1 Aralık 2012’yi daha dünmüş gibi hatırlıyorum.
Çünkü değerli gazeteci kardeşim, “İyi Altınordulu” Atillâ Köprülüoğlu ile, artık tarih olan Alsancak Stadyumu’nda oynanan Altınordu-Darıca Gençlerbirliği maçına gitmiştik.
‘’Cumhuriyet’in ilk kulübü’’, basketbolda da Türkiye’nin ilk şampiyonu olarak bildiğim Altınordu’yu yıllardır izlememiştim.
Galibiyetle sonuçlanan karşılaşmadan çok, tribünlerdeki Altınordu formalı yüzlerce çocuk dikkatimi çekmişti.
Atilla, takımlarını coşkuyla ama en ufak bir kötü tezahürat yapmadan destekleyen çocukların Altınordu Futbol Meslek Okulu’nun çeşitli yaş gruplarındaki sınıflarında futbol eğitimi aldıklarını, ayrıca her çocuk gibi ilköğretim okullarına da devam ettiklerini söylemişti.

*  *  *

O günden bu yana, 5 yıl önce Başkan olan Seyit Mehmet Özkan’ın elinde füze gibi yükselen, halen TFF 1’inci Lig’de oynayan Altınordu’nun başarılarını heyecanla ve alkışlayarak takip etmeye başladım.
Alkışlıyorum, çünkü Altınordu, profesyonel ligde hiç yabancı futbolcu bulundurmayan ve alt yapıdan yetiştirdiği gençlerle mücadele etmeyi ilke edinen tek kulüp.
Alkışlıyorum, çünkü Milli takımlara 3’ü “A” olmak üzere 35 futbolcu veriyor.
Alkışlıyorum, çünkü ‘’Donkişot’’ lakaplı sanayici-işadamı Seyit Mehmet Özkan, cebinden oluk gibi para akıtarak tesisler kuruyor, futbol sahaları yapıyor ve “Çocuk yaşta keşfedilip eğitildiği takdirde 80 milyonluk Türkiye’den her yıl çok sayıda yıldız futbolcu çıkabileceğine” inanıyor.
Alkışlıyorum, çünkü döviz üretemeyen ülkemizde yabancılara dolar yağdıranlara inat, Türk gençlerine güveniyor ve şans tanıyor. Alkışlıyorum, çünkü projeleri Türkiye Futbol Federasyonu’ndan (TFF) gereken desteği almamasına rağmen futbol okullarında yıldız adayı 6 bin çocuğu eğitiyor.
Alkışlıyorum, çünkü çocuklar da kendisine “Başkan” denilmesinden hoşlanmayan, sadece “Altınordu armasının yeddiemini” olarak anılmayı isteyen Seyit Mehmet Özkan’ın inancını ve emeklerini boşa çıkarmıyor.
Alkışlıyorum, çünkü her sene teknik direktör ve ekip değiştirmiyor, 8 yıldır namuslu bir futbol emekçisi olan Hüseyin Eroğlu ve yardımcılarıyla çalışıyor...

*  *  *

En fazla alkışı hak eden yanına gelince;
Altınordu sadece iyi futbolcu yetiştirmiyor.
“İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu” mottosuyla hareket ederek Cumhuriyet’in 100’üncü yılı için, Türk gençlerin Avrupa kupalarında başarıdan başarıya koştukları bir takım yaratmayı ve böylece bir devrimi gerçekleştirmeyi hedefliyor.
Bu hedef için koşan her futbolcu, profesyonelliğe geçerken Futbol Meslek Yemini ediyor.
Benim de birini seyrettiğim törenlerde futbolcular özetle;
“İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu sloganına sıkı sıkıya sarılacağına...
Ülkesine ve insanlığa örnek bir futbol sosyal girişimcisi olacağına...
Adaletli, saygılı, yardımsever ve yurtsever olmayı ilke edineceğine...
Yurdunu, milletini ve bayrağını her şeyin önünde tutacağına..
Hiçbir şekilde ırkçılık ve ayrımcılık yapmayacağına...” Şerefi üzerine ant içiyor.

*  *  *

Geçen hafta Adana’daki Halk Arenası’na giderken, Adnan Menderes Havalimanı’nda Altınordu’nun U16 gençlerine rastladım. Onlar da Adana Demirspor’u 9-0 yendikleri maç için gidiyorlarmış.
Çocukların görünümü bir futbol takımından çok kolej ekibini andırıyordu. Hocalarının bir işaretiyle çevremde toplanıp fotoğraf çektirdiğim gençler, her adımlarında örnek bir disiplin sergiliyordu.
Uçakta dikkat ettim, hepsi kafalarını kaldırmadan kitap okuyordu...

u2

*  *  *

Milli Takım Teknik Sorumlularının aldıkları yığınla paraya, futbolculara verilen milyon dolarlık primlere rağmen, uluslararası alanda başarısız olmaları karşısında karamsarlığa kapılmanın hiç gereği yok.

u1
Altınordu’nun Büyük Önder Atatürk’ün izinden giden “Zeki, çevik ve ahlaklı” futbolcularının milli formayı onurla taşıyacakları ve başarılarıyla milletimizin yüzünü güldürecekleri günler yakındır...