AKP’den Balıkesir milletvekiliydi…

2015 yılında şöyle bir mesaj atarak olay yarattı:

-600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi!..

İddialı, bir o kadar da ağır bir mesajdı… Büyük tepki aldı doğal olarak; ancak sözlerinde ısrar etti, hatta şu karşılığı verdi:

-Arkadaşlar reklam arası bitti, film başladı ve 2023’te isteseniz de istemeseniz de vizyona girecek!..

Muhteremin sözleri 2023 hedefini açıkça ortaya koyması bakımından önemliydi elbette… Ancak “vakti kerahat” yani zamanı gelmemişti, o nedenle o konuda sessizliğe büründü!.. Bu kez büyük bir terbiyesizliğe imza attı; tarih cahili bir herifin “İsmet İnönü Lozan’da Çanakkale Arıburnu mevkiini İngilizlere terk etti” palavrasını sosyal medya hesabına taşıyıp, şu pek seviyeli mesajı paylaştı:

-Bizans dostu kahpe İnönü!..

Daha Lozan’dan, Montrö antlaşmasından, Türkiye Cumhuriyeti’nin boğazlardaki egemenliğinin nasıl ve hangi şartlar altında tesis edildiğinden bihaber kadıncağızın bu mesajı da bir öfke patlaması yarattı. Sonunda TBMM’de özür dilemek zorunda kaldı!.. Bu arada ziraat mühendisi eşiyle birlikte kurduğu Lalesan isimli şirketi, ürettiği laleleri AKP’li belediyelere sattığı haberleri de medyada yer aldı. Bir kez daha milletvekilliğine aday gösterilmedi!..

10 Kasım’da bir de baktık ki bu hanım “reklam arası” dediği Cumhuriyete ve Atatürk’e geri dönmüş!.. Büyük Devrimcinin fotoğrafı ve Anıtkabir fonu üzerine “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Sözlerini paylaşan Tülay Babuşçu altına da şu sözleri iliştirmiş:

-Her 10 Kasım’da yeniden doğar!..

Dönüşün hızı gözlerimi yaşarttı vallahi! Tülay Babuşçu günlerdir yazdığım “Atatürk ve Kemalizm” yazılarında anlattığım “Atatürkçü tiplerin” en hızlılarından biri olarak koleksiyona ilk sıralardan dahil oldu!..

-Kemalizm’in ne olduğunu ustalarının ağzından bir kez daha hatırlatmak ise farz oldu!..

Kemalizm: Sürekli devrimcilik


“21.Yüzyılın Eşiğinde Dünya ve Türkiye” dizisini okuyorum...

Gerçek bir Aydınlanma savaşçısının, kendini adamış bir bilim insanının, sevgili Server Tanilli’nin kaleminden, 3. bin yılın başlarında Türkiye’nin durduğu nokta net bir şekilde ortaya konuluyor.

Tanilli, dizisinin son bölümünde yaptığı Türkiye tahlilinde, sol ve demokrat siyaset kadrolarının “iktidar sorunu”, aydınlarımız ve yarınlara hazırlanan gençlikten söz ediyor. Bu bölümde yer alan “Kemalizm” tahlili ise gerçekten çarpıcı:
“...Son olarak, Kemalizm’i, bir Aydınlanma hareketinin bütünlüğü içine yerleştirip ona, Cumhuriyet, demokrasi ve laikliğin bir sentezi olarak bakanların yanı sıra sapla samanı birbirine karıştırıp otoriter, totoliter ve faşizan bir nitelikte sunanlar da var...”

Son derece doğru bir tespit. Server Tanilli, Kemalizm’in savaşmak zorunda olduğu en tehlikeli ve sinsi düşmanı tek cümlede özetliyor...

-Kemalizm’in gerçek düşmanları, sahte Atatürkçüler!..

Önce Kemalizm’in temel öğelerine bakalım:

-Kemalist Türk Devrimi her şeyden önce bir Aydınlanma devrimidir. Dinsel dogmaların yerini aklın ve bilimin ışığının almasıdır. Daha sade bir anlatımla; insanın kulluktan yurttaşlığa, kölelikten özgürlüğe sıçramasıdır.

-Kemalizm’in “anayasasının” birinci maddesi sürekli devrimciliktir. Çağdaş uygarlığa ulaşan yolda tutuculuğun, dogmaların amansız düşmanıdır.

-Kemalizm tam bağımsızlıkçı, özgürlükçü ve ulusçudur. İlhan Selçuk’un sözleriyle; “Emperyalizme karşı bağımsızlık, padişahçılığa karşı Cumhuriyetçilik, şeriata karşı laiklik, tutuculuğa karşı devrimcilik, ümmetçiliğe karşı milliyetçilik..”

-Kemalist Türk Devrimi din ya da ırk değil, dil-kültür birliği ile tarih bilinci üzerine inşa edilmiştir. Atatürk’ün yazdığı yurttaşlık kitabı şu cümle ile başlar: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.” Büyük devrimci için “Türk” bir ırkın ya da etnik bir kesimin adı değil, bu topraklar üzerinde yaşayan 24 etnik kimliğin üzerinde bir şemsiye, bir ortak addır.

Maskeli sahte Atatürkçüler!


Şimdi soruyu soralım; Şeriatçısı, Kürtçüsü, işbirlikçi mandacısı niçin hep birlikte Kemalizm’i yıkmaya, yok etmeye çalışıyor?.. Bunun yanıtını yokluğuna hiç alışamadığım, her gün özlemle andığım sevgili Ahmet Taner Kışlalı versin:

-Bir din devleti kurmak isteyenlerin karşısındaki en büyük engel Kemalizm.. Türkiye’yi etnik kökenlere göre parçalamak isteyenlerin önünde en büyük engel Kemalizm.. Ve yeni mandacı, 2. Cumhuriyetçilerin önünde en büyük engel Kemalizm...

Peki, 50’lerden itibaren iktidardan iyice uzaklaştırılan, batılı emperyalistlerin desteğinde tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılan Kemalizm’i bir türlü mağlup edemeyen işbirlikçiler bu defa hangi oyuna başvurdular?!. Bu alçakça oyunu da Kışlalı açıklasın:

-Niçin Atatürk değil de Kemalizm?. Çünkü, Atatürk’le baş edemeyeceklerini anlayanlar, hedef olarak Kemalizm’i seçtiler ve Türkiye’yi bu duruma, “Atatürk’e evet ama Kemalizm’e hayır” diyenler getirdi...

Tanilli’de, Kışlalı’da aynı çıkar çevrelerini, aynı “maskeli Atatürkçüleri” işaret ediyor ve bizler onların kim olduğunu gayet iyi biliyoruz:

-Atatürk tacirleri, Cumhuriyet düşmanları, her devrin paydaşları!..