Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu’nun dediği gibi; tarih, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha haklı çıkardı. Çünkü onlar, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini ve dış politikasını, Yeni Ortadoğu’yu ve Yeni Türkiye’yi planlayanların aksine, istihbarat örgütlerinin masalarında belirlememişlerdi! Onlar bu felsefeyi Afrika çöllerinde, Yemen’de, Balkanlarda, Çanakkale’de, Sakarya’da ve Dumlupınar’da çarpışan şehitlerin kanlarıyla yazmışlardı. Osmanlı’nın neden çöktüğünü çok iyi analiz etmişler ve Türkiye Cumhuriyeti’ni, tarihin verdiği ibret derslerinden yola çıkarak, çok sağlam temeller üzerine inşa etmişlerdi...

*  *  *

Şimdi tarihe yeni ve şanlı bir sayfa ekleme sırası sana geldi. Her şeyimizi, hatta aldığımız nefesi bile borçlu olduğumuz Atatürk’ün eşsiz emaneti Cumhuriyet’e ve onunla özdeşleşen laik, demokratik parlamenter sisteme sahip çıkma kararlılığın nedeniyle seni yürekten kutluyorum...

*  *  *

Unutma ki, vereceğin “HAYIR” oyu, şimdiye kadar kullandığın tüm oylardan çok daha önemli ve değerli. Çünkü bu, Recep Tayyip Erdoğan’ı seçme veya seçmeme referandumu değil!.. Zira Erdoğan, bir fani olarak sonsuza kadar bu görevde kalmayacak. Referandumun sonucuna göre; ya parlamenter demokratik sistem devam edecek, ya da başkanlık, yani “tek adam” rejimine geçilecek. “Evet” çıkarsa, rejim radikal biçimde değişecek. Böylece ülkenin, senin, ailenin, çocuklarının ve torunlarının geleceğine çoğulcu, demokratik, laik parlamenter sistem yerine, “tek adam” karar verecek. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletin değil, kayıtsız şartsız tek adamın olacak!..

*  *  *

Yine bu referandumda halkımız “Yargı-Yasama-Yürütme” bağımsızlığını esas alan “Kuvvetler Ayrılığı”nı, veya bunların tek adamın eline teslim edildiği “Kuvvetler Birliğini” tercih edecek!..
Adaletin tecellisine “tek adam” karar verecek!..

*  *  *

Değerli “HAYIR”cı kardeşim,
Durum öylesine kritik ki, giden demokratik parlamenter sistemin ardından bakakalmamak için referandum sürecinde tek başına “HAYIR” demen yetmiyor! Çevrendeki en az üç “Evet”çiyi ikna edip, “HAYIR” oyu vermek için sandığa götürmen gerekiyor. Bunun bir seçim olmadığını, sonuçta iktidarın değişmeyeceğini, ama Türkiye’nin geleceğine karar verileceğini, onları kırmadan, tatlı dille anlatma görevi sana düşüyor. Propaganda dönemi, bizi ayrıştırıp kutuplaştıran, milli maçlarda bile ıslıklanmadan saygı duruşu yapamaz hale getiren zihniyete inat, sevgi, barış ve kardeşlik ortamını yeniden sağlamak için hepimize bir fırsat sunuyor...

*  *  *

Sandığa ikna ettiğin kişilerle birlikte gitmenin ve “Oy”una, sayım kesinleşinceye kadar sahip çıkmanın “milli görev” haline geldiğini unutmamalısın!..

*  *  *

Bunları yaptığında hiç kuşkun olmasın ki sonucun “HAYIR” olduğunu göreceksin...
O gün geldiğinde de seni yetiştiren ülkene, Cumhuriyet’e, parlamenter demokratik sisteme ve yarınlarımıza sahip çıkmanın gururunu yaşayacaksın...
Ve o gün, demokraside gerçek muktedirin “tek adam” değil, demokratik gücünün bilincindeki “sen” olduğunu bir kez daha göreceksin!..
Değerli “HAYIR”cı kardeşim,
“HAYIR”ın, şimdiden hayırlı olsun!..