Elinde kocaman bir havalı tüfek, yanında küçücük bir çocuk, gururla poz veriyor!..
Tiyatro sahnelerinde, TV dizilerinde ve sinema filmlerinde milyonların beğeniyle izlediği birçok sanatçının yetiştiği Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin kundaklanmasından sonra sosyal medya hesabından şu mesajı paylaşıyor:
Allah’ın sopası yok ki gözüne soksun
soysuz Müjdat gezen sanat merkezi gece cayır cayır yanıyor du
Osmanlı’ya dil uzatırsa geberiri giderrrrrr
peter olsun

*  *  *

Noktasına virgülüne dokunmadan alıntıladığım Türkçe yazım hatalarıyla dolu mesajında zanlı hakaretle yetinmiyor, tehditler savuruyor.
Dünya çapındaki mizah ustası Müjdat Gezen için geberir gider, beter olsun diyor!
Türkçe bilmiyor, iki satırı doğru dürüst yazamıyor, yasa tanımıyor, silah teşhir ediyor ama ideoloji dersi vermekten de geri kalmıyor!
Böylece cahil cesaretinin en acınası ama aynı zamanda en ürkütücü örneklerinden birini sergiliyor.
Çünkü kendisi gibi düşünmeyeni eleştirmek yerine, öldürmeyi hak sayıyor!
Dolduruşa geldiğinde, durumdan vazife çıkarıp, en kanlı eylemlere kolayca girişebileceği izlenimini veriyor!
Sosyal medyada yüzlerce benzerini bulabileceğimiz zanlı -farkına varmadan- hiçbir zaman yaşamayı dilemediğimiz korkunç olayların işaret fişeğini ateşliyor!

*  *  *

İstanbul Valisi Vasip Şahin, mahkemece serbest bırakılan zanlının terör bağlantısı olmadığını açıklıyor.
Oysa ruh hekimlerine göre; bireysel gibi görünen bu vahim olay, aslında toplumsal yaşamı ve kamu düzenini tehdit eden kin dolu intikamcı ruh halinin virüs gibi bulaşıp, süratle yaygınlaştığını gösteriyor.
Aynı uzmanlar, vakit geçirmeden ciddi önlemler alınmasının zorunlu olduğunu açıklıyor.

*  *  *

Sevgili okurlarım,
Aman dikkat!
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kiritik sürecinden geçiyor.
Bu süreçte bireysel gibi görünen bir eylem büyük toplumsal olayları tetikleyebilir.
Medyaya yansıyan iddialara göre; bazı odaklar, yaygınlaşan intikamcı ruh halinden yararlanıp, masum bir demokratik hareketi kaosa dönüştürmeyi ve istedikleri sonuca bu kaotik ortamda ulaşmayı bile düşünebilirler!
Bu tehlikeli eşikten kazasız belasız geçmenin tek yolu var:
O da sevgi!..
Türkiye’yi, demokrasiyi, Cumhuriyet’i ve birbirimizi her zamandan daha fazla severek...
Yeterince ayrışıp kamplaşan toplumumuzu daha fazla gererek kutuplaştırmak isteyenlere karşı süreci, birbirimize kardeşlik ve barış duygularıyla kenetlenme ve sandıktan “HAYIR” çıkarma fırsatına dönüştürerek...
Kışkırtma tuzağına düşmeyerek...
“HAYIR”lı yarınlara kavuşabiliriz!..