Cumhurbaşkanı Erdoğan anlatıyor:
“...Bir HAYIR çadırına girdim. Dedim ‘Niye HAYIR’ diyorsunuz? Ne dediler biliyor musunuz? ‘Çağdaş bir Türkiye için’ dediler. ‘Peki, neyimiz eksik?’ dedim, cevap yok. Ee, söyleyin, neyimiz eksik, bileyim? Cevap yok!
Bulunduğumuz yer de tam Tarabya... Şu anda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi orada. ‘Bak şurada Yavuz Sultan Selim Köprüsü var. 3’üncü köprü. 4 gidiş, 4 geliş. Bir de buna hızlı treni ilâve ediyoruz, dedim...”
Erdoğan, köprüler, trenler, geçitler açısından bakıyor olaya...
Oysa dünyada çağdaşlık anlayışı farklı.
Bir de açlık sınırında, yarı aç, yarı tok yaşayan 20 milyona yakın insanımızın haline baksın... Çile çeken emeklileri, ay sonunu getiremeyen memurları, borca gömülmüş işçi ve çiftçileri görsün. Istırap içindeki milyonlarca işsize çare bulsun.
Cezaevlerinde yatan 150’den fazla gazeteciyi düşünsün.
Ülke nüfusunun yarısına “Terör yanlısı” ya da “Terörist destekçisi” demekten vazgeçsin.
Çağdaşlık sadece köprülerle, trenlerle olmuyor. İnsan hakları, demokrasi ve özgürlüklerle oluyor.