Referandum soygununu gömme, halkı “yeni döneme” uydurma çalışmaları var gücüyle sürüyor!..
CHP’deki “kafa karışıklığı” görüntüleri de iç acıtıyor; bir yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurulacağı açıklanırken, diğer yandan her kafadan bir ses çıkarma becerisi de katlanarak artıyor!.. Son olarak partinin eski lideri Deniz Baykal, televizyon programına çıkıp, referandum üzerine tartışmaların anlamsızlığına(!) işaret ederek, artık tek hedefin 2019’daki “Başkanlık seçimi” olduğunu ilan etti. Yetmedi, Kemal Kılıçdaroğlu’na çağrıda bulunarak, “Ya çıkıp adayım desin, ya da istifa etsin, aday olacak biri partinin başına geçsin” bile dedi!..
Bitmedi; aynı Baykal, geniş tabanlı bir aday bulmak için “Hayır” oyu veren yüzde 49’a katkıda bulunan tüm partilerle ilişkiye geçilmesi gerektiğini belirterek şu müthiş(!) öneriye de imza attı:
-Benim adaylık talebim yok; en azından CHP tabanından güçlü bir aday olmalı. Aday CHP’li de olmayabilir, Abdullah Gül yüzde 49’un adayı olabilir. Aday olursa değerlendirilmesi lazım!..
Yaa, işte böyle; Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan “Ekmeleddin kepazeliğinden” sonra ikinci kez CHP seçmeninin elini mahkum kılacak bir kampanyanın öncülüğüne soyunan bir eski genel başkanla karşı karşıyasınız sayın seyirciler...
-Kuvvetli bir alkış lütfen!..

“Geçersiz oyları açıklayamıyoruz!..”


Halbuki bu teslimiyetçi sözler ekranda yankılanırken, diğer tarafta KONDA’nın 80 sayfalık raporu “referandumda hile var” diye adeta yırtınıyordu!..
Ülkenin az sayıdaki saygın kamuoyu araştırma şirketlerinden biri olan KONDA’nın raporunda “kazandık” diye haykıranların suratında bir şamar gibi patlayan sarsılmaz veriler yer alıyordu. Bu analizdeki şu cümleye bakın:
-Geçersiz oyların en düşük olduğu iller genellikle Batı illeriyken, en yüksek geçersiz oyların olduğu illerin tümü “Hayır” oylarının ağırlıklı olduğu, Kürt kökenli yurttaşların çoğunlukta olduğu iller olarak görülmektedir!..
Acaba neden?! KONDA’nın analizi çarpıcı sonuçları gayet net şekilde ortaya koyuyor; örneğin şu sonuca dikkat lütfen:
-Orta Anadolu/Karadeniz’de bir coğrafyanın tüm ilçelerinde geçersiz oy oranlarının ülke ortalamasının en altında olduğu görülmektedir. Bu ilçelerde “Evet” oyları çok büyük çoğunlukla baskındır ve açıklayamadığımız bir durum ortaya çıkmaktadır!..
İstanbul’da dahi 132 bin geçersiz oy çıkarken Karadeniz ve Orta Anadolu’da tepeleme “Evet” dolu sandıklarda neredeyse yok hükmünde geçersiz oy çıkıyor, yerseniz!.. KONDA “açık hile” yerine kibarlık yapıp “açıklayamadığımız durum” demeyi uygun görüyor ancak Doğu ve Güneydoğu’daki ilçelerin büyük çoğunluğunda ise geçersiz oyların her ne hikmetse ülke ortalamasından yüksek olması ve bu ilçelerde “Hayır” oylarının ezici çoğunlukta çıkması durumu gayet net özetliyor!..
Referandumun hemen ertesi günü bu soru sorulmuş, “865 bin oy nerede?” denilerek şu yaşamsal duruma dikkat çekilmişti:
-Hadi genel/yerel seçimleri anladık, mührü doğru basmayanlar olur! Peki, nasıl olur da bu referandumda, böylesine basit bir oy pusulasında, bu kadar geçersiz oy çıktı?
Ekleyeyim; üstelik bakın şu tesadüfe hep de “Hayır” oylarının ezici çoğunlukta olduğu yerlerde!.. Hem de herhangi bir siyasi partinin boykot çağrısı olmamışken yüzbinlerce kişi yalnızca “Evet/Hayır” seçeneklerinin olduğu oy pusulasına yanlış mühür vuruyor öyle mi?!
Bu durumda bu yurttaşların çoğunda “akıl baliğ değil” ya da...
-Siz anladınız onu!!!
Buradan başta genel başkanları ve kurmayları olmak üzere CHP’nin sayın milletvekillerine sesleniyorum:
-Aklımızla, duygularımızla, sinirlerimizle daha fazla oynamayın...
Ya çalışın ya da o görevlerden ayrılın... Kuşkunuz olmasın çok daha iyi çalışacak olanlar mutlaka bulunur!..

“Gavur” İzmir’in şahane insanları!..


Hafta sonu İzmir Kitap Fuarı’ndaydım...
Dostlarım, okuyucularım, izleyicilerim öyle bir kucakladılar ki beni, hiç dönesim gelmedi doğrusunu isterseniz!.. “Memnun musunuz burada olmaktan?” sorularına, biraz amiyane kaçacak ama şu yanıtı verdim hep:
-İzmir’de havaalanına ayak bastığım an, tabir yerindeyse ‘siniri alınmış pastırmaya dönüyorum!..’
Fuar, deyim yerindeyse yıkılıyordu; bilen bilir, Kültür park içindeki kitap fuarının önündeki kuyruk Basmane kapısını aşıyordu!.. Pırıl pırıl binlerce insanla konuşup, dertleşip, fotoğraf çektirmekten, kitap imzalamaktan yorgun düştü tüm yazarlar ama şahane bir mutluluktu hepimiz için!..
Üç gün boyunca sokaklarında dolaştım, Urla’da “Enginar Festivali’nde” enginara ve Urla’nın o muhteşem bağlarından sofraya uzanan şaraplarına doydum, “Gavur” İzmir’in o sıcacık, samimi, Cumhuriyet sevdalısı insanlarıyla birlikte olmanın tadına vardım...
-İyi ki varsın be İzmir, seninle gurur duyuyoruz...
Sevgili Memo, Papatya şahsınızda tüm İzmir’i kocaman kucaklıyorum!..