Referandumda son düzlüğe girilirken epey enteresan, bir o kadar tuhaf, yandaş bir muhteremin söylediği sözlerle “tehlikeli sularda gezinme” furyası başladı!..
Örneğin bir eski AKP milletvekili “dudak uçuklatacak biçimde” Saray ve AKP hükümetinin canla, başla savunduğu, referandumu dahi göze aldığı “Başkanlık Projesi’nin” aslında CIA tarafından empoze edildiğini iddia etti!..
Mehmet Dülger aslında merkez sağdan gelme, BTP ve Doğruyol Partisi’nin kurucu üyeliğini yapmış deneyimli ve saygın bir siyasetçi. Geçmiş dönemde AKP’den Antalya milletvekili seçildi ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanlığı da yaptı. Sonra ne olduysa partiden dışlandı... İşte Dülger, BirGün gazetesinden Meltem Yılmaz’a bunun nedenini anlattı... Partide bulunduğu dönemde kafasındaki sorulara hiçbir şekilde yanıt alamadığını söyleyen Dülger, Başkanlık anayasası için aynen şöyle konuştu:
-Bir ABD-CIA projesidir!..
İddialı bir açıklama değil mi? Peki neye dayanarak böyle bir iddiayı yüksek sesle söyledi Dülger?. Dayandığı kaynak, gayet açık söylemiş, hatta Beyaz Saray’a rapor halinde sunmuş da ondan!.. Buyurun okuyun:
-CIA eski Türkiye şefinin 2006’da Beyaz Saray’a sunduğu bir rapor var. Raporda “eğer ABD’nin çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kurulmasıysa, mutlaka önce yargıyı, orduyu, Meclis’i ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir. Tek adamı ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır” deniyor. Sonuç olarak bu anayasa değişiklik paketi, bir ABD projesidir!..
Ne kadar basit, ne denli öngörülü, nasıl da faydalı bir proje değil mi, tabii ABD açısından!..

10 yılda halloldu!..


Raporun tarihine dikkat lütfen: 2006!
WikiLeaks sayesinde ortalığa saçılan Amerikan kriptolarının Türkiye bölümünde neleri öğrenmiştik!.. ABD elçisinin, Türk generallerinden öfkeyle söz edişini, zamanın Başbakanı Erdoğan’ın arkasında durulmasının, desteklenmesinin, ABD açısından yaşamsal önemini tabii!..
İşte bu rapor tam da bu gizli yazışmaların ardından geldi... o tarihten bir yıl kadar sonra da ön hazırlıklar tamamlanır tamamlanmaz Beyaz Saray’daki “Oval Ofis’te” Başkan Bush ile Başbakan Erdoğan bir araya geldi. Tarih 5 Kasım 2007... Bush, Erdoğan’a “Ergenekon’un” vaktinin geldiğini söyledi...
-Ve düğmeye basıldı!..
Peki ben bu bilgiyi nereden öğrendim?.. Bir zamanların gözde kalemi Fehmi Koru’nun köşesinden!.. Defalarca kullandığım bu bilgiye ilk itiraz ne zaman ve kim tarafından yapıldı biliyor musunuz? İlk yazışımdan neredeyse 8 yıl sonra, bir televizyon programında, telefonla bağlanan zamanın hükümet sözcüsü, şimdilerde adeta buharlaşmış olan Hüseyin Çelik tarafından!.. Ben de kendisine “daha önceleri nerelerdeydiniz?” yanıtını vermiştim... “Puzzle” nasıl şekilleniyor, görüyorsunuz!..
Sonrasını biliyorsunuz zaten; Ergenekon’u Balyoz kumpası izledi, ardına “Fuhuş ve Casusluk” cingözlüğü eklendi ve ordu hal edildi!.. Unutmayın o davaların “Savcısı” zamanın Başbakanı idi; kendisi meydanlarda öyle söylemişti!..
2010 referandumuyla yargının da defteri dürüldü!.. Geriye yalnızca Meclis ve Hükümet kalmıştı, bu referandumla onların da hizaya sokulması hedefleniyor; o zaman o raporda yer alan öneriler tamamına erdirilmiş olacak...
-Şu CIA şefini bi güzel kutlamak gerekiyor yani!..
10 yılda bir rejimi yıkıp, yenisini oluşturmaya yönelik böylesine bir öngörülü(!) rapor kolay iş değil valla... Son olarak iş yalnızca “Evet” oylarının fazla çıkmasına kaldı, tabii halk yerse!..

Lütuf gibi darbe!..


Bu röportajın ardından CHP liderinin “bomba” açıklaması geldi...
Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’da televizyon kanallarının temsilcileriyle yaptığı toplantıda bakın ne dedi:
-İktidarda 120- 180 ByLockçu siyasetçi var. Bu, darbenin siyasi ayağı olduğunu gösterir. Bu liste iktidarın elinde ama gizliyorlar. ByLock kullananları seçerek savcılığa gönderiyorlar. Niçin gizliyorlar, bu suça iştiraktir.
Kılıçdaroğlu, Bank Asya’nın önünden geçenlerin bile FETÖ’cü diye tutuklandığına işaret ederek, bu milletvekillerinin korunmasının kabul edilemez olduğunu söyledikten sonra asıl bombayı patlattı ve bakın 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili ne dedi:
-Siz bu listeleri saklıyorsanız insanın aklına 15 Temmuz’un “kontrollü bir darbe” olduğu geliyor. 21.30’da darbe mi olur diye sordum kendilerine. Onlar da önceden deşifre oldular ifadelerini kullandılar. Demek ki bu onların önceden darbeden haberdar oldukları anlamına geliyor. Ayrıca FETÖ’cülerin ifadeleri de kontrolü darbe kanısını güçlendiriyor...
Ana muhalefet lideri ilk kez bu kadar açık, bu kadar net ifadelerle “kontrollü darbe” deyince aklıma Cumhurbaşkanı’nın darbe girişimi sabahı İstanbul Havalimanı’nda söylediği şu cümle takıldı:
-Bu bize Allah’ın lütfudur!..
Dönelim Kılıçdaroğlu’na; oradaki yandaş kanallardan şöyle bir soru soruldu:
-Hangi ifadeler bu kanınızı güçlendirdi?..
CHP lideri, bu soruya da şöyle yanıt verdi:
-Onunla ilgili özel bir dosya hazırladım. Daha sonra bu dosyaları aktarabileceğim bir toplantı yapabilirim!..
Demek ki “zurnanın son deliğine” uzanan bir sürecin içindeyiz... Siz bunların üstüne bir de yandaş kalenler arasındaki “Gül, Arınç, Davutoğlu tutuklanacak” , “hayır bunu isteyenler tutuklanacak” türünden “kan kokan” kavgaları ekleyin, üstüne tüy niyetine Kayseri mitingine Cumhurbaşkanı ve Abdullah Gül niçin katılmadı?” sorusunu dikin...
-Pandora’nın kutusunun açılmasına pek az zaman kaldığını göreceksiniz!..