TBMM Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu, sözde “araştırıyormuş” gibi yaptı, görev süresini doldurdu. Bin sayfayı aşan rapor hazırlanıyor. Komisyonda asıl dinlenmesi gerekenler değişik gerekçelerle dinlenmediği gibi adeta bazı kişileri özellikle “aklamak” için dinledikleri de oldu. Gerçeklerin ortaya çıkması için halen tutuklu olan bazı erler ve askeri öğrenciler de dinlenebilseydi.
Erlerin ve askeri öğrencilerin durumları da farklı. Vatan görevi için giden erler şimdi “vatan haini” diye cezaevinde... Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcıları kuşkusuz her şeyi dikkatle araştırıyordur. Erlerin, askeri öğrencilerin durumu, komutanlardan farklıdır. Komutanı ne emrederse onu yapmak durumunda olan erlerin ailelerinden gelen birkaç mektup okuyalım:

KINA YAKIP GÖNDERİLENLER

“Ben, Ankara 28. Mekanize Piyade Tugayı’nda askerliğini yapan er Ekrem Köse’nin nişanlısı Neslihan Akbaş. Nişanlımın askerliğinin bitmesine 2 ay vardı. 15 Temmuz gecesi, komutanları tarafından ‘tatbikat, teröristler Genelkurmay’ı bastı’ yalanlarıyla kandırıldılar. Yiğitlerimiz, erlerimiz neredeyse 6 aydır cezaevinde. İçinde bulunduğu tank bozulduğu için lojistikte beklediler. Orada öğrendiler olayı ve darbenin ne demek olduğunu.
2 gün sonra götürdüler nişanlımı. Tank bozulduğu için çok şükür kimseye zarar vermediği için o da, biz de sevindik. Ellerine kına yakıp gönderdiğimizde ‘vatan için gidiyorum, senin için döneceğim’ demişti. Eğer suçu olsaydı hiçbir şekilde çabalamazdım. Suçlular inşallah cezasını çeker, lakin suçsuzların da bir an önce çıkmasını istiyoruz.”

DAMLALAR AKIYORDU

Harun Akan, Kocaeli-Gebzeli. 4 aylık askerdi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tankla çıktığı için tutuklandı. Damla Akan’ın yazdıklarını okuyoruz:
“ Ben, Mamak 28. Mekanize Piyade Tugayı’nda vatani görevini yaparken tutuklanan er Mehmet Harun Akan’ın eşi Damla Akan’ım. Eşim ve arkadaşları 15 Temmuz gecesi, komutanları tarafından ‘Genelkurmay’a saldırı var’ diye kışlalarından çıkarıldı. Olayın farklı şekilde ilerlediğini, darbe olduğunu anlayınca kendi özgür iradeleriyle polislere teslim oldular. Suçsuz yere 6 aydır cezaevinde yatıyor. Artık maddi ve manevi gücümüz kalmadı. Ben eşimi cezaevine atılsın diye askere yollamadım. Eşim de cezaevinde ‘vatan haini’ damgası yediği için ağlıyor. Onun da psikolojisi bozulmuş durumda. Masumlara af değil adalet istiyoruz. Masum vatan evlatları cezaevinde unutulmasın. Bizim sesimize ses olun. Çünkü biz hiçbir şekilde sesimizi duyuramıyoruz.”

TERHİSİNE ÜÇ GÜN VARDI

Nurten Durdu, Vanlı. Üniversite öğrencisi. 6 aydır cezaevinde tutulan kardeşi için mektubunda şunları yazıyor:
“Kardeşimin terhisine 3 gün vardı. Ankara Mamak 28. Mekanize Tank Taburu’nda görevliydi. Olay gecesi tankla çıkarılanlar arasında... İlk çıkanlardan olduğu için halkla da karşılaşmıyorlar. Uzman çavuş durumu anlayınca namluyu bozuyor. Helikopterle üzerlerine ateş ediyorlar. Kardeşim 6 aydır tutuklu. Ailem Van’ın köyünde yaşıyor. Maddi-manevi olarak perişan durumda. Terhisine 3-5 gün kalmış erler, ‘tatbikat var, saldırı var’ yalanıyla kandırılarak kışladan çıkarıldı. Ne yazık ki cezaevinde unutuldular.”

ASKERİ ÖĞRENCİLERİN DURUMU

Askeri öğrencilerin bir kısmı da 6 aydır cezaevinde... Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, menfur girişim sonrasında adli makamlar tarafından yürütülen hukuki sürece, soruşturma ve yargılamaya katkıda bulunulması ve kurumsal olarak elde edilen bilgilerin idari bir inceleme raporuyla ortaya konulması amacıyla çok önemli çalışmalar yürüttü. Araştırmalarda, halen tutuklu olan Ankara’daki 142 öğrencinin, darbe girişimine aktif katılımlarının söz konusu olmadığı belirlendi. Yalova’dan İstanbul’a götürülen öğrencilerin durumu da kuşkusuz araştırılıyordur. Ama gelin siz bu durumu 6 aydır tutuklu öğrencilerin ailelerine anlatın. Anne Menekşe Köksal’ın mektubunu okuyalım:
“Yalova kampından, ‘tatbikat’ yalanıyla İstanbul’a götürülen Hava Harp Okulu öğrencileri hakkında da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın gerçekleri ortaya çıkaran, mağduriyetlerin bir an önce giderilmesini sağlayacak raporunun hazırlanıp ilgili makamlara gönderilmesini ve durumu sizlerin de kaleme almanızı, tutuklu Hava Harp Okulu öğrenci aileleri olarak rica ediyoruz.”
Anneler, kardeşler, eşler, nişanlılar. Hepsinden mektuplar geliyor. Hepsinin ortak isteği gerçeklerin bir an önce ortaya çıkarılmasıdır.