahkemenin verdiği kararın ardından hakimlerin açığa alınmasıyla HSK da sınıfta kaldı. Bağımsız karar veren hakimin, başına neler geldiğini bu olayda da gördük. Hakim karar vereceği zaman başına neler gelebileceğini tahmin ediyor. Böyle adalet olur mu? HSK, kararlarıyla halktan kötü puan alıyor.

BASKILARA RAĞMEN

Hakim baskılara rağmen hukukun üstünlüğü ilkesine göre karar verirse yargıya olan güven artar, yargı saygınlığa kavuşur. Ama kararları siyasi iktidarın beklentisine göre verirse, bu durumda yargı kendi sonuyla birlikte adaletin de sonunu getirir. Unutmayalım, dünyanın bütün rahmetleri adalete olan susuzluğu gideremez.”
Gerede yoluna çıkmalarına az bir mesafe kala Zonguldak maden işçilerinin Ankara yürüyüşü sırasında yolu kesilmişti. CHP Genel Başkanı dün o yol ayrımını geçti. İstanbul’a doğru yaklaştıkça kalabalığın büyük ölçüde artacağı beklentisi var. Yüz binlerle İstanbul’da büyük bir miting planlanıyor. Tabii CHP’lilerin hesabı böyle ama bu yürüyüşten alabildiğine rahatsız olan hükümetin ne yapacağı da belli olmaz. Kılıçdaroğlu, sohbetimizde sıkça “Bu bir siyasi parti yürüyüşü değil. Adalet için, hepimiz için yapılan yürüyüştür” diyor. Hükümetten çok MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hedefi haline gelen Kılıçdaroğlu, “Bahçeli’nin bu yürüyüşe itirazını” anlamadığını belirtiyor.

HUKUKU İNTİKAM ARACI YAPTILAR

Kılıçdaroğlu onca yolu yürüyor da, acaba bunun sonunda adaletin sağlanması için hükümet bir adım atar mı? Kılıçdaroğlu, “Normal demokrasilerde bu yürüyüşün dikkate alınmaması mümkün değil” diyor ama “mevcut siyasi iktidarın demokrasi kültürünün olmadığı”nı belirtip umutsuz olduğunu da ekliyor. Kılıçdaroğlu şöyle devam ediyor:
“Adalette sorun olduğu için yürüyoruz. Ancak mevcut iktidar adaleti sağlamaktan çok hukuku bir intikam aracı yaptı. Bu nereye kadar gidecek? Biz yürüyüşü onların vicdanına göre değil halkın vicdanına seslenmek için gerçekleştiriyoruz. Yürüyüşümüzden alabildiğine rahatsız oluyorlar. Artık öyle bir noktaya geldiler ki, anayasal hakkımız olan yürüyüşü bile kendilerinin bir lütfü olarak gösteriyorlar. Demokrasinin nimetlerinden yararlanarak bu noktalara gelenler, şimdi demokrasiyi katlediyorlar.”
CHP Genel Başkanı “adalet” için çıktığı yolda yalnız olmadığını biliyor. Gelemeyenlerin de gönlü onlarla birlikte... Yozgat’ın Yerköy İlçesi’nin eski belediye başkanı 88 yaşındaki Nafiz Erbaş, yürüyüşte bulunan bir arkadaşına telefonla, “Gönlüm sizinle birlikte o uzun ve kutsal yolculuktadır. Adalet yürüyüşünde yolunuz açık olsun” diyordu.