Türkiye, “Hayali ihracat”la 1984 yılında tanıştı. Dönemin Bursa Emniyet Müdürü Lütfi Tomuş, “hayali ihracatın” yanında bazı ünlü isimlerin “hayali ithalat” yaptığını da ortaya koydu. İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne atandığında, dönemin DGM Savcısı Lütfi Şenat’la konuşurken, gündeme Mersin’de yürütülen hayali ihracat soruşturması geldi. Ortaya çıkan isimlerden biri de Turan Çevik’ti.

Olaylar birbirine benzer... Turan Çevik, sanatçı N.Ş. ile birlikte yaşıyordu. ABD’de yargılanırken “Yaptığımız hayali ihracattı” diyen Reza Zarrab da ünlü bir sanatçıyla evlenmişti. Çevik, Bulgaristan’da yakalanıp Türkiye’ye getirildi, tutuklandı. Zarrab ise Türkiye’de 76 gün tutuklu kaldı, ABD’ye gidince tutuklandı.

MÜSTEŞAR, YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Hayali bile olsa eğer ihracat, ithalat yapılıyorsa gümrük olmadan asla işlem gerçekleştirilemez. Reza Zarrab, ABD’deki sorgusunda Türkiye’den yaptığı ihracatların tamamının hayali olduğunu iddia ediyor. Sanki bu işin tek suçlusu bankanın Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’ymış gibi gösteriliyor. Ülkemizin yetiştirdiği, rüşvet almadığı da ortaya çıkan bu bürokrata yazık değil mi?

Devlet bankamızla, Gümrük Müsteşarlığı arasında ihracat, ithalat nedeniyle sıkı ilişki bulunuyor. Örneğin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Cenap Aşçı, aynı zamanda Halk Bankası Yönetim Kurulu üyeliği görevini de yürütüyor.

Cenap Aşçı, Gümrük Müsteşarlığı’nda daire başkanıyken, Melih Gökçek’in Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde EGO Genel Müdür Yardımcılığı’na atandı. Hızla yükselişi de orada başladı. Önce Gümrükler Genel Müdür Yardımcılığı’na, kısa bir süre sonra genel müdürlüğe verildi. O görevi yürütürken, müsteşarlığa, bir gün sonra da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na atandı. Hükümetin kurulmasından sonra da yeniden müsteşarlığa döndürüldü. Aşçı’nın, AKP’den 2011 ve 2015 seçimlerinde aday adayı olduğunu da hatırlatalım.

SAHTE BELGEYE KARŞI DİRENİŞ

Reza Zarrab, gümrüğe sahte belge verip yurda altın sokmak istedi. Gümrük memuru Teoman Coşkun Dudak, kendisine yapılan tüm teklifleri reddetti. Ardından da Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul’dan Gaziantep’e gönderildi. Bu durum basında “sürgün” olarak yer alsa da bakanlık yetkilileri “İstanbul’da görev süresi dolduğu için gönderildi” diyor.

Hayali de olsa bir ihracatın gerçekleşmesi ve paranın ihracatçıya ödenmesi için tam 40 imza gerekiyor. İhracat karşılığı döviz eskiden Merkez Bankası tarafından ödenirken, günümüzde ağırlıklı olarak Halk Bankası tarafından veriliyor. Gümrük teşkilatının bilgisi olmadan ihracatın gerçekleştirilmesi, ödemenin yapılması da mümkün değil.

Aksaray eski Milletvekili Mahmut Öztürk, TBMM’de oluşturulan Hayali İhracat Komisyonu’nun başkanlığını yürüttü. Deneyimlerine dayanarak şunları söylüyor:

“Reza Zarrab, açıklamalarında hayali ihracat yaptığını, hiç mal göndermediğini söylüyor. Gümrüğün bilgisi olmadan, banka hiçbir ödeme yapamaz. Reza Zarrab olayında da kimseyi suçlamıyorum ama işlemler gümrükte yapılıyor. Daha önce Gümrükler Genel Müdürü olarak da görev yapan müsteşarın, 2016’da bankanın yönetim kurulu üyesi yapılması, komisyon başkanlığı yapmış biri olarak bana göre hiç doğru bir şey değil. Hayali ihracat raporumuz halen TBMM’de bulunuyor. Orada da görülecektir ki gümrük olmadan hiçbir şey yapılamaz.”

“DERHAL İSTİFA ETMELİ”

Aytun Çıray, bürokrasiden gelen, devlet çarkının nasıl işlediğini bilen milletvekillerinden... İYİ Parti Genel Sekreterliği görevini yürüten Çıray, müsteşarın Halk Bankası Yönetim Kurulu üyesi olmasını şöyle yorumluyor:

“Bizim tezimiz şu: Reza Zarrab davası, Türkiye’nin milli meselesi değil. Milli meselemiz, Zarrab’la geçmişte ilişki kuran bakanların, Türk yargısına teslim edilmeyişidir. Uluslararası bir kaçakçının itirafçı olduğu bir mahkemede adı en çok geçen ve Zarrab’ın rüşvet verdiğini söylediği bürokrat da halen kamuda görevli... Halk Bankası’nın yönetiminde, gümrük müsteşarının bulunması doğru bir karar değildir. Kendisi derhal görevinden istifa etmelidir. Yapılması gereken, eski bakan ve adı geçen bürokratların yargılanmasıdır. ABD’deki davada bizi asıl üzen, Türk Milleti’nin yolsuzluklara sessiz kalan bir millet görüntüsü yaratılmış olmasıdır. Bu yargılamalar yapılırsa Türk Milleti’nin itibarı korunacaktır. İtibar tasarrufa gelmez.”

Reza Zarrab ihracatlarının tamamının hayali olduğunu söylüyor. İddiası doğru da olmayabilir ama bu iddianın üzerine gidilmeli, gümrük işlemleri araştırılıp, soruşturulmalı. Böylece devletimize olan güven de artar.