“Hayır” diyenlere, “Kandil” dedi, “terörist” dedi, “FETÖ” dedi.
Referandum bitti. Şimdi de, “haçlı zihniyeti uşağı” demeye başladı!
Kendinden farklı her düşünceyi, “suç” ya da “düşman” bellemeyi sürdürüyor!
Bu nasıl ruh hali’dir.
Ne demek “haçlı zihniyeti”:
Batılılaşma mı? Çağdaşlık mı? Demokrasi mi? Ne?
“Hayır” diyen büyükşehirler, sahiller mi uşak?
Anlamıyorum...
Bu nefreti, kızgınlığı, öfkeyi anlamak nasıl mümkün olur?
Bunun sebebi...
Valiye, kaymakama, polise, jandarmaya, televizyonlara, gazetelere, radyolara, devletin kasasına ve OHAL’e rağmen “evet” oylarını kahir ekseriyette geçirememek mi?
At’ı Üsküdar’dan geçirememek mi?
Aslında... Kazanarak kaybetmek mi?
Hileye, baskıya ve onca yalana rağmen başarıya ulaşamamak mı?
Yoksa, nereden çıktı bu acımasız, “haçlı zihniyeti uşaklığı” sözleri?
Hala, siyasal gerilimi artırmanın ülkeye yararı ne?
Peki sen!
Niye susuyorsun “evet”çi arkadaş?
“Hayır” oyu verenler içinde hiç mi eşin -dostun-tanıdığın yok? Yakıştırıyor musun bu hakareti liderine, partine, kendine?
Koskoca partide, “susun biraz” diyecek hoşgörülü-vicdanlı biri yok mu?
Koskoca partide, “Biz iktidarız; artık millete verdiğimiz sözü tutalım, terörle-iktisadi krizle mücadele edelim” diyecek sözünün eri biri yok mu?
Koskoca partide, “’evet’ de bizim, ‘hayır’ da bizim, bu ülke hepimizin” diyecek hümanist biri yok mu?
Yok mu arkadaş?

İnatlaşma siyaseti


Kuşkusuz...
AKP, referandumu sağlıklı değerlendiremeyecektir.
Gezi direnişini anlamadığı gibi referandum sonucunu da analiz edemeyecektir.
Oysa, referanduma damga vuran Gezi’dir!
AKP, bu gerçeği hala okuyamadı.
Her türlü baskının, karşıt dinamikleri artıracağını anlamadı.
Toplumun, ezilip sıkıştırıldığında patlayıcı maddeye dönüştüğünü kavrayamadı.
Türk, Kürt, Alevi, Sünni, milliyetçi, muhafazakar, solcu milyonlarca insanın temel hak ve özgürlükler için yan yana durduğunu görmek istemedi.
Gezi’nin, istibdat rejimine bayrak açtığı göremedi.
Oysa...
Referandum ittifakı önce Gezi’de sağlandı.
Bozkurt işareti yapan ile, BDP flamasıyla Atatürk’lü Türk bayrağını elinde tutanların dayanışmasını AKP iktidarı bir türlü değerlendiremedi.
Anti-Kapitalist Müslümanların Gezi’deki “Yeryüzü İftar Sofraları”nın mesajını AKP iktidarı alamadı.
İnsanların; taşı/inşaatı değil, demokrasiyi-özgürlükleri yeğlediğini öngöremedi.
Evet: Eninde sonunda aklın; kendini sığlaştıracak, renksizleştirecek, tek tipleştirecek siyasal sisteme karşı çıktığını öğrenemedi.
AKP iktidarı inatla, “ben istediğimi yaparım” anlayışını topluma dayatmayı sürdürdü.
AKP iktidarı inatla, “biz ne dersek doğrudur, aksi durumu suçtur” demeyi sürdürdü.
AKP iktidarı, mutlak otoritesine insanların kayıtsız şartsız itaat etmesini istemeyi sürdürdü.
Gezi’den ders çıkaramadığı için referandum sonucuna şoke oldu. Ancak...
Konuşmalarından belli ki, referandumdan da ders çıkarmayacak parti lideri.
İnsanların; dayatmacı-baskıcı-otoriter siyasal sisteme karşı, kendilerini “hayır” oylarıyla savunduğunu anlamayacak. Hep bir düşmanlık aramayı sürdürecek.
Ne acı!
Hoşgörüyle iktidara gelenler, ülkedeki politik gerginliğin, otoriterliğin sebebi oldu.
İkna ile iktidara gelenler, ülkedeki siyasal dayatmanın, ayrışmanın sebebi oldu.
İşte bu nedenle...
Gezi oylarının yüzde 49’a kadar yükselmesine sebep oldular.

Yeni dönem


Kibir sahibi otoriter iktidarlar, bağımsız düşünen herkesi tahammül edilemez hasım/sapkın görür.
Ve fakat demokrasi tarihi göstermiştir ki:
Kimse, pervasızca “ben istedim, olacak” diyemez.
Kimse, nevri dönerek haddini aşamaz/ zorbalığı dayatamaz.
Kimse, insanların kanaatlerine ipotek koyamaz.
Kimse, hoyratlıkla, kıvraklıkla, hileyle, yalanla halkı kandıramaz.
Kimse kimseyi değersiz, günahkar, köle-uşak göremez.
Güçlü, uyanık halk, politikacılardan rezalet değil, mertlik beklemektedir.
Bugün ülkemizdeki referandum şu sonucu çıkardı:
Artık...
Kaba kuvvete yenik düşmeyen, döven kırbaca övgü düzmeyen, fikir savaşçısı yüzde 49 var bu güzelim ülkede...
Köleliği kabul etmeyen, boyun eğmeyen, iktidar hırsına kapılmayan yüzde 49 var bu güzelim ülkede...
Hoşnutsuz ama kavgacı olmayan, hep barışçıl, yüce gönüllü yüzde 49 var bu güzelim ülkede...
Dogmalara yenilmeyen, özgürlüklerinden vazgeçmeyen, itiraz eden, muhalif yüzde 49 var bu güzelim ülkede...
Yüzde 49, yakın gelecekte hızla artacaktır. Taksim’de bir küçük parkta harekete geçenlerin başarısıdır bu.
Ve...
Bu güzelim Türkiye; ideallerini, renklerini ve yüreğindeki sönmez ateşi asla yitirmeyecektir.
Referandum, “hoşgörü manifestosunu” ortaya çıkardı.
İktidar anlasa da anlamasa da...
Kazanan:
Dar kafalı bağnaz fanatizm değil; birbirine tahammül gösteren/ötekileştirmeyen insanlık olacaktır.
Özgür ve önyargısız bir iktidar elbet inşa edilecektir.
Vicdan, ahlak, samimiyet ve hakikat bu ülkede elbet iktidar olacaktır.