Yüzde 61’ci Adil’in o anketi son dakikada niçin servis ettiğini, Anadolu Ajansı’nın günler öncesinden tüm gücüyle algı operasyonuna hazırlandığını biliyordum ve bunlara hazırlıklıydım ama, doğrusu hakimlerden oluşan Yüksek Seçim Kurulu”nun (YSK) yasayı yok sayabileceğini hiç düşünememiştim!
O nedenle şaibeli referandum gecesinin geç saatlerinde yastığa başımı koyarken karamsardım.
Tesellim, ülkemizin üreten, vergisini ödeyen, ihracat yapan, istihdam yaratan, yani ekonomimizin lokomotifi olan tüm büyük kentlerimizin “Hayır” demiş olmalarıydı.
Ayrıca Halk Arenası’nı yaptığımız il ve ilçelerde “Hayır”ın kazanmış olması, ya da “Hayır”cı kesimin oylarını geçmiş seçimlere oranla büyük ölçüde arttırmaları, o karamsar saatlerin bana iç huzuru veren sonuçlarıydı!
Programımıza coşkulu katılımın olduğu Hatay’ın Defne İlçesi’nde “Hayır”ın yüzde 93,5 oranla Türkiye rekorunu kırması da sevindiriciydi...

*  *  *

Birkaç saat uyuduktan sonra kalkıp cep telefonumu açtığımda karamsarlık yerine umut ve mutluluk veren şu mesajla karşılaştım:
“Hani hepimizde oluyor ya bazen, tüm bu vasatlık imparatorluğu karşısında çekip gitme arzusu...
Ama bu sabah, garip bir biçimde tarifsiz bir mutluluk kapladı içimi.
Bir kere kendimi hiç yenilmiş hissetmiyorum, hınç dolu da değilim. Sadece inceden bir alaycılık var bu şaibeli durumu yaratanlara karşı içimde; hepsi bu!..
O nedenle meşhur cümleyi tam tersinden söylüyorum: Bu ülkede yaşanır be abi!..

*  *  *

Bir düşün: Ailesi, çoluğu çocuğuyla birlikte 40 milyon aslan parçası var bu ülkede.
İnancını, mezhebini ve etnik kökenini hiç merak etmediğimiz, hepsi birbirinden değerli 40 milyon insan...
Bir daha düşün: Onca ağır baskı ve akıl almaz propaganda, arsızca yalan, iddia ediyorum ki dünya tarihinde bir siyasi kampanya için harcanan en yüksek bütçe, bütünüyle yandaş birana akım medya, bir sürü berbat dizi ve ‘yüzde 61’ci Adiller’eliyle yapılan algı operasyonlarına ve beyin yıkamaya rağmen,bu 40 milyon yiğit yine de “Hayır” dedi.

*  *  *

Diğer 40 milyonun da çoğu namuslu insanlar. Yukarıda anlatmaya çalıştığım beyin yıkama savaşına yenik düşmüşler. Hiç kuşku yok ki, onların da niyetleri kötü olmadığı gibi, ahlakları da bozuk değil.
Eee geriye bir avuç hırsız ve onursuz kötü kalıyor ki, her ülkede olur bu kadarı. Asıl dert bu bir avuç kötünün bunca güce nasıl sahip olduğu? Kafa yormamız ve çözmemiz gereken büyük sorun bu.
Evet sorun büyük ama biz de büyüğüz!..
Ne mutlu bize ki milyonlarca insanız...
Milyonlarca namuslu, onurlu, üretken ve akıllı kardeşle dolu çevremiz.
Bu nedenle mosmordu suratları dün gece ve bu nedenle biz rahatız, onlar korku içinde...

*  *  *

Ülkemi seviyorum. Turistik gezi bile olsa, yurtdışında iki hafta zor kalırım.
O nedenle kimse düşünmesin kaçıp gitmeyi. Edirne’de de olsa fark etmez, Ardahan’da da...
Bu ülkede yaşayacağız, analarımız, babalarımız gibi bizim mezarlarımız da bu ülkede olacak.
Hiçbir sefil hırsız çalamaz benden vatanımı!
Bu ülkede yaşanır be abi!..”

*  *  *

Minik rötuşlar yaptığım reklamcı/yazar Ateş İlyas Başsoy'a ait bu yazıyı bana kim göndermiş biliyor musunuz?
Üreten, vergisini ödeyen, yüzlerce insan çalıştıran, Türkiye’ye aşık Yahudi işadamı bir dostum...
Kendisini yürekten kutluyor ve tüm gücümle haykırarak “Bu ülkede yaşanır be abi” diyorum...