Kuşkusuz insan düşüncesinin kökü var.
Kuşkusuz köksüz siyasal hareket olmaz.
Meral Akşener ve arkadaşlarının kuracağı partinin kökü nereye dayanacak? Somut bilgi yok.
İki hafta önce, “Türkeş, Altaylı ve Akşener” başlıklı yazımda MHP tarihiyle ilgili kimi tespitlerde bulundum. Dedim ki...
Soğuk Savaş döneminde sol hareketlerin karşısına “din” ve “milliyet” sosuna batırılmış siyasal hareketler çıkarıldı. CKMP 1969 kongresinde sadece adını “MHP” olarak değiştirmedi politik çizgisinde de büyük değişiklik yaptı. Dini söyleme ağırlık veren “milliyetçiler”, Türkçüleri partiden kovdu!
İlgili yazıma yapılan eleştirilerde “Türkçü kanadın” salt Nihal Atsız ile özdeşleştirildiğini gördüm. Bu hatadır. Evet, Nihal Atsız Türkçü’dür ama ırkçılığa oldukça yakındır.
Türkeş ve Atsız dışında MHP tarihinde pek bilinmeyen bir grup daha vardı. Başını Muzaffer Özdağ’ın çektiği ve (Namık Kemal Zeybek gibi) çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu “Türkçü Toplumcu” yapı vardı.
Örneğin... Bu grup partinin adının MHP değil, KİP (Köylü İşçi Partisi) olmasını istedi. KİP rastgele seçilmiş isim değildi; TİP/Türkiye İşçi Partisi’ne özenilmişti. Hatta bir konuşmasında Muzaffer Özdağ, “Türkçü sosyalistleriz” dedi. (Çok tepki gelince bir daha “sosyalist” sözünü etmedi.)
Bu grup... Sultan Galiyev’e yakındı. Ziya Gökalp gibi “solidarist/dayanışmacı” idi. İlk “Ülkü Ocağı”nı kurdu.
NATO’ya karşıydılar, tam bağımsızlıkçıydılar. Tabii ki Atatürkçü idiler. Numan Esin gibi isimler bu oluşum içindeydi. Amblem önerileri, “terazi” idi.
Ve pek bilinmez... Oluşuma Alevi desteği vardı. “Türk”, “Türkmen”, “toplumculuk” söylemleri Alevi gençlerde karşılık buluyordu.
Sonuçta... Türkeş sadece Atsız’ı değil, “Türk BAAS hareketi” diyebileceğimiz Özdağ’ı da partiden uzaklaştırdı.

Yolun sonu


Yılmaz Yalçıner MHP’nin sembol isimlerindendi. Partideki “İslamcı” kanatın önde gelen gençlerindendi. (Humeyni çizgisine kadar evrildi; 1980 yılında Diyarbakır uçağını Tahran’a kaçırma teşebbüsünden dolayı yaklaşık 12 yıl cezaevinde kaldı.)
MHP’nin “Üç Hilal” amblemini ilk çizen kişiydi; ve hilalleri Hitler’in Gamalı Haçı’na benziyordu! (İzmir’de Gündüz Kapanı “Nasyonel Aktivite Zinde İnkişaf” (NAZİ) adlı grup kurdu!)
MHP’de yok yoktu! Necip Fazıllar, Hüseyin Üzmezler partideydi.
Keza. “İslam Sosyalizmini” savunan Osman Yüksel Serdengeçti de partinin ağır isimlerindendi. Yollar sonra ayrıldı. (İslam sosyalizmini savunanlar konusunda hâlâ yeterli araştırma neden yapılmaz? Neyse.)
MHP dip dalgasında şöyle bir çatışma da vardı:
Bir yanda Mevdudi’den Seyyit Kutup’a uzanan “İslamcı” çizgi, diğer yanda “Ahmet Yesevi’yi gençlere anlatalım” diyen “Türk Nakşibendi” kanat vardı. (O dönem -Enver Altaylı’nın koruyucusu- MİT Başkanı Fuat Doğu, Mevdudi, Seyyit Kutup gibi “ümmetçi” isimlerin kitaplarını çevirip dağıtması MHP’nin hangi çizgiyi benimseyeceğinin delilidir.)
Sonuçta...
Soğuk Savaş tüm ağırlığını MHP’de hissettirdi. Türkeş ve arkadaşları, Özdağ’dan Atsız’a tüm muhaliflerin partiden gitmesini sağladı.
MHP “devlet partisi” oldu. (Devlet Bahçeli’yi kastetmiyorum!) Enver Altaylılar bu süreçte partinin kilit yerlerine yerleştirildiler.
Buradan şuraya gelmek istiyorum. Bu siyaset yolun sonuna geldi.

Kahraman yaratılacak


Soğuk Savaş döneminde...
Batı/ABD/CIA, sol’a karşı “panzehir” gördüğü İslami hareketlere “ideoloji” devşirdi.
Arap BAAS hareketi gibi anti-emperyalist olmayacak “milliyetçi” hareketlere “siyasi rota” çizdi.
Ortak düşman sol idi!
Peki... Günümüzde durum nedir?
Herkes benzer tavrını sürdürüyor mu? Yani...
Batı/ABD/CIA ile İslami hareketlerin “ittifakı” sürüyor mu?
Birkaç yıl öncesine kadar “Ilımlı İslam”ın büyük destekçilerinin bugün artık mesafeli olduklarını söyleyebiliriz. CIA- “İslamcı hareketler” ilişkisi Arap Baharı ile sona erdi.
2000’li yıllar başında Erdoğan’ı bağrına basan Batı, bugün “Erdoğan diktatör” diyor! Oysa... Erdoğan hiç değişmedi; kendini gizlemedi; sadece kimileri görmek istememiş olabilir. Mesele Erdoğan değil aslında. Erdoğan’ın “İslam ağırlıklı” yönetiminin sonuna gelindi.
MHP’nin de misyonunu bitiren  budur! Türkeş’in 1969’da inşa ettiği MHP artık marjinaldir. Dünde kalmıştır.
Batı için dün sol/sosyalizm öcüydü. MHP vb. kullanıldı.
Bugün İslami hareketler/AKP öcü. Karşısına kim çıkarılacak?
ABD’nin Avrasya’yla başlatmak üzere olduğu “yeni soğuk savaş” sürecinde, yeni partiler/yeni oluşumlar/yeni liderler ortaya çıkacak/çıkarılacak. 15 Temmuz darbesi bunun denemesiydi. Başarısız oldular. Fakat. Yeni adımlar atılacağı mutlaktır. (Zaten “yeni oluşum” sözleri AKP içinden bile dillendirilmeye başlandı.)
Erdoğan bu zorlu süreci Avrasya’ya yakınlaşarak atmak istiyor.
Akşener ve arkadaşlarının rotası ne? “Yeni MHP” kurulmayacak kuşkusuz. Kökü nerede olacak? (Nedense kuruluş çalışmaları fikir değil kişiler üzerinden konuşuluyor!)
2019 virajı Türkiye, zorlu bir etabın sonunda güç dönülecek.
Bu gidişiyle kaybedeni, Erdoğan olacaktır.
Kazananın Meral Akşener olacağını sanmıyorum.
Bir “kahraman” yaratacaklar!
Fransız Macron gibi...