Halk Arenası için gittiğimiz güzel Edremit’ten saat kaçta döneriz bilemiyorum ama, hangi saat olursa olsun, anıtının önüne giderek saygı duruşunda bulunacağız.
“Yunanlılarla savaş olmadı, zaten onlar gideceklerdi” diyen müptezel hainlere inat, destansı savaş başarıları sonrasında 9 Eylül’de İzmir’e girerek şanlı bayrağımızı yeniden dalgalandıran tüm kahramanları sevgi, saygı ve minnetle anacağız.
Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, bağımsızlığımızı ve Cumhuriyeti borçlu olduğumuz silah arkadaşlarına Allah’tan rahmet dileyeceğiz...

* * *

“O”na gelince...
Adı Osman Nevres idi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun en hareketli kenti olduğu gibi, muhalif düşüncelerin de doğum yeri olan Selanik’te dünyaya gelmişti. Örneğin üyesi olduğu “İttihatçılar” ilk örgütlenmelerini bu tarihi kentte yapmışlardı. Sonradan Paris’e giderek siyasal bilimler okudu.
1913’de bugünkü Milli İstihbarat Teşkilatı’nın nüvesini oluşturan Teşkilat-ı Mahsusa’ya girdi.
“O”na, Selanik’teki silahçı Tahsin Bey’in adından esinlenerek “Hasan Tahsin” takma ismini verdiler.
Sosyalistti ama Bolşevikçi değildi. Saf bir sosyalizmden yanaydı.
Tıpkı kendisinden yıllar sonra şehit düşen Uğur Mumcu gibi, hem sosyalist, hem de katıksız bir yurtseverdi...

* * *

İngiliz Buxton Kardeşlere suikast düzenlediği için I.Dünya Savaşı yıllarında Romanya’da tutuklu kaldı.
Maceralarla dolu yıllar sonrasında İzmir’e geldi.
Görünürde zahire ticareti yapıyor ama aslında İzmir ve çevresindeki Kuvayı Milliyecileri örgütlüyordu. İzmir Müdafaa-yı Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti’nin toplantılarının en ateşli konuşmacılarındandı. Vatan için yapılan eylemlerde hep ön saftaydı...

* * *

Sonra bir gazete çıkardı.
Adı Hukuk-u Beşer’di. Yani günümüzün deyimiyle “İnsan Hak ve Hukuku...”
Gazetesinde sosyalist fikirler yayıyordu...

* * *

14 Mayıs akşamı maşatlıkta düzenlenen “İşgali Telin Mitingi”nde de en öndeydi.
O gece kederinden hiç uyuyamadı. Sabaha kadar bu vatan için yaptıklarının yetmediğini, daha büyük şeyler yapması gerektiğini düşündü.
Gün ışır ışımaz evden çıkıp bugün saat kulesinin bulunduğu yere gitti ve düşmana, Türkler yaşadıkça unutulmayacak o ilk kurşunu sıktı..
Oracıkta şehit düştü...

* * *

Bu büyük kahraman, hem sosyalist, hem de İttihatçı olduğu için bazı çevrelerce topluma unutturulmaya çalışıldı.
İşbirlikçi hainler yıllarca onun hem mason, hem de ilk kurşunu atmadığı yalanını söyleyip durdular.
Ama 60’lı yıllarda yeniden hatır-
landı....

* * *

Değerli Cumhuriyet Tarihçisi dostumuz Doç. Dr. Oktay Gökdemir’in paylaştığı bilgiye göre; bizdeki emperyalizm uşakları ona iftiralar yağdırırlarken Yunanlıların Sansür Müdürü Mihail Rodas şunları yazdı:
“Genç Hasan Tahsin’in parçalanmış cesedini, Konak’taki saat kulesinin dibinde bulduk!..”
Demek ki kurşunla öldürülmesi yetmemiş, gencecik bedeni, işgalciler ve işbirlikçi hainler tarafından paramparça edilmişti!..

* * *

Başbakanlık’taki Osmanlı Arşivi’nde yer alan İzmir’in işgaliyle ilgili belgeler arasında biri var ki, okurken insanın gözleri yaşarıyor.
O belgede şehitlerin listesi bulunuyor.
Bir numaradaki şehit için şunlar yazılıyor:
“Hukuk-u Beşer Gazetesi Ser Muharriri (Baş Yazarı) Hasan Tahsin Recep Bey...”

* * *

İşte böyle sevgili okurlarım,
Emperyalizme karşı ilk kurşunu bir sosyalist attı.
Onun sıktığı ilk kurşun Türk’ün ateşle imtihanını başlattı...
9 Eylül bu muazzam mücadelenin adıdır...
Zafer hepimize kutlu, şehidimizin mekanı cennet olsun...