Yine sandık...
Ve yine...
AKP’nin ezberlenen politik taktikleri:
- Taksim’e cami temeli atmak...
- Türk Ordusu’na başörtü talimatı göndermek...
- Umre fotoğraflarını medyaya servis etmek... Vs.
AKP her sandık öncesi, dini siyasete alet etme siyasi kurnazlığından vazgeçemiyor! Fakat.
Eskiden bu tür benzeri kültürel meseleler, toplumda kamplaşmalara/ayrışmalara yol açıyor ve AKP istediği oyu alıyordu! Ama artık halk yutmuyor.
Bugün halkın gündeminde başörtüsü, cami gibi kültürel meseleler yok. -Kuşkusuz AKP’nin de sayesinde- bunlar aşıldı artık. Keza. Bu tür gerginlikler halkı da yordu.
- Halk bugün, can güvenliği ve geçim derdinde.
- Halk bugün, ekonomik krizden, terörden, Suriye meselesinden bıkıp/ usandı.
- Halk bugün, sorunlarına çözüm bekliyor; huzursuzluk “bitsin” istiyor.
Peki... Duyuluyor mu sesi? Sanmam.
Saray’ın gasp ettiği AKP, halktan uzaklaştı. Yoksa... Şu yaşanılan zorlu günlerde nereden çıktı bu referandum meselesi?
AKP bu tepkileri duymadı; ülke gündemine inatla referandumu getirdi.
Bugün onca sorun varken sadece...
Sarayın şatafatlı masalarında oturup siyaset mühendisliği yaparak, işlerine yarayacak oyu sandıktan nasıl çıkaracağına kafa yoruyorlar!
Tek bildikleri; politik taktiklerle halkı kutuplaştırarak “zafer” kazanmak!
Umut ediyorum:
AKP seçmeni “hayır” oyuyla iktidara gerekli uyarıyı yapacaktır.
Çünkü...
Baksanıza...

Ya medet Trump


AKP’nin beceriksiz, maceracı dış politikası Türkiye’yi bataklığa sürükledi.
Şimdi. ABD Başkanı Trump’ın ağzına bakıyorlar. Şöyle:
Bu ay sonunda Trump’a teslim edilecek Suriye raporunda ABD; PKK/PYD’ye mi yoksa Türkiye’ye mi arka çıkacak?
Başbakan Binali Yıldırım, “ABD yönetimiyle yeni bir sayfa açacağız” diyerek umutlu olduğunu belirtiyor.
Nereden nereye...
“Yeni Osmanlı” gündemden çıktı. Dış politika yine ABD ipoteği altına verilmek isteniyor. Baksanıza. Trump’ın desteğini almak için suni bir İran sorunu bile çıkardılar!
Ne ABD imiş arkadaş?..
70 yıldır yemediğimiz “kazık” kalmadı; hâlâ Beyaz Saray’ın gözünün içine bakıyoruz!
Kimsenin aklına şu soru gelmiyor mu; ABD hangi sorunumuzda yanımızda durdu?
İşte Kıbrıs!.. 1964 yılındaki ABD Başkanı Johnson’un tehdit dolu mektubu unutuldu mu? Ya, garantör ülke olarak Mehmetçik Kıbrıs’a çıkartma yaptığında ABD’nin Türkiye’ye 1974-78 yılları arasında uyguladığı silah ambargosu? Hâlâ Türkiye’yi “işgal gücü” görüyorlar!
Türk diplomatlarını öldüren ASALA’ya bile sahip çıkan bunlar değil mi?
Yazmakla bitmez:
- TCG Muavenet gemimizi kasten iki füzeyle vurup askerlerimizi şehit eden bunlar değil mi?
- Mehmetçik’in başına çuval geçirenler bunlar değil mi?
- Yurtsever askerleri kumpasla hapse attıran bunlar değil mi?
- Irak’ın kuzeyinde “Kürt Devleti” kurduran bunlar değil mi?
- PKK’ya kol-kanat geren bunlar değil mi?
- IŞİD’i yaratan bunlar değil mi?
- FETÖ’yü başımıza bela eden bunlar değil mi?
Sadece...
AB konusunda Türkiye’ye destek verdiler; bunu da AB içinde Türkiye’yi “truva atı” olarak kullanmak istediklerinden yaptılar!
IMF-Dünya Bankası aracılığıyla Türkiye’yi nasıl sömürdüklerine filan hiç girmeyelim.
Şimdi de...
Suriye’nin kuzeyinde “Kürt Devleti” kurmak istiyorlar. Sonra “Kürdistan” için sıra İran ve Türkiye’ye gelecek!
Bu büyük strateji görülmüyor mu? Ki, AKP’nin gözü kulağı Trump’a çevrili?
Sahi... Ne ABD imiş arkadaş?..

Askerin burnu kanamadı


Ne oldu?..
Unutulup gitti:
“Üst akıl” lafları...
“Anti-emperyalist” sözleri...
Umutları Trump oldu!
Sen!.. Koca koca laflar et; dön dolaş yine ABD patentli BOP’a sarıl! Ve, Trump’un iki dudağından çıkacak sözü soluksuz bekle!
Sonra da bizlere şunu söyle:
“Referandumda ‘evet’ oyu verip beni ‘tek adam’ yapın!”
15 yıldır yaptıklarının ülkedeki sonuçlarını görmüyorlar mı:
- Can ve mal güvenliği yok.
- Ekonomik kriz var.
- Dış politika ipotek altında.
Yahu...
Her fırsatta Atatürk’e demediğinizi bırakmıyorsunuz.
Oysa Atatürk, maceralardan uzak, realist, bağımsızlıkçı bir dış politika gerçekleştirdi.
Örneğin, 1934 yılında faşist Mussolini’ye karşı, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya ile “Balkan Paktı” imzaladı.
Örneğin, 1937 yılında İngiliz emperyalizmine karşı, İran, Irak ve Afganistan ile “Sadabat Paktı” imzaladı.
Keza...
Yedi düvele karşı, Montrö Boğazlar Antlaşmasını imzaladı.
Yedi düvele karşı, Hatay’ı Türk topraklarına kattı.
Tüm bunları bir tek Mehmetçik’in burnunu kanatmadan başardı.
“Yurtta barış dünyada barış” diyerek yaptı.
Peki ya AKP iktidarı?..
Örneğin... Lozan’ı beğenmiyorlardı; “Musul” dillerinden düşmüyordu. Ne oldu Musul meselesi? Niye hiç sesleri çıkmıyor? Musul’un IŞİD’ten kurtarılması operasyonuna ABD tarafından dahil edilmeyince susuverdiler. Budur dış politikaları!..
Şimdi umutları, dünyanın alay ettiği Trump. Ondan gelecek mesaja kilitlendiler.
Geldikleri yer burası:
Bir yanda, ABD ile ipotek antlaşması imzalamak istiyorlar.
Diğer yanda, masum halkı siyasi kurnazlıkla kandırarak referandumu kazanıp politik güç devşirmeye çalışıyorlar.
Taksim’e cami temeli atarak...
Subaya başörtüsü takarak...
Ülkeyi Allah ile aldatarak...
Ve emperyalizmden medet umarak..
Hiç şaşırtıcı değil:
Son 200 yıldır yaptıkları sadece bu!..